14 Nisan 2016
Hafta sonu, İstanbul’da, “10. Düşünce Özgürlüğü Buluşması” vardı. Avrupa, Uzak Asya Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan insan hakları savunucuları ile Türkiye’den savunucular, gazeteciler, avukatlar, hekimler, sendikacılar, akademisyenler toplantılara katıldılar. Düşünce özgürlüğü alanındaki sorunlar konuşuldu,tartışıldı. Sağ olsun, Sevgili Şanar Yurdatapan öncülüğünde, Düşünce Suçu (!?)’na Karşı Girişim, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Şeffaflık Derneği, Bianet, Hafıza Merkezi ortaklığında/dayanışmasında bir araya geldik.
Toplantıdan bir/iki gün önce de Cumhurbaşkanı, tehditkar bir ifade ile insan hakları örgütlerinin (İHD, TİHV, SES, Diyarbakır Barosu ve Gündem Çocuk Derneği) ortak “Cizre Gözlem raporu, 31 Mart 2016” üzerine bir değerlendirmede bulunmuştu. Bu listeye Mazlum_Der’i de, Af Örgütünü ve İHOP bileşeni diğer insan hakları örgütlerini de dahil etmek lazım. Aynı türden çalışmalarda bulunuyorlar.
Bugün bu konu üzerinde duralım biraz.
İnsan hakları örgütleri ve savunucuları en eski ve en yaygın örgütlülüğe sahip İHD’den başlarsak, bu tür tehditlere, öldürmelere, gözaltılara, tutuklamalara, kapatmalara, mali/idari baskılara yabancı değil. İHD, kurulduğu 17 Temmuz 1986’dan bu yana, tam tamına 30 yıldır, bütün baskı çeşitlerini yaşadı. Ötesi yok.
İnsan hakları savunuculuğu konusunda iki belgeye bakmayı öneririm. Birincisi BM İnsan Hakları Savunucuları Bilgi Belgesi : 29 ve Hina Jilani’nin ekim 2004 tarihli Türkiye ziyareti sonunda hazırladığı BM İnsan Hakları Savunucuları Raporu ve 9 Aralık 1998 tarihli İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’ne göre, bireysel olarak ya da başkalarıyla birlikte, insan haklarını korumak ve geliştirmek için çalışan kişilerdir insan hakları savunucuları. İnsan haklarını savunmanın kendisi bir insan hakkıdır. Herkesin böyle bir hakkı vardır.
Peki savunma işini ne tür faaliyetlerde bulunarak yaparlar?
Genellikle kabul edildiği ve AB Rehber İlkelerinde de yer aldığı gibi, dört ana başlık altında toplanabilir çalışmaları: 1)İnsan hakları ihlallerini belgelemek, 2)Mağdurlara (İnsan hakları savunucuları mağdurları hak sahibi kişi olarak görürler) tıbbi, hukuksal, psikolojik ve benzeri destekler vermek, 3) Cezasızlıkla mücadele etmek ve 4) İnsan hakları kavramını tanıtmak, insan halkları kültürünün oluşmasına ve yerleşmesine katkıda bulunmak.
Türkiye’nin insan hakları savunucuları da bunu yapıyor. İhlalleri belgeliyorlar. 22 yıl önce de mayıs 1994 tarihinde İHD, “Yakılan Köylerden Bir Kesit” adlı bir kitap yayımlamıştı. Kitap raporlardan oluşuyordu. Toplatıldı, DGM’de yargılandık, sonunda beraat ettik.
22 yıl sonra bu defa sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı kentlerdeki yıkımlar insan hakları savunucularının raporlarına yansıdı. Yine tehditler. TİHV Başkanımız Şebnem Korur Fincancı söylemişti bana:
Yapılması değil söylenmesi suç olarak nitelenen şeyler var!
Yakanlar, yıkanlar, işkence edenler, öldürenler değil soruşturmaya uğrayanlar. “Bunlar keyfi öldürmedir, bunlar işkencedir” diyenler soruşturuluyor, yargılanıyor.
Hak savunucularının durumu Albert Camus’nun Veba’sındaki Doktor Rieux’ye benziyor.
Cezayir’in Oran kentinde evlerin önünde farelerin öldüğünü gören Dr. Rieux, bunu yetkili makamlara bildirmek ve önlem alınmasını istemek ister. Komşuları başının belaya gireceğini, susmasının daha iyi olduğunu söylerler. Doktor, yetkili makamlara bildirir. Farelerin vebadan öldüğü anlaşılır. Şehirde önlemler alınır. Gazeteci Rambert de Veba haberini alır almaz Oran’a gelir. O sırada kent karantinaya alınır ve giriş çıkışlar yasaklanır. Gazeteci Rambert doktordan kentten ayrılabilmesi için yardımcı olmasını ister. Ancak doktor buna yanaşmaz. Rambert de doktorun ve diğer sağlıkçıların mücadelelerine tanıklık eder ve o da bu mücadeleye katılır. Doktor ile bir dinlenme anında sohbet ederler. Gazeteci Rambert doktora “Siz bir kahramansınız”der. Doktor da “Bunun kahramanlıkla alakası yok” der. Gazeteci, “Ne ile alakası var” diye sorar. Doktor, “dürüstlükle” der. Gazeteci “Dürüstlük nedir?” diye sorar. Doktor, “Genel olarak bilemem, ama benim durumumda işimi yapmaktır” der.
İnsan hakları savunucuları raporlarıyla ihlalleri belgeliyorlar. İşlerini yapıyorlar.
Hüsnü Öndül
http://www.evrensel.net/yazi/76424/hak-savunucularini-susturmak