23.05.2016
Dünya İnsani Zirvesi İstanbul’da başladı. Ancak Türkiye’den önde gelen hak örgütleri toplantılara çağrılmadı.
İnsan hakları örgütleri temsilciler ayrıca, Türkiye gibi hak ihlallerinin olduğu bir yerin zirve mekanı olarak seçilmesine de tepkili.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan bianet’e Dünya İnsani Zirve’yle ilgili görüşlerini anlattı, zirvenin adındna başlayarak eleştirilerde bulundular.
İHD ve TİHV’in yanı sıra İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) ve Helsinki Yurttaşlar Derneği (HYD) de zirveye davet edilmedi.
Türkdoğan: Türkiye’de yapılmasını eleştiriyorum
İHD Genel Başkanı Türkdoğan, Türkiye’deki insan hakları örgütlerinin zirveye çağrılmadığını, bunun başlı başına bir sorun olduğunu söyledi.
“Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki geri kabul anlaşmasına yönelik eleştirilerimizi zaten dile getirmiştik, mülteciler hukukuna aykırı olduğunu söylemiştik. Türkiye’de devam eden bir savaş varken güvenli ülke olarak adlandırılamaz.
“Ayrıca AFAD [Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı]kampları kapalı, hiçbir insan hakları örgütünün denetimine tabi değil.
“Şartlar böyleyken, bu insani zirvenin Türkiye’de yapılması, bütün büyük devletlerin mültecilerle ilgili siyasi pazarlık konusu haline getirildiğini gösteriyor.
“Beş milyonluk Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminde iki milyon mülteci var, kimse bunu konuşmuyor.
“Bu tip zirveler siyasi malzeme konusu olmaktan çıkmalı ve gerçekten mülteci haklarına uygun, buna hizmet edecek şekilde düzenlenmeli.
Toplantının bu haliyle Türkiye’de yapılmasını eleştiriyorum. Birleşmiş Milletlerin de zaaf içinde olduğunu gösteriyor.”
Bakkalcı: ‘İnsani zirve’ denmesi paradoks
TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkkalcı da resmi davet almadıklarını söyledi, “Böyle bir davetin bize gelmesi absürt olurdu” dedi.
“Dünya ve özel olarak Türkiye, dünya yakın tarihimizin en acılı dönemini yaşıyor. Esas olarak da değerler manzumesinin en yoğun tahrip edildiği dönemi yaşıyor.
“Dünyadaki en son girişim ‘Bir daha asla’ olmuştu. 1948’de İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, insanların haklarına dayalı, birlikte özgür, eşit bir yaşamı güvence altına alan ‘Bir daha asla’ mottosuyla yazıldı.
Bakkalcı, zirvenin “Dünya Yardım Zirvesi” olarak bilindiğine dikkat çekti ve “bahşedilen bir yardım” algısının yaratıldığını söyledi.
“7,5 milyar insanın doğallığında tanınmış hakların korunmasına ve geliştirilmesine yönelik ortam tahrip oldu. ‘İnsani zirve’ denmesi büyük bir paradoks teşkil ediyor. Bu, değerlerin ne denli tahrip olduğunu gösteriyor. Sanki kritik sorumlular sorumlu değilmiş gibi, ‘çözümmüş’ gibi bir yanılsamaya sebep olunuyor.”
MSF zirveden çekildi
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) da zirveden çekildiklerini şöyle açıkladı:
“Dünya İnsani Zirve’nin özellikle çatışma bölgelerinde ve salgın hastalık durumlarında insani yardım faaliyetlerinin ve afet müdahalelerinin güçlendirilmesi gereken zayıf yönlerini ele alacağına dair umudumuz yok oldu. Bunun yerine zirvenin, insani yardımı kalkınmanın bir parçası haline getirme eğiliminde olduğu görülüyor.”
İngiltere merkezli yardım kuruluşu Oxfam da zirveyi eleştirdi ve “pahalı gevezelik dükkanı” olarak niteledi. (AS)
http://bianet.org/bianet/insan-haklari/175086-hak-orgutleri-insani-zirveye-cagrilmadi