MENÜ
ANA SAYFA
x

Diyadin’de Öldürülen Çocuklar Hakkında…

ORTAK AÇIKLAMA
15.08.2015

15.08.2015

BASINA VE KAMUOYUNA…

Ağrı/Diyadin’de İki Çocuk, 15 Yaşındaki Muhammet ile 16 Yaşındaki Orhan, Kolluk Güçleri Tarafından Öldürüldü!

18 yaşına kadar herkes çocuktur. Türkiye’nin de taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre çocuklar yaşam hakkına sahiptir. Çocukların yaşam haklarını korumak ise devletin temel yükümlülüğüdür.

7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından ülkede, gittikçe yükselen şiddet ve çatışma koşullarında genç, yaşlı, hamile demeden öldürülen insanların arasına ne yazık ki 13 Ağustos 2015 Perşembe günü Ağrı Diyadin’de öldürülen 15 yaşındaki Muhammet ve 16 yaşındaki Orhan da katılmıştır.

Yaşadıkları ilçede öğrenimlerine devam eden iki arkadaş, 15 yaşındaki Muhammet ve 16 yaşındaki Orhan, harçlıklarını çıkarabilmek için bir yandan da fırında çalışıyordu. 13 Ağustos gecesi özel harekatın açtığı ateş sonucunda, çalıştıkları fırının odun deposunda öldürüldüler. Ağrı Valiliği, kendisine bağlı Özel Harekat Polislerinin açtığı ateşe gerekçe olarak, öldürülen çocukların PKK üyesi olduklarını iddia etti. Valiliğin bu açıklaması ile bakıldığında Muhammet ve Orhan’ın yargısız infaza uğradıkları görülmektedir.

Muhammet ve Orhan onların yaşam hakkını korumakla görevli olan Devlet tarafından öldürülmüştür! Ne yazık ki bu Türkiye için bir ilk değil! 2004 yılında Mardin Kızıltepe’de, 13 kurşunla öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz da, 2013 yılında evinin önünde vurulan 15 yaşındaki Berkin Elvan da, Enes de, Yahya Menekşe de, Mahsun Mızrak da, Abdullah Duran da, İbrahim Aras da, Ceylan Önkol da, Roboski’de öldürülen 19 çocuk da doğrudan Devlet müdahalesi ile öldürülen çocuklardan sadece bazıları! Ve ne yazık ki, 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinden hemen sonra barış karşıtı, çözüm karşıtı, eşitlik ve özgürlük karşıtı söylemlerle yükselen çatışma ve şiddet ortamıyla çocuk ölüm haberlerinin sayısı hızla artıyor!

Devletin siyasi ve güvenlik gerekçeleriyle polis ve asker aracılığıyla sivil halka uyguladığı şiddet ve çatışma ortamı sadece çocukları öldürmekle kalmıyor; arkadaşlarının, yakınlarının ölümüne, yaralanmasına tanık olan çocuklarda da onarılması güç izler bırakıyor.

Kürt sorunu sebebiyle yaşanan çatışma ortamında bugüne değin yüzlerce çocuk yaşamını binlerce çocuk yakınını kaybetti.  Binlercesi işkence, kötü muameleye maruz kaldı, insanlık dışı uygulamaların izleriyle büyüdü. Geleceğe dair umutları, hayalleri kısıtlandı. 2012 yılında başlayan çatışmasızlık süreci, bugüne değin yaşanan hak ihlallerinin onarılması ve bir daha yaşanmaması için bir olanak idi. Ancak 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinden hemen sonra, şiddeti ve çatışmayı körükleyen, barış, özgürlük ve demokrasi karşıtı tutumlar ve söylemler bu olanağı yerlebir ederken, yine çocukların ölümüne sebep oluyor.

Biz 30 yıldan fazladır siyasi iktidarlar tarafından körüklenen ırkçı milliyetçi politikalar sebebiyle yaşanan çatışmanın başta çocuklar olmak Türkiye’de yaşayan herkesi derinden etkilediğini biliyoruz. Faili meçhul cinayetleri, kaybedilmeleri, zorla yerinde edilmeleri, yargısız infazları, tutuklanmaları unutmadık. Bunları daha fazla yaşamak, bunlara daha fazla tanık olmak istemiyoruz.

İşte bu nedenle, bir kere daha, daha yüksek sesle söylüyoruz: Diyadin’de ve öncesinde Silopi’de yaşananlar kabul edilemez!

Anketlere yansıyacak hiçbir oy, insanların canından daha önemli değildir. Başta kamu güvenliğini sağlamakla yükümlü olan siyasi iktidar olmak üzere savaş söylemleri ve eylemlerinden derhal vazgeçilmelidir. Savaşa, savaşın getirdiği gerilime, şiddet ortamına karşı barıştan yana taraf olanların sesinin daha çok çıkması başka insanların, çocukların ölmemesi için şarttır.

Bu yüzden;

* ”18 yaşına kadar herkesin, çocuk olduğu” asla unutulmamalı, benzer bir olayın tekrarlanmaması için de öncelikle iki çocuğu öldüren, bu ölümlerin emrini veren her kim ya da kimler ise cezasız bırakılmamalıdır.

* Devlet bir an evvel başta çocuklar olmak üzere sivil halkın yaşam hakkını ihlal eden şiddetten vazgeçmelidir.

* Kürt sorunuyla ilgili diyalog ve müzakare süreci yeniden başlamalıdır.  Savaş, şiddet ve çatışma ortamından çıkabilmek için başta Devlet olmak üzere herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.

Tek bir çocuğun daha ölmemesi ancak yeniden barışla mümkün!

Çocuklar için hemen barış, yeniden barış!

İmzacılar (Alfabetik sırayla)

Başak Kültür ve Sanat Vakfı

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST)

Çekirdek Çocuk

Çocuk Çalışmaları Birimi

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi

Diyarbakır Tabip Odası

Gündem Çocuk Derneği

Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi

Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM)

İstanbul Barış Bloku

Kadın Adayları Destekleme Derneği Ankara Şubesi (KA.DER Ankara)

Mezopotamya Toplum ve Sağlık Derneği

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği

Pratisyen Hekimlik Derneği Diyarbakır Şubesi

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Ankara Şubesi

Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği

Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV)

Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP)

Travma Çalışmaları Derneği

Türk Tabipleri Birliği (TTB)

Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)

Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS)

Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği

Yeryüzüne Özgürlük Derneği