MENÜ
ANA SAYFA
x

Kötülükler Dünyası

26.05.2016

26.05.2016 – EVRENSEL

Her insanın, iyi ve kötü problemi ile karşılaşma olasılığı bulunmakta. Kötülük problemi bugünün dünyasına özgü problem değil. Çok tanrılı dönemde de sonrasında da “iyi” tanrıya ait bir nitelik sayılmış. Kötülük insandan geliyor, bu tür bir anlayışa göre.
Bizim kötülük problemi ile hukuksal ve siyasal düzlemde karşılaşmamız ve farkındalığına varmamız, 12 Eylül döneminde olmuştu. Mamak, Metris ve Diyarbakır zindanları ve gözaltı uygulamaları (işkenceler), mağdurlardan dinlediğimiz, tutanaklara ve adli tıp raporlarına yansımış olanlardı. Fakat elbette kötülük bunlarla sınırlı değil. Dinin, siyasetin, felsefenin konusu olmuş kötülük.
Biz, F Tipi Cezaevleri direnişleri sürecinde, söz gelimi aralık 2001’de İHD adına yaptığımız açıklamalarda ve Irak’ın işgali döneminde yaptığımız savaş karşıtı açıklamalarda (2003) kötülük problemine değiniyorduk. (Örneğin bakınız, bianet.org/bianet/insan-haklari/6830-uc-kapi-uc-kilit)
“İyi ve Kötü Tanrıların Ön Yargılarıdır” adlı kitabında Helmut Eisendle, “Savaş kültürün kış uykusudur” demekteydi (s.51).
Katılıyorum. Bütün savaşlar için (haklı/haksız savaş ayrımı yapmadan, ilkece savaş karşıtı tutumum nedeniyle) böyle düşünüyorum.
Fakat günümüzde, yüzyıllar süren savaşların yarattığı tahribat ve işlenen vahşi cinayetler ve katliamlar karşısında hangi nedenle ve amaçla olursa olsun bazı eylemler yasaklanmış ve uluslararası ceza yargısının konusu haline gelmiştir. Bu “iyi” bir gelişmedir: Soykırım suçu, insanlığa karşı (işlenmiş) suçlar, savaş suçları ve saldırı suçları Uluslararası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisine giren suçlardır. Saldırı suçuna dair yargı yetkisi 2017 yılında başlayacak (www.ucmk.org.tr).
Peki, yukarıda belirtilen dört suç, kötülük müdür? Evet bana göre öyledir. Sanıyorum, bu dört kategori konusunda genelde bir uzlaşı var. Fakat bence başka bir soruyu daha sormamız gerekiyor:
Savaş bir kötülük müdür? Evet, bana göre savaşın kendisi, kötülüktür!
“Bilim Adamlarından Savaşa Karşı Yazılar” kitabını yayına hazırlayan Aydın Çubukçu, “Neden savaşa karşı bilim?” başlıklı yazısında, böyle bir kitabı hazırlamaktaki amaçlarının “Böylece, hem günümüzdeki savaşın maddi temellerini ve savaşa karşı mücadelenin taşıması gereken başlıca özellikleri, hem de  savaşa karşı tutumun etik özelliklerini birlikte değerlendirme” olduğunu belirtmekteydi. (s.12)
Son zamanlarda Michael Mann’ın “Demokrasinin Karanlık Yüzü” kitabına sık sık dönüp bakmaktayım (İthaki yayın, ç. Bülent Doğan, 2012).
Kitap “Etnik Temizliği Açıklamak” alt başlığını taşıyor. Kitapta Ermeni Soykırımı, Yahudi Soykırımı, Yugoslavya ve Ruanda’daki etnik temizlik konuları işlenmekte. Yazar “ön söz”de, “Bir önceki eserimde, insan davranışlarının aşırılıklarını yok saydığım için iyi ve kötü üzerine pek fazla değerlendirme yapmadım. Ben de pek çok kişi gibi, iyi ile kötüyü hem birbirinden hem de olağan yaşamdan tamamen ayrı kategorilerde tutmaya meyilliydim. Etnik temizliği inceledikten sonra bu ayrımdan o kadar emin olamadım. Burada iyi ile kötüyü ahlaken bulanıklaştırma niyetinde olmasam da, gerçek dünyada ikisi bağlantılıdır. Kötülük uygarlığımızın dışından, “ilkel” deme arzusunu duyduğumuz ayrı bir alemden gelmez. Kötülüğü yaratan uygarlığın ta kendisidir.”
Mann, Thomas Jefferson’un 1800’lü yıllarının başlarında Kızılderililerin “Barbarlıkları yüzünden imhayı hak ettiği” ve ondan yüzyıl sonra Roosevelt’in imha için “faydalıydı” demesini hatırlatıyor.
Mann, Hitler’in SS Şefi Himmler’in “Yeni yaşamı yaratmak için ölü bedenleri çiğneme zorunluluğu büyüklüğün lanetidir” demesini de hatırlatıyor.
Mann devamla, “Burada da ileri süreceğim gibi, kanlı, cinai etnik temizlik uygarlığımızın, modernliğimizin, ilerleme anlayışımızın ve demokrasiyi geliştirme girişimlerimizin merkezi sorunlarından biridir. Karanlık yüzümüzdür.(…) Bu kitabın temelindeki önerme, cinai etnik temizliğin bizim uygarlığımız ve çoğu bizden hiç farklı olmayan insanlar tarafından gerçekleştirildiğidir.”
Son zamanlarda uygulanan sokağa çıkma yasakları ve gerçekleşen yıkım ve katliamlara, açıklanan resmi ve gayriresmi bilançolara, kısaca savaşa, bir de bu “kötülükler dünyası” gözlemi çerçevesinden bakmakta yarar var.

http://www.evrensel.net/yazi/76706/kotulukler-dunyasi