Yaşam hakkı her koşulda korunması gereken bir haktır
9 Temmuz 2018
Türkiye’nin Doğu ve Güney Doğusunda 24 Temmuz 2015 tarihinden beri yeniden başlayan silahlı çatışmalar maalesef devam etmektedir. İnsan hakları örgütleri olarak silahlı çatışma ortamı ile ilgili meydana gelen insan hakları ve insancıl hukuk ilkelerinin ihlali konusunda sık sık raporlar hazırlamakta ve açıklamalar yapmak durumunda kalmaktayız.
Birkaç haftadır bölgede sivillerin yaşam hakkına yönelik ağır ihlallerle karşı karşıyayız. Yapılan açıklamalarda bazı kişilerin çeşitli gerekçelerle alıkonulup daha sonra infaz edildiği ve bu infazların PKK/HPG tarafından üstlenildiği anlaşılmaktadır. Ağrı Doğubayazıt Yaygınyurt Köyü’nden Mevlüt Bengi, Diyarbakır Lice Yalımlı Köyü’nden Remzi Güler ve Mahmut Güler bu şekilde infaz edilmiştir.
Ardahan Göle Samandöken köyünde ise İsmail Karakaş’ın operasyona çıkan askeri birlikler tarafından öldürüldüğü bilgisi kamuoyuna yansımıştır.
24 Haziran seçimlerinden önce de Suruç’daki bir mağazada yaşanan olaylar sırasında Mehmet Yıldız yaşamını yitirmiş, daha sonra Mehmet Yıldız’ın yakınları olduğu iddia edilen silahlı kişiler tarafından Suruç Hastanesi basılarak Celal Şenyaşar, Adil Şenyaşar ve Esvet Şenyaşar isimli kişiler infaz edilmişti.
Sivillerin yaşam hakkını hedef alan saldırı ve infazların gerekçesi olamaz! Bu eylemleri kınıyor, yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı diliyoruz.
Her koşulda yaşam hakkını koruma yükümlülüğü devletlere aittir. Yetkililere yaşam hakkı ihlallerini önleme, kişileri koruma görevini ve etkili soruşturma yükümlülüğünü bir kez daha hatırlatıyoruz.
Silahlı çatışmanın tarafı olan PKK/HPG’yi Cenevre Sözleşmeleri ile güvence altına alınan insancıl hukuk ilkelerini ihlal etmemesi konusunda uyarıyoruz.
Yaşam hakkı her koşulda korunması gereken bir haktır.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
İnsan Hakları Derneği