MENÜ
ANA SAYFA
x

Halil Savda, Tutuklu TİHV Temsilcisi Dr. Serdar Küni’yi Yazdı

27.01.2017

Halil Savda’nın 27.01.2017 tarihli Yeni Özgür Politika’da yer alan yazısı… 

Masumiyetin vücut bulduğu kişi kimdir diye sorarsanız ‘sağlık hizmetçileridir’ derim.

Türkiye’de hekimlik mesleği zor, muhalifsen çok zor, bir de Cizre’de hekimlik yapıyorsan çok daha zor.

Dr. Serdar Küni mesleğe çocukluğunun aşkı olan şehir Cizre’de başladı ve onca zorluğa rağmen anne babasının da yaşadığı mekanda hizmet etmeyi sürdürdü.

Dr. Küni dört aydır hekimlik mesleği nedeniyle tutuklu. Dört aydır tutuklu ve dosya üzerinde gizlilik kararı var. Ne zaman mahkemeye çıkarılacağını avukatı ve ailesi bilmiyor. Geçtiğimiz hafta Baba Hacı Osman’ın evine Avukat Senem Doğanoğlu ile birlikte gittim.

Baba Hacı Osman’a ‘Oğlun neden tutuklu?’ diyorum. Susuyor, çünkü oğlunun neden tutuklandığını bilmiyor.

Avukatı Senem Doğanoğlu’na soruyorum, o da bilmiyor.

Tüm uğraşlarına rağmen dosyayı görme şansı olmamış. Şöyle söylüyor: ‘’Müvekkilim 4 aydır tutuklu olmasına rağmen dosyada gizlilik kararı kaldırılmamış ve bir soruşturma işlemi yok.

Bu bizde şüphe doğuruyor; “acaba özel bir yaklaşım mı?”

Dr. Küni, 1972 doğumlu.

Dr. Serdar Küni, ilk, orta ve lise öğrenimini Cizre’de okudu. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu.

1997 yılında evlendi ve 4 cocuk babası.

7 Şubat 2007’de kurulan Şırnak Tabip Odası kurucularından. Kurucusu olduğu Oda’nın 2010 yılında başkanı seçildi.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Cizre Temsilcisi. Cizre Belediyesi’nin halk sağlığını korumak amaçlı kurduğu BİŞENG Şağlık Merkezinin tek hekimiydi.

Dr. Küni, 2014’te Bişeng’in kuruluşunu şöyle ifade etmişti: ‘’14 Mart 2010’dan bu yana Bişeng Sağlık Merkezi olarak Cizre Belediyesi bünyesinde hizmet veriyoruz. Amacımız herkese eşit, parasız ve ulaşılabilir sağlık hizmeti vermek.“ Öncelikli hedefleri kadın ve cocuklara ulaşıp anadilde sağlık hizmeti vermekti.

Küni’nin hayatı insan sağlığını ve yaşamını korumakla geçti. Gün geldi göçmen Êzîdîlerin hizmetine koştu gün geldi yaralanan askerlerin imdadına koştu. Van depremi olduğunda günlerce orada hizmeti etti.

Hekimliğin etik ilkelerine bağlı kalmaya çalıştı.

Cizre Savcılığı Dr. Küni hakkında soruşturma başlatınca 19 Ekim 2016’da gitti ifade verdi; ifade işleminin ardından tutuklandı. Aynı gün Şırnak Cezaevine götürüldü.

TİHV, Dr. Küni’nin tutuklanmasını kendi çalışmalarına dönük hükümetin bir tutumu olarak görüyor: ‘’Cizre Temsilcimiz olan Dr. Serdar Küni’nin tutuklanması, aynı zamanda varlık nedeni ülkemizde ve dünyada işkencenin son bulması için çana göstermek olan TİHV’in; bir başka deyişle, işkence ve diğer ağır İnsan Hakları ihlallerine yönelik çabalarında engellenmesi girişimidir.“

24 Aralık 2016’da Urfa Cezaevine sürgün edildi.

TİHV’in avukatı da olan Senem Doğanoğlu ile Küni’yi cezaevinde ziyaret ettikten sonra görüşüyorum. Av. Doğanoğlu şunları dile gedirdi: ‘’Biz cezaevine sağlık heyeti sokamamıştık ama Serdar girdi; yok yok o girmedi kendileri alıp götürdüler.“ Gülüyor.

O şimdi cezaevinde işkence görenlerin hikayelerini dinliyor. Orada mücadele etmeyi sürdürüyor.

Serdar Küni ile tutuklanmadan iki hafta önce telefondan görüşmüştüm. O gün ekim sonunda birlikte Akdeniz’e nazır rakı içmek için sözleşmiştik.

Polis onu alınca öyle kaldı.

OHAL ve Kararnameler devrinde birçok hayal öyle ya sökülüp alındı ya da ertelendi.

Elbet o kelepçeler sökülecek bir gün dileğim o demir kapının erken açılması.

Masumiyetin kelepçeleri sökülünce sözüm baki!