12.12.2015
DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TGS ve TİHV ortak bir çağrı yayınlayarak, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün Silivri Cezaevi’nde tecrit altında tutulmalarına son verilmesini istedi.
RADİKAL – MİT TIR’larıyla ilgili haberleri nedeniyle tutuklanan ve Silivri Cezaevi’nde tek kişilik koğuşlarda tutulan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için sendikalar, meslek odaları ve insan hakları kuruluşları ortak bir çağrı yayınladı. DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TGS ve TİHV tarafından “Acil Çağrı: Tecridi Durdurun!” başlığıyla yapılan açıklamada, “Tecrit, insan ruhunu yaralayan bir işkence biçimidir. Tutuklu ya da hükümlü olsun, cezaevindeki insanlara en ağır psikolojik işkencenin reva görülmesi vicdanları kanatıyor” denilerek, Dündar ve Gül’e yönelik tecrit uygulamasına son verilmesi istendi.
Beş kuruluş tarafından yapılan ortak çağrının metni şöyle:
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül işlerini yaptılar; haber yayınladılar. Ve yayınladıkları haber nedeniyle “devletin gizli bilgilerini casusluk amacıyla temin etmek ve yayınlamak, terör örgütü üyesi olmadığı halde bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla 26 Kasım’da tutuklandılar. Soruşturmanın tutuksuz yürütülmesi konusunda kamuoyunda dile getirilen görüşlere rağmen, Anayasa ve AİHM içtihatlarına aykırı olarak her iki gazeteci hala tutuklu. Tutuksuz yargılanma talepleri 3 kez reddedilmiş durumda. Kaçma veya delilleri karartma şüphesi söz konusu olmadığı halde iki gazetecinin tutukluluklarının devamı, gazeteciliğin cezalandırılmasının amaçlandığına işaret ediyor. Her iki gazeteci, tutuklu bulundukları bu 15 günü aşan süre boyunca aynı zamanda bir işkenceye de maruz bırakılıyorlar. Can Dündar ve Erdem Gül, cezaevine konuldukları günden beri tecrit altındalar. 24 saat tek kişilik hücrelerde tutulup birbirleriyle dahi görüştürülmüyorlar. Cezaevi koşullarında çalışmalarına devam edebilmeleri için gerekli olan yazı makinesi ya da bilgisayar kendilerine verilmiyor. Tepkiler üzerine Adalet Bakanlığı “tecrit yok” açıklaması yaptı ancak iki gazetecinin neden birbiriyle görüştürülmediğine açıklık getiremedi.
Tecrit, insan ruhunu yaralayan bir işkence biçimidir. Tutuklu ya da hükümlü olsun, cezaevindeki insanlara en ağır psikolojik işkencenin reva görülmesi vicdanları kanatıyor.
Biz aşağıda imzası olan kurumlar yetkililere sesleniyoruz:
TUTUKLU GAZETECİLERİN TECRİDİNE ACİLEN SON VERİLSİN!