MENÜ
ANA SAYFA
x

TİHV’in İşkence Görenlerin Tedavi Süreçlerine İlişkin Çalışmalarının Engellenmesine Yönelik Basın Açıklaması

BASIN AÇIKLAMASI
24.04.2015

Kurulduğu 1990 yılından bu yana yaklaşık 15 binin üzerinde işkence gören kişiyle temas etmiş ve tek varlık sebebi gereği tüm kaynaklarını bu kişilerin tedavi ve rehabilitasyon süreçlerine seferber etmekte olan Türkiye İnsan Hakları Vakfı, sizlerle 13 Mayıs 2014 tarihinde paylaştığımız ilk bilgi notunda da belirttiğimiz üzere bir süredir Sosyal Güvenlik Kurumu’nun son derece haksız ve kasıtlı uygulamalarına maruz kalmaktadır.

Gezi Parkı süreci kapsamında işkence görenlere yoğun olarak hizmet sunulan 18-21 Haziran 2013 tarihleri arasında SGK tarafından TİHV Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen denetim sonucunda bir arkadaşımızın Vakıfta yarı zamanlı hizmet sunduğuna ilişkin tüm ispat araçları sunulmuş olmasına, dahası ilgili denetçinin kendi inceleme tutanağında da arkadaşımızın yarı zamanlı hizmet sunumunun kayıt altına alınmış olmasına ve SGK’nın kendi kayıtlarından da arkadaşımızın başka işyerlerinde çalıştığı tespit edilebilir olmasına rağmen; SGK’nın kişinin neden tüm ay hizmet sunuyormuş gibi gösterilmediği konusundaki ısrarı gereği Vakfın yaklaşık 130 bin TL’sine el koyma yoluna gidilmiştir.

Bugün burada sizlerin huzurunda duyuruyoruz ki; bu kasıtlı para cezasının TİHV nezdinde hiçbir hükmü yoktur!

BM İnsan Hakları Savunucularına Dair Bildirge ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Savunucularının Korunmasının Güçlendirilmesine Dair Bildirge devletlerin sorumluluğunu, ‘insan hakları savunucularının idari, cezai veya mali taciz ve tehditlere maruz kalmadan faaliyetlerini yürütmelerini güvence altına almak’ olarak tanımlar. BM İşkence Önleme Komitesinin 3 No’lu Genel Yorumu ise özel olarak işkence görenlere hizmet sunan kişilerin ve kurumların hiçbir baskıya maruz kalmadan, taciz ve tehdit görmeden faaliyetlerini yürütmelerini Devletin güvence altına alması yükümlülüğünü ortaya koyar. Oysa ki, geçmişten bugüne Türkiye’de işkence ve diğer kötü muamele biçimlerine maruz kalan binlerce insanın varlığına rağmen, işkencecilere yönelik hiçbir etkin soruşturma yürütmeyen ve son dönemde sıklıkla başvurulduğu üzere “zararın meydana gelmesinde kişinin kusuru olduğu, kamunun sorumluluğu olamayacağı” iddiaları ile işkence görenlerin tazminat taleplerini de reddeden ve cezasızlık kültürünü her geçen gün daha da derinleştiren Devlet, işkence görenlerin onarım süreçlerine katkı sunmaya çabalayan sivil ortamları da idari ve mali bir abluka altına alarak açık bir biçimde yok etmeye çalışmaktadır.

Sadece 2014 yılında Vakfımızın 997 işkence gören insanın tedavi ve rehabilitasyonu için toplam 618 bin TL sağlık harcaması yaptığı göz önüne alındığında, söz konusu para cezası yüzlerce insanın bu hizmetten mahrum edilmesi, tarafımızdan ödenecek her bir kuruş işkence görenlerin tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinden kısıntı yapılması anlamına gelecektir ve böyle bir şey tarafımızca asla kabul edilemezdir!

Tüm bu nedenlerle, 2014 Mayıs ayından bu yana SGK ile yürütmeye çalıştığımız mantık ve hukuk odaklı görüşmelerin sonuçsuz kalmış olması neticesinde Vakıf olarak, her geçen gün baskı araçlarını yenileyen siyasi iktidar karşısında topyekün bir mücadele yürütmeye karar vermiş bulunuyoruz.

Türkiye’de ve dünyada 25 yıldır onurlu bir yeri olan Vakfımızın bugüne kadar işkence gören her bir insana vermiş olduğu söze bağlı kalarak, mevzubahis cezai işlem geri alınana, hak ettiğimiz özür tarafımıza iletilene ve ilgililer hesap verene kadar mücadele edeceğimizi ilan ediyoruz!

Bu amaçlarla, siz değerli basın mensupları aracılığı ile duyurmak isteriz ki; ülke içindeki ilgili kurumlar ve fakat daha da önemlisi 1980’den bu yana bu topraklarda neredeyse 1 milyon insanın işkenceye maruz kaldığı göz önünde tutulduğunda toplumumuzun çok büyük bir kısmının geliştireceği dayanışma ortamı ile bu baskılara karşı sessiz kalınmayacağına ve dahası işkencecilerin toplum vicdanında mahkum edileceğinden en ufak bir şüphemiz yoktur.

Bunun yanı sıra ise, an itibariyle BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, BM İşkenceyi Önleme Komitesi, BM İşkence Özel Raportörü,  ve BM İnsan Hakları Savunucuları Özel Raportörü ile Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği, Avrupa Komisyonu İşkenceyi Önleme Komitesi ve elbette üyesi bulunduğumuz İşkence Mağdurları için Uluslararası Rehabilitasyon Merkezi (IRCT) gibi ilgili tüm uluslararası kişi ve kurumlar nezdinde de Türkiye’de var olan baskı ortamına ilişkin gerekli incelemeleri başlatmaları, ilgili kararlar yayınlamaları ve bu konuya özel ziyaretler gerçekleştirmeleri için girişimlerde bulunduğumuzu ve tüm bu adımların takipçisi olacağımızı duyuruyor; tüm demokrasi ve hak mücadelesi veren kişi ve kurumlar ile işkencesiz bir dünyanın mümkün olduğuna inanan herkesi bu dayanışmayı kuvvetlendirmeye çağırıyoruz.

Saygılarımızla,

 TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI

Ayrıntılı Bilgi Notu