18.02.2021
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 16 Şubat 2021 günü TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada tüzel kişiliği ile vakfımızın kurucularından olan İnsan Hakları Derneği’ni (İHD) hedef alarak sarf ettiği sözler, evrensel insan hakları normlarına, hukukun üstünlüğüne ve demokratik toplum düzeninin dayandığı temel ilkelere her bakımdan aykırıdır.
İçişleri Bakanı olmak sıfatıyla tüm Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ve ülkemiz sınırları içinde ikamet eden herkesin can ve mal güvenliğinden birinci derecede sorumlu olan bir kişinin, üstelik TBMM kürsüsünden, insan hakları savunucularını hedef göstermesi, Türkiye’nin uluslararası saygınlığa sahip en köklü ve kitlesel insan hakları örgütüne yönelik nefret içerikli itham ve hakaretlerde bulunması hiçbir biçimde kabul edilemez.
Bakan Soylu, İHD’den ve insan hakları savunucularından derhal özür dilemelidir.
Bu vesileyle:
İnsan hakları savunucularının bireysel ya da kurumsal olarak Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’nin güvencesi altında olduğunu ve Bildirge’nin özellikle altını çizdiği gibi insan hakları savunucularının yanı sıra temel hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi sorumluluğunun aslen devlete ait olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Buna karşın “BM Terörle Mücadele Esnasında İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesine Dair Özel Raportörü”, “BM Barışçıl Toplantı ve Örgütlenme Özgürlüğü Hakkına dair Özel Raportör” ve “İnsan Hakları Savunucularının Durumuna İlişkin Özel Raportörü”nün ortak hazırladıkları 11 Şubat 2021 tarihli açıklamada da belirtildiği gibi, bilhassa İçişleri Bakanlığı tarafından insan hakları savunucularının çalışmalarına getirilen ve getirilebilecek kısıtlamalar konusunda uluslararası toplumun yanı sıra bizler de haklı endişeler taşımaktayız.
Hükümet yetkilileri kendilerine yasalar çerçevesinde emanet edilen kamu gücünü kullanırken insan hakları savunucuları tarafından denetlenmekten azade olmadıklarını bilmelidirler. Her daim “asıl olan yaşamdır” diyen İHD de sadece denetleme görevini yapmış, başta kamu görevlileri olmak üzere herkesin uymakla yükümlü olduğu ilke ve normları hatırlatmıştır.
Son söz olarak ifade etmek isteriz ki, bir ülkede insan haklarına saygı gösteriliyor ve hak savunucuları korunuyorsa demokrasi vardır.
Şunu da unutmayalım ki insan hakları ve demokrasi herkes için gereklidir…
Türkiye İnsan Hakları Vakfı