İzmir’de aralarında Vakıf çalışanımız Aytül Uçar’ın da bulunduğu üç hak savunucusu kadının “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılandığı davanın duruşması bugün İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada mahkeme heyeti, olay günü gözaltı aracında kamera kaydı olup olmadığının sorulmasına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılma talebinin kabulüne karar vererek, davayı 2 Eylül 2022 tarihine erteledi.
Duruşma öncesi Adliye önünde yapılan açıklamayı aşağıda bulabilirsiniz.
13 Mayıs 2022
Bugün hak savunucusu üç kadın, Emine, İrem ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) çalışanı Aytül, Cumhurbaşkanı tarafından Melih Bulu’nun rektör atanmasına akademik özgürlüklere ve kurumsal özerkliğe sahip çıkarak direnen Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve öğretim üyeleri ile dayanıştıkları için “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılanacaklar.
Hatırlanacağı gibi kayyum rektör ataması üzerine Boğaziçi Üniversitesi’nin tüm bileşenleri itirazlarını 4 Ocak 2021 tarihinden itibaren farklı barışçıl toplantı ve etkinlikler ile ifade etmeye çalıştılar. Maalesef bu etkinliklere, özellikle de öğrencilerin gerçekleştirdiği barışçıl toplantı ve gösterilere her seferinde kolluk güçleri tarafından, evrensel hukukta ve ülke yasalarında tanımlanan zor kullanma yetkisinin çok ötesine geçen, kural dışı ve denetimsiz bir şiddet kullanılarak müdahale edildi. Bu süreçte siyasal iktidarın temel hak ve özgürlükleri yok sayan, kutuplaştırıcı ve baskıcı uygulamaları, demokratik kamuoyunda büyük bir tepkiye yol açmış, yaşanan hak ihlallerini protesto etmek ve Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve öğretim üyeleri ile dayanışmak için ülke sathında barışçıl toplantı ve gösteriler düzenlenmişti.
3 Şubat 2021 tarihinde İzmir’de Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından yapılmak istenen basın açıklaması da bunlardan biriydi. Ne var ki, bu barışçıl toplantıya da daha basın açıklaması yapılmadan kolluk güçleri tarafından şiddet kullanılarak müdahale edildi. Kolluk güçleri, şiddetini bilhassa üniversite öğrencileri ve gençlere yönelterek çok sayıda kişiyi işkence yaparak gözaltına aldı. İşkence ve diğer kötü muamele özellikle gözaltı araçlarında devam etti.
İşte bugün yargılanacak olan hak savunucusu üç adın, özellikle de uzun yıllardır TİHV’de işkence görenlerin tedavi ve rehabilitasyonuna yönelik çalışmalarda aktif sorumluluklar üstlenen Aytül Uçar, kolluk güçlerinin bu şiddetine itiraz ederek, sözlü uyarılarda bulunarak mutlak yasak olan işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarını önleme yönünde çaba harcamıştır.
Hak savunucularının tanıklığından ve uyarılarından rahatsız olan kolluk güçleri, davranışlarını değiştirip başvurdukları işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarından vazgeçeceklerine, hak savunucularını hukuka aykırı bir şekilde gözaltına almışlar ve hatta onlara da bizzat şiddet uygulamışlardır. Daha sonra da gerçeğe aykırı tutanaklar hazırlayarak Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla haklarında dava açılmasını sağlamışlardır.
Bu durum, Türkiye’de kolluk güçlerinin adeta rutin hale gelmiş ihlallerini örtbas etmek, cezasızlıkla meşrulaştırmak ve teşvik etmek üzere çok sık başvurulan bir idare tekniğidir. Nitekim üç hak savunucusu kadın hakkında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla dava açılması da benzer bir şekilde ihlalleri görünmez kılmak ve cezasızlığı kalıcılaştırmak amacıyla yapılan bir karşı hamle girişimidir. Özellikle Cumhurbaşkanı’na hakaret iddialarıyla açılan davalarda son dönemlerde görülen artış bu anlamda oldukça dikkat çekicidir. Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2010-2014 yılları arasındaki beş yıllık dönemde Cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle başlatılan toplam soruşturma sayısı 2.804, bu soruşturmalar sonucunda açılan kamu davası sayısı ise 690’dır. Buna karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görevde olduğu 2015-2019 arasındaki beş yıllık dönemde ise toplam 128.190 soruşturma başlatıldığı ve toplam 27.607 kamu davası açıldığı görülmektedir. Yine Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre 2020 yılında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla 31.297 kişi hakkında soruşturma başlatan Cumhuriyet Başsavcılıkları 7.790 kişi hakkında kamu davası açılmasına karar vermiştir. 1
Aynı zamanda ifade özgürlüğünü hedef alan bu baskı ve sindirme politikası, Türkiye’nin ilk imzacılarından biri olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) de aykırıdır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kısa bir süre önce, 18 Ekim 2021 tarihinde karara bağladığı “Vedat Şorli v. Türkiye” davasında Cumhurbaşkanı’na hakaret gerekçesiyle cezai yaptırım uygulanmasını AİHS’nin 10. Maddesi’nin ihlali olarak değerlendirmiştir.
Kısacası bugün yargılanacak olan hak savunucuları demokratik toplum düzeninin temelini oluşturan ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerini kullanmışlar ve başta işkence yasağı olmak üzere yaşanan hak ihlallerini görünür kılmaya ve önlemeye çalışmışlardır. Kolluk güçlerine yasalar çerçevesinde ve insan haklarına saygılı bir biçimde görev yapmalarını hatırlatmışlardır. Tüm bunlar hak savunuculuğu faaliyetinin doğası gereğidir. Bundan dolayı da hak savunuculuğu yargısal tacize maruz bırakılamaz. Bu vesileyle Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi’nin tüm hükümlerine ve taraf olduğu uluslararası belgelere uygun bir şekilde insan hakları savunucularını korumakla yükümlü olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Sonuç olarak bugün 41. Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek olan bu dava derhal beraat kararı verilerek sonuçlandırılmalı, buna karşın başta işkence yasağı olmak üzere temel hak ve özgürlükleri ihlal eden kolluk güçleri hakkında etkin ve şeffaf bir şekilde soruşturma başlatılarak cezasızlığa son verilmelidir.
Hak savunuculuğu yargılanamaz!
Hak savunucuları üzerindeki baskı ve yargısal tacizlere derhal son verilsin!
Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir
Hak İnisiyatifi Derneği
Halkların Köprüsü Derneği
İmece Dostluk ve Dayanışma Derneği
İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi
İnsan Hakları Gündemi Derneği
İzmir Halkevleri
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi
Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilciliği
1. Bkz. https://adlisicil.adalet.gov.tr/Resimler/SayfaDokuman/1692021162011adalet_ist-2020.pdf, sf. 60 ↩︎