MENÜ
ANA SAYFA English Kurdî
x

“Sen de rahat dursaydın!”: 2025 İstanbul Trans ve LGBTİ+ Onur Haftaları İzleme Raporu

06.08.2025

RAPORU İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Bu rapor, 17 Mayıs Derneği, Hakikat Adalet ve Hafıza Merkezi (Hafıza Merkezi), İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Kaos GL, Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi tarafından 2025 yılı İstanbul Onur Ayı kapsamında düzenlenen 11. Trans Onur Yürüyüşü (22 Haziran, Kadıköy) ve 23. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne (29 Haziran, Beşiktaş) ilişkin olarak yürütülen izleme çalışmalarının bulgularına dayanmaktadır.

İzleme ve belgeleme faaliyetleri, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) “Barışçıl Toplanmaların İzlenmesine İlişkin Kılavuz” ve Birleşmiş Milletler (BM) “İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi” gibi uluslararası standartlara uygun biçimde gerçekleştirilmiştir.

Gözlemci kurumlar, her iki yürüyüşün, ayrımcı ve  hukuka aykırı yasaklama kararları, kolluk görevlileri tarafından işkence ve diğer kötü muamele kapsamına girebilecek olan insan hakları ihlalleri ile engellendiğini tespit etmiştir. Çalışma, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3., 10., 11. ve 14. maddeleri ile BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin (MSHUS) 7., 19., 21. ve 26. maddeleri kapsamında korunan ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğü ve ayrımcılık yasağının ve işkence ve diğer kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ortaya koymaktadır.

Valilik ve kaymakamlıklar tarafından alınan 24 saatlik genel yasak kararları, ne açık bir güvenlik tehdidine dayanmakta ne de orantılılık ilkesini karşılamaktadır. Yürüyüş günü İstanbul’un merkezi ilçeleri — Kadıköy, Şişli, Beyoğlu ve Beşiktaş — yoğun polis ablukası altına alınmış ve toplu taşıma gibi kamusal hizmetler sekteye uğratılmıştır. Çalışma kapsamında sayılarının toplamda en az 95 olduğu tespit edilen birçok kişi, sadece kamusal alanda bulunmaları veya LGBTİ+’lar ile ilişkilendirilen giyim, sembol ve sloganlar gerekçeler gösterilerek gözaltına alınmıştır.

Saha gözlemlerine ve avukat görüşmelerine dayanan bulgular, gözaltına alınan çok sayıda kişinin uzun süreli ters kelepçe, hukuka aykırı fiziksel ve sözlü şiddet, temel ihtiyaçlara erişimin engellenmesi başta olmak üzere çeşitli işkence ve diğer kötü muamele kapsamına girebilecek olan uygulamalara maruz bırakıldıklarını ortaya koymaktadır. Dahası, bu bulgular, bazı kişilerin cinsel şiddet niteliğindeki üst aramalarına maruz kaldıklarını göstermektedir. Yakalamadan emniyette ifade işlemlerine başlanmasına kadar kişilerin hukuki yardıma erişimleri engellenmiş; üç avukat fiziksel şiddetle gözaltına alınmış, bazılarının ise baro kimliklerine rağmen emniyete girişleri keyfi biçimde engellenmiştir.

2015 yılından bu yana Onur Yürüyüşleri, yetkililer tarafından hukuka aykırı ve sistematik olarak engellenmektedir. Fakat ilk defa Onur Yürüyüşleri sonrasında gözaltına alınan kişilerden üçünün tutuklanmasına karar verilmiştir. Gözlemci kurumlar, her iki onur yürüyüşüne yönelik başlatılan soruşturmalar kapsamında Temmuz ayı içerisinde hazırlanarak mahkemelere sunulan iddianameleri ve ifade sorgu zabıtlarını incelemiştir. LGBTİ+ kimliklerin  ve  barışçıl sloganların bu belgelerde suç delili olarak kullanılması ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma özgürlüğünün ihlalidir.

Raporda belgelenen kolluk güçlerinin uygulamaları, uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarına aykırı olarak, Onur Yürüyüşleri Haftaları sırasında LGBTİ+’ların ayrımcılığa, bazı durumlarda işkence ve diğer kötü muamele kapsamına girebilecek uygulamalara, ayrıca idari ve yargısal tacize maruz bırakıldığını ortaya koymaktadır.

YÖNTEM

“BM Evrensel Olarak Tanınan İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması ve Geliştirilmesinde Toplumsal Kuruluşların (Organların), Grupların ve Bireylerin Hakları ve Sorumlulukları Üzerine Bildirgesi”nin[1] 6(c) maddesi, “İnsan haklarına ve temel özgürlüklere hem hukuksal olarak hem de pratikte uyulması yönünde inceleme, araştırma, saptama, değerlendirme, bu yollar ve diğer uygun yollarla kamunun dikkatini bu sorun üzerine çekme hakkı vardır” hükmüyle insan hakları savunucuları ve örgütlerinin, insan hakları ihlallerine yönelik çalışmalar yapmalarını ve bu çalışmaları, insan hakları ihlalleri hakkında farkındalık yaratmak amacıyla kamuoyuyla paylaşmalarını güvence altına almaktadır.

Gözlemci kurumlar, yukarıda belirtilen maddede güvence altına alınan hak kapsamında[2] 22 Haziran 2025 tarihinde İstanbul’un Kadıköy ilçesinde gerçekleştirilen 11. Trans Onur Yürüyüşü’nü altı gözlemci ile ve 29 Haziran 2025 tarihinde İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde gerçekleştirilen 23. İstanbul Onur Yürüyüşü’nü ise dokuz gözlemci ile takip etmiştir. Gözlemci kurumlar, AGİT’in, “Barışçıl Toplanma Özgürlüğünün İzlenmesine İlişkin Kılavuz”unda[3] belirtilen yöntemleri gözlem faaliyetinde esas almışlardır.

Gözlemci kurumlar, barışçıl toplanma özgürlüğünün kullanılmasını engellemeye yönelik müdahalelerin sonucu olarak ortaya çıkan insan hakları ihlallerini tespit etmek, belgelemek ve ihlallerin önlenmesi için savunuculuk faaliyetleri yürütebilmek amacıyla 14 Haziran-4 Temmuz tarihleri arasında kılavuzda da belirtildiği gibi çeşitli yöntemler ile izleme ve belgeleme çalışmalarını desteklemişlerdir.[4] Bu kapsamda sosyal ve yaygın medya taraması yapılmış, mülki idare amirlerinin karar ve duyuruları, kolluk kuvvetlerinin yazışma ve tutanakları gibi belgeler incelenmiştir. İnsan hakları ihlallerine maruz kalan kişilerle ifade işlemleri sırasında avukatlar tarafından yapılan görüşmeler ve ifade tutanakları da dikkate alınmıştır.

Gözlem koşulları ve kurumların sokakta, hastanede ve emniyette tespit ettiği insan hakları ihlalleri bu raporda kayıt altına alınmıştır. Rapor, yalnızca gözlemcilerin erişebildiği vakaları ve belgelenebilen ihlalleri kapsamaktadır.

[1] UN Declaration on the Right and Responsibility of Individuals, Groups and Organs of Society to Promote and Protect Universally Recognized Human Rights and Fundamental Freedoms,

https://documents-dds-ny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N99/770/89/PDF/N9977089.pdf?OpenElement. Türkçe gayri resmi tercümesi için bkz. https://www.ihd.org.tr/ble-mletler-san-haklari-savunucularininkorunmasi-bdges/

[2]  Bu hak, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde de öngörülmektedir: Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme Madde 19: “Herkes, düşüncelerini açıklama hakkına sahiptir; bu hak, herkesin, ülkesel sınırlara bağlı olmaksızın her çeşit bilgiyi ve fikri, sözlü, yazılı ya da basılı biçimde, sanat eserleri biçiminde ya da kendi seçeceği herhangi bir başka biçimde araştırma, edinme ve iletme özgürlüğünü de içerir.”

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 10: “1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.”

[3] OSCE Office for Democratic Institutions and Human Rights, Handbook on Monitoring Freedom of Peaceful Assembly, https://www.osce.org/files/f/documents/d/1/473439_0.pdf.

[4] a.g.e, sf. 14