MENÜ
ANA SAYFA
x

OHAL Kapsamında Hak İhlallerine Maruz Kalanlara Duyurulur

29.10.2016

29.10.2016

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) kurulduğu 1990 yılından bu yana, hangi nedenle olursa olsun işkence ve diğer kötü muamele görenlere yönelik tedavi ve rehabilitasyon hizmeti sunmakta ya da bu sürece katkıda bulunmakta; işkencenin tıbbi belgelenmesi yönünde çalışmalar yürütmekte ve olanakları dahilinde işkenceye maruz kalanlara hukuki destek sağlamakta olan uluslararası tanınırlığa sahip bir insan hakları kurumudur. Bunların yanı sıra, işkencesiz bir dünyanın mümkün olduğu inancıyla kati suretle yasaklanmış olan işkence ve diğer ağır insan hakları ihlallerinin önlenmesine yönelik de mücadelesini sürdürmektedir.

Türkiye’de, maalesef, son yıllarda giderek yoğunlaşan insan hakları ihlalleri, 15 Temmuz 2016 tarihindeki askeri darbe girişimi ve sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile çok daha yoğunlaşmıştır.

Her düzeyde yoğun hak ihlallerinin yaşandığı bu süreçte;

  • Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın, 1990’dan bu yana temel varlık sebebinin hekimlik etiği gereği sır saklama yükümlülüğü ile İşkencenin Etkin Soruşturulması ve Belgelendirilmesi İstanbul Protokolü ilkelerine uygun ve ücretsiz olarak işkence ve diğer kötü muamele görenlerin tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerine erişimini sağlamak ve işkencenin önlenmesi için mücadele etmek olduğu akılda bulundurulmalıdır. Bu kapsamda, işkence görenler ve yakınları arzuları dahilinde herhangi bir TİHV Temsilciliğimize ilgili iletişim adreslerimiz üzerinden her zaman başvurabilirler.
  • Yine, başta işkence ve diğer kötü muamele olmak üzere insan hakları ihlallerinin son bulması için emek sarf eden Türkiye İnsan Hakları Vakfı Dokümantasyon Merkezi de, geçmişte olduğu gibi bu dönemde de temel insan hakları ihlalleri kategorilerinde dokümantasyon çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalışmalara dayalı olarak hazırlanan raporlarımız kamuoyu ve ilgililer ile paylaşılmaktadır.

Bu kapsamda, TİHV’in temel yetkinlik alanı dışındaki insan hakları ihlalleri ile ilgili olarak ise bize ulaşan başvuruların başta İnsan Hakları Derneği olmak üzere ilgili kurumlarca kayıt altına alınması ve takibinin yapılması için yönlendirilmekte ve gerekli koordinasyonun güçlendirilmesine özen göstermekte olduğumuzu ifade etmek isteriz.

  • Ayrıca, bilindiği üzere OHAL süresince 667 sayılı KHK’nın 6.maddesinin 1.fıkrasının a bendi uyarınca gözaltı süresi 30 güne çıkarılmış ve 668 sayılı KHK’nın 3.maddesinin 1. Fıkrasının m bendi uyarınca ise gözaltıların ilk 5 günü avukatla görüş yasağı uygulanmaktadır. Bu kapsamda atılabilecek adımlara ilişkin ise, avukatlara tavsiyeler niteliğinde İnsan Hakları Derneği’nin hazırlamış olduğu ilgili nota resmi web sitesi üzerinden erişilebileceği gibi, Cumhuriyet Başsavcılığı, Sulh Ceza Hakimliği ve AİHM’e yönelik ilgili dilekçe örneklerine de yine ihd@ihd.org.tr adresinden talep edilerek erişilebilir.
  • Bir diğer husus olarak, bugüne kadar yaptığımız yazılı ve sözlü açıklamalarımızda da paylaştığımız üzere, bağımsızlığı güvence altına alınmış olan adil soruşturma ve yargılama süreçleri işletilmeden öğretmen/kamu çalışanlarının açığa alınmaları/görevlerine son verilmeleri, bu kişiler üzerinde olduğu gibi tüm sonuçları itibari ile de birçok düzeyde insan hakları ihlallerine yol açmaktadır.

Bu kapsamda, ilgili sendika/meslek odalarının büyük bir çaba içinde olduğu bilinmektedir. Örneğin, 1 Eylül 2016 tarihli 672 sayılı KHK ile görevinden ihraç edilenlere ilişkin 60 günlük başvuru süresi içerisinde kullanılmak üzere, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) resmi web sitesinde yer alan Danıştay dava dilekçe örneğinin oldukça faydalı olduğu görülmektedir. Hatırlatmakta yarar var ki, bu dilekçeden 1 Eylül 2016 tarihli KHK dışındaki kararlar neticesinde açığa alınan/görevine son verilen tüm kişiler tarafından da ilgili kısımları yeniden düzenlenmek suretiyle faydalanılabilir.

Ayrıca, yine 1 Eylül 2016 tarihli KHK sonucu yaşanan ihraçlar için 60 günlük başvuru süresinin 1 Kasım 2016 tarihi itibariyle dolacağı göz önünde bulundurularak, bu süre zarfında başvuru hakkını kullanmamış ya da kullanamamış olan kişilerin 1 Kasım 2016 tarihi itibariyle doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmaları mümkündür.

Son olarak, bu tür ihlallere maruz kalanların, bu ihlallerin sonlandırılması, sonuçlarının giderilmesi için var olan insan hakları kurumları içerisinde ya da kendilerinin oluşturacakları örgütlenmelerde çaba göstermeleri son derece kıymetlidir. Yukarıda ve her sözlü ya da yazılı açıklamamızda da vurguladığımız üzere, Türkiye İnsan Hakları Vakfı olarak 1990 yılından bugüne taşıdığımız bilgi ve deneyimler ışığında, her dönem olduğu gibi içerisinde bulunduğumuz OHAL koşullarında da insan hakları, barış ve demokrasi mücadelesini kararlılıkla sürdürecek olduğumuzu tüm kamuoyuna duyururuz.

Saygılarımızla,

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI