Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, linç saldırılarına gerekçe yapılan yaratılan “bayrak hassasiyeti” için hiçbir aracın insan hayatından değerli olmadığının altını çizdi. Fincancı, “Devlet vatandaşını katletme gereği duyuyorsa, bu vatandaş devleti ve onu simgeleyen tüm araçlara öfke duyacaktır” dedi.
Diyarbakır’da sivillerin üzerine kurşun yağdıran askerlerin 2 yurttaşı katletmesini, buna dönük ortaya çıkan infiali bastırarak üzerini örtmek isteyen AKP hükümetinin başında bulunduğu devlet yetkilileri, katledilen iki yurttaştan birinin Diyarbakır’daki cenaze töreninde bir askeriş birliğin bahçesindeki direğe asılı Türk bayrağının indirilmesini yapılan açıklamalarla linç saldırılarının gerekçesi haline getirdi. Başbakan Erdoğan başta olmak üzere hükümet yetkililerinin “Hesap sorulacak” ve “yurttaşları duyarlılığa davet ediyoruz” benzeri kışkırtıcı açıklamaları sonrası dün akşamdan itibaren bir yandan ırkçı saldırılar artarken diğer yandan da kutuplaştırıcı siyasetle birlikte sokaklarda ve medyada Kürtlere dönük yeniden nefret söylemi üretilmeye başladı. İnsan hakları örgütleri temsilcileri, daha büyükleri gelişebilecek linç saldırıların hükümet yetkililerinin kullandığı dilden kaynaklı olduğunu belirterek, kutuplaştırıcı dil ve provakatif eylemler üzerinden halkların karşı karşıya gelmemesi noktasında uyarıda bulundu.
Fincancı: Refleksimizi insandan yana göstermemiz gerekiyor
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, yaratılan “bayrak hassasiyetine” değinerek, hiçbir aracın insan hayatından değerli olmadığının altını çizdi.
Fincancı, “Devlet vatandaşını katletme gereği duyuyorsa bu vatandaş devleti ve onu simgeleyen tüm araçlara öfke duyacaktır. Bunu şaşırtıcı bulmanın şaşkınlık yarattığını düşünüyorum. Öncelikle insanı değerli olarak kabul etmemiz gerekiyor. Ne yazık ki bizim toplumumuzda insanların devlet eliyle katledildiği bir ortamda insanların da insanları bir değer olarak kabul etmesi güçleşiyor. Devlet değersizleştirdiği ölçüde insanlarda değersizleştiriyor. Reflekslerimizi insandan yana göstermemiz gerekiyor, her zaman ve her konuda” dedi.
Boğa: Türkiye toplumu kutuplaştırıcı siyasete alet olmamalı
İHD İstanbul Şube Başkanı Abdulbaki Boğa ise Başbakan ve hükümet yetkililerinin açıklamalarını eleştirerek açıklamaları “çılgınlık” olarak değerlendirdi. Koşullarına rağmen başlatılan sürecin yine Öcalan tarafından özveri ve dirayetle sürdürüldüğünü, toplumda barış umudu oluştuğunu, fakat kutuplaştırıcı bir dille böylesi bir süreçte hakların karşı karşıya getirilmeye çalışıldığını söyledi. Boğa, yaratılmaya çalışılan “bayrak hassasiyetinin” Başbakan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaptığı oy hesaplarının sonucu olduğunu belirterek, “Bunun sonucunda kaç Kürt öğrencinin, kadınının çocuğunun saldırıya uğraması öldürülmesi onun açısından çok önemli değil. Nitekim kendi döneminde sadece 184 Kürt çocuğu öldürülmüş. Dolayısıyla bu yaklaşım yoldan çıkmış bir yaklaşımdır. Bu vesileyle insan hakları savunucuları olarak kendilerini sağduyuya insan haklarına saygılı olmaya davet ediyoruz. Koltukların herhangi, bir insanın yaşamından önemli olmadığının hatırlanmasını ve bu ülkede yaşayan insanların tamamının da birbirine ihtiyacı olduğunu kutuplaştırıcı siyasetten vazgeçilmesi gerektiğini hatırlatıyoruz uyarıyoruz” dedi.
Gerilim ortamının olduğunu, fakat Türkiye halklarının barış dışında bir alternatifi olmadığını belirten Boğa, bu sebeple Türkiye toplumunun kutuplaştırıcı siyasete alet olmamak noktasında uyanık olması gerektiğini söyledi. Boğa, “Türklerin, Kürtlerin birbirlerinin sembollerine birbirlerinin değerlerine karşı saygıları olduğu bin yılların birlikte yaşanmışlık tarihi ile sabittir. Onun için birbirlerini bir daha denemenin gereği yoktur. Provokatif bir eylemlilik halkları karşı karşıya getirecek bir durum yaratmamalıdır” diye konuştu.
(sa-çk/avt/öç)
Kaynak: Dicle Haber Ajansı