MENÜ
ANA SAYFA
x

Dışişleri Bakanlığı’na Mektup

BASIN AÇIKLAMASI
07.03.1996

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Yavuz Önen’in, Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi’nin, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nı ve çalışmalarını hedef alan ve gerçek dışı suçlayıcı değerlendirmelere yer verilen 7 Mart 1996 tarihli açıklamasını yanıtlamak üzere Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği mektup;

Tarih: 11 Mart 1996
Sayı: 96/45

Dışişleri Bakanlığı’na

ANKARA

Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi’nden 7 Mart 1996 tarihinde yapılan açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yıllık insan hakları raporu hakkında bazı değerlendirmeler yer almıştır.

Bu açıklamada; “Raporda yer alan insan hakları ihlalleri ile ilgili etraflı bilgilerin esas kaynağını Türkiye’deki hükümet dışı bazı kuruluşların hazırladığı raporların oluşturduğu görülmektedir.” denildikten sonra Türkiye insan Hakları Vakfı’nın yaydığı bilgilere ve hazırladığı raporlara sürekli atıfta bulunulmakta, TİHV’nin ve İHD’nin yurtdışından maddi destek gördükleri” ve “kendi amaçları doğrultusunda yanıltıcı bilgiler yaydıkları bilinmektedir” değerlendirmesi yapılmaktadır. Ayrıca “insan Hakları Vakfı’nın yayımladığı Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri Raporu’nda da esasen mevcut olmayan bu merkezlere atfen yanıltıcı bilgilere yer verilmektedir. Böylece de ABD raporunun yanıltıcı sonuçlara gitmesine sebep olduğu ve dolayısıyla inandırıcı ve güvenilir olmadığı görülmektedir” denilmek suretiyle Vakfımız gizemli bir biçimde suçlanmaya çalışılmaktadır.

İleri sürülen savlara yanıtlarımız sırasıyla şöyledir:

1- TİHV 1990 yılından beri yaptığı tüm yayın çalışmaları ve hazırladığı raporlar kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır Yayınlarımız. Türkiye’de ve Türkiye dışında. aralarında hükümet yetkilileri ve Dışişleri Bakanlığı’nın ilgili birimlerinin de bulunduğu pek çok yere gönderilmektedir. Altı yıllık süre içinde yerli yabancı pek çok gazeteci. yazar. Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği başta olmak üzere pek çok kurum ve kuruluş, bu yayın/ardan alıntılar yapmıştır, atıflarda bulunmuştur. TiHV’nin hazırladığı raporlardan alıntı yapan metinler konusunda ABD Dışişleri Bakanlığı’nın son raporu ilk-ve tek örnek değildir, sanıyorum son örnek de olmayacaktır.

2- Türkiye’de ve uluslararası alanda yayınlarımıza gösterilen bu ilgi “yaydığımız bilgiler” ve hazırladığımız raporlara güvenildiğinin bir kanıtıdır. Kaldı ki altı yıla yaklaşan çalışma dönemimiz boyunca. Dışişleri Bakanlığı da dahil hiçbir merciden bir itiraz, bir yalanlama almış değiliz. Ayrıca “işkence Dosyası” adlı yayınımız hakkında Ankara DGM Savcılığı’nın açtığı dava beraatle sonuçlanmış ve bu beraat kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından da onaylanmıştır.

3- TİHV, Birleşmiş Milletler insan Hakları Merkezi, Avrupa Topluluğu Komisyonu Türkiye Temsilciliği, Uluslararası Af Örgütü ve İsveç Kızılhaç’ından maddi destek aldığını yayınladığı belgelerle ve basın toplantılarıyla kamuoyuna sürekli olarak açıklamakta, çıkardığı yayınlarda da belirtmektedir. TİHV, Türkiye’de pek çok kuruluşun almakta olduğu bu tür yardımları almaya da devam edecektir.

4- TiHV’nin amacı; kuruluş senedinde de yazılı olduğu üzere, “Vakıf, insan hak ve özgürlükleri konusunda yayın ve dokümantasyon yapar, bilimsel araştırma eğitim yapar, süreli ya da süresiz yayın faaliyetlerinde bulunur Uluslararası insan hakları belgelerinde ve iç hukukumuzda tanımlanan tüm insan haklarıyla ilgili araştırma, eğitim, sağlık kurumları kurar, işletir, işlettirir”dir. Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesinin bunu gözardı eden bazı değerlendirmelere yer verilen, açıklaması; vakfımıza ve çabalarına, hiçbir kanıt ve belgeye dayanmayan tanımlanmamış başka amaçlar yüklemesi. yaşanmakta olan ihlalleri gizleme, inkar etme ve bizi “suçlu” gösterme çabasından ibarettir. Bu çaba, son günlerde TIHV ve TİHV yöneticileri hakkında soruşturma ve dava açılmasına yönelik girişimlerde bulunmaya kadar varmıştır.

5- Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri Raporu, Vakfa başvuran işkence mağdurlarına konulan tanıları, uygulanan tedavi sonuçlarını içermektedir. Bu raporlardaki tüm bilgiler, gerçek kişilere ait bilimsel verilerdir. Tedavi edilen ve yardımcı olunan işkence mağdurlarının sayısı da 3 bini aşmıştır. Vakıf tedavi merkezleri tedavi süreçlerini organize etmekte mağdurların dosyalarını da tutmakta ve yayınlarını bu bilgilere dayandırmaktadır. Ankara, İstanbul, İzmir merkezleri 1991, Adana merkezimiz de 1995’den beri sürekli çalışmaktadır. Enformasyon Dairesi’nin “olmayan tedavi merkezleri” ifadesi kamuoyunu yanıltmaya yöneliktir ve gerçeği yansıtmamaktadır

Tüm dünyada sivil toplum örgütü dediğimiz hükümet dışı kuruluşlar katılımcı demokrasinin gereği Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlarda, yerel ve merkezi yönetim kademelerinde gözlemci, danışman vb. konulurda görev yapmaktadır. Türkiye, Paris Şartı’nın imzacısı olarak sivil toplum örgütlerinin çalışmalarını kolaylaştırıcı önlemler almayı da kabul etmiştir. Bu gelişmeler devletlerin, sivil toplum örgütlerinin resmi kurumlardan ve söylemlerden bağımsız olduğunu düşünce ve eylem çeşitliliğini-çoğulculuğunu ifade ettiğini ve her çeşit karar sürecine de katılacaklarını kabul ettiğinin ifadesidir.

Ancak Türkiye’nin dünyaya açılan penceresi ve uluslararası ilişkilerin sorumlusu Dışişleri Bakanlığı’nın Enformasyon Dairesi, ne yazık ki varlığımızdan rahatsızlık duyduğunu ifade etmekle yetinmemekte ayrıca bizlere ‘çamur atmaya” yeltenmektedir Bu dairenin tavrını Türkiye açısından büyük bir talihsizlik olarak görüyoruz.

Sonuç olarak: Enformasyon Dairesi’ni, yayınlarımızdaki insan hakları ihlali haberleri ve iddiaları ile ilgili yanıt vermeye gerçekleri nesnel ölçüler içinde kamuoyuna duyurmaya, bizleri suçlamak yerine, sürekli koruma altında tutulan gerçek suçluların açığa çıkartılması ve sorgulanması için gerekli adımları atmaya, dünyada yıllardır oluşmuş olan, ‘Türkiye’nin insan haklarının sürekli ve ağır bir biçimde ihlal edildiği ülke” imajının değiştirilmesi için harcadığımız çabaları doğru değerlendirmeye çağırıyoruz.

Saygılarımızla.

Yavuz Önen

TİHV Başkanı