11 Şubat 2016
AİHM tarafından oluşturulan Jordan Prensipleri ve BM tarafından kabul edilen Minnesota Otopsi Protokolleri’ne göre, onlarca kişinin günlerdir devlet güçleri tarafından katledildiği Cizîr başta olmak üzere Kürdistan’da gerçekleşen tüm katliamlar BM’nin oluşturacağı bağımsız bir heyet ile araştırılmak zorunda. BM üyesi olan Türkiye’nin söz konusu protokolü uygulamak zorunda olduğunu söyleyen TİHV Avukatı Sinem Doğanoğlu, HSYK’nin de bu yönde bir genelgesi bulunduğunu belirttiği protokolü uygulamayan hakim ve savcıların cezai sorumluluklarının olduğunu belirtti.
ANKARA / DİHA – Cizîr’de günlerdir 3 ayrı binanın bodrumunda mahsur kalan yaralılara yönelik devlet güçleri tarafından yapılan operasyonda şu ana kadar 66 kişi katledilirken, bu ölümlerin daha da artmasından endişe ediliyor. Bölgede inceleme yapmak isteyen ulusal veya uluslararası gözlemci heyetler devlet güçleri tarafından engellenirken, devlet güdümündeki özel savaş medyası da yaşananları manipüle etme çabası içerisinde.
Jordan Prensipleri
Sağlıklı bir soruşturma yapılmasına izin verilmeyen bu tablo içerisinde olunmasına rağmen Türkiye devleti, altında imzası bulunan Jordan Prensipleri ile Minnesota Otopsi Protokolü doğrultusunda Cizre’de gerçekleşen katliam ve Kürdistan’da son aylarda yaşanan her katliama dair bağımsız bir heyet oluşturmak zorunda.
Devletin kolluk gücü, yani polis ve asker herhangi bir katliamda baş sorumluysa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) soruşturmasının etkin bir şekilde yürütülmesi için “Jordan Prensipleri” kapsamında bağımsız bir heyet öneriyor.
2001 yılında belirlenen prensipler şöyle;
“* Soruşturma makamlarının yaşam hakkının ihlali hakkında bilgi alır almaz re’sen harekete geçmeleri.
* Olayla ilgili tüm delillerin mümkün olan en iyi şekilde ve kısa sürede toplanması.
* İhlali gerçekleştiren kamu görevlileri ile soruşturmacı arasında bağlılık bulunmaması. (soruşturmacının bağımsızlığı)
* Soruşturmanın mümkün olan en kısa sürede tamamlanması.”
Minnesota Otopsi Protokolü
Bunun yanı sıra Şırnak Savcılığı’nın esas alması gereken temel belge ise “Hukuk dışı, keyfi ve yargısız infaz şüphesi, ulusal veya yerel ceza hukukuna uygun olarak soruşturulması ve ceza yargılanmasına başvurulması için bağımsız, bilimsel ve etkin soruşturma için delillerin sağlıklı toplanmasını” öngören Minnesota Otopsi Protokolü.
Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik ve Sosyal Konseyi tarafından görevlendirilen raportörün çalışmaları sonucu protokol, 25 Mayıs 1989 tarihinde BM Genel Kurulu’na sunuldu ve 13 Aralık 1989 tarihinde kabul edildi.
“Hukuk Dışı ve Yargısız İnfazların Hukuki Açıdan Soruşturulması”na ilişkin oluşturulan Minnesota Protokolü, o tarihten itibaren 87 ülke tarafından imzalandı.
Protokole göre soruşturmanın kapsadığı alanlar şöyle:
“(a) Siyasi suikastlar;
(b) Cezaevi ve gözaltında yapılan işkence ve kötü muamelelerden kaynaklanan ölümleri;
(c) Zorla “kaybedilme”den kaynaklanan ölümleri;
(d) Kolluk kuvvetlerinin aşırı güç kullanmasından kaynaklanan ölümleri;
(e) Usulüne uygun yargılama yapılmaksızın gerçekleşen infazlar;
(f) Soykırım eylemleri.”
Protokolde, ölümlerinin baş sorumlusunun polis ve asker olduğu katliamlarda soruşturmanın kimler ve nasıl yürütüleceğini ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Tarafsız bir şekilde soruşturmanın yürütülmesinin en önemli ayaklarının, katliamın koşullarının aydınlatılabilmesi için delillerin toplanması ve incelenmesi olduğuna dikkat çekilen protokolde, tıbbı personelin olay yerine incelemesine katılmasını önemine de vurgu yapılıyor.
Bağımız ve tarafsız komisyon
Devletin “suça karıştığı” bu tür katliamlarda protokol asıl olarak bağımsız bir komisyon oluşturulmasını gerekliliğini vurguluyor. Bu durum protokolde, “Ölenin (kurbanın) kimliğini belirlemek; Ölümle ilgili olan ve sorumlu(lar) hakkında yapılacak cezai takibata yardımcı olacak nitelikteki tüm delilleri ortaya çıkarmak ve muhafaza etmek; Olası tanıkların kimliklerini tespit etmek ve ölüm olayı ile ilgili ifadelerini almak; Ölümün nedenini, şeklini, yerini ve zamanını, ölümle sonuçlanan olaylar örüntüsünü ve eylemleri belirlemek; Ölüm olayına karışmış kişilerin kimliklerinin tespiti ve yakalayıp mahkeme önüne çıkarmak ve delillerin tam incelenmesini sağlamak için bağımsız bir soruşturma komisyonu kurmak” şeklinde belirtiliyor.
Komisyon üyelerinin hukuk, tıp, adli tıp ve gerekli diğer uzmanlık alanlarından kişilerin oluşturulması gerektiği de tine protokolde vurgulanırken, komisyon üyelerini tarafsız olması gerektiğini ise şu şekilde ifade ediliyor: “Tarafsız, yetkinlikleri ve bağımsızlıkları kabul görmüş kişilerden oluşmalı. Tarafsızlığa gölge düşürülmemesi için komisyon üyelerinin, muhtemel herhangi bir kişi, kamu organı, siyasi parti, ya da örgütle bağlantılı olmaması.”
Komisyonun üyelerinin ise, “olayın açığa çıkartılması için gerekli her türlü bilgiyi edinme yetkisine sahip olacağı” yer buluyor.
‘Devletler infaz yapanları yargılamalı’
Protokolün ilkelerini içeren bölümde ise savaş, savaş tehdidi, iç siyasal istikrarsızlıkların ve diğer olağan üstü hiçbir durumun infazın gerekçesi haline getirilemeyeceğini, iç çatışma dahil hiçbir koşulda kamu görevlilerin bu infazları gerçekleştiremeyecekleri belirtiliyor ve devletin yükümlülüğüne ilişkin şunlar ifade ediliyor: “Devletler, kendi yetkileri altında ülkelerde meydana gelmiş olan hukuk-dışı, keyfi ve yargısız infazlara katıldıkları tespit edilen kişileri yargı önüne gelmesini sağlayacakladır. Devletler, bu kişileri ya kendileri yargılayacaklar ya da yargı yetkisini kullanmak isteyen diğer bir devlete iade edilmesi için işbirliği yapacaklardır. Bu ilke, faillerin veya mağdurların kim ve nerede olduklarından, uyruklarından ve suçun nerede işlendiğinden bağımsız olarak uygulanır.”
Protokol ayrıca suçu işleyen devlet görevlilerinin yargılanması için baroların da içinde bulunduğu bir hukuk komisyonunun kurulmasını öneriyor.
Devletin suça dahili ortaya çıkaran bütüncül otopsi
Protokole göre, otopsi süreci ise muayene koşullarının bir ölümün nedenine işaret etmek amacıyla tamamlanan klasik otopsilerden farklı olarak, bir ölümün nedenleriyle birlikte olay yeri inceleme bulgularına göz önüne alınarak, devletin suçta dahiline yönelik delillere başvuruların ölüm nedeninin ve ölüm mekanizmasının tespitini bütüncül bir şeklide ortaya konuyor. Otopsi sürecinde ulusal ya da uluslararası bağımsız heyetin de riayet etmesi ön görülüyor.
Türkiye BM’nin bir parçası ise uygulamak zorunda
Bu bilgiler ışında Minnesota Otopsi Protokolü, başta Cizre olmak üzere son 6 aydır Türkiye devletinin, Kürt illerinde sorumlu olduğu katliamlar açığa çıkarmak için uygulanması gereken temel belge niteliğinde. Ancak Türkiye devletin, protokolün gerekliliklerini “çekinceli” imza koyduğu gerekçesiyle uygulamaktan uzak.
Bu konuda uzman olan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) avukatı Senem Doğanoğlu’na göre Birleşmiş Milletler (BM) üyesi tüm devletler bu protokole uymak zorunda. Doğanoğlu, bu durumu “BM Genel Kurul’u tarafından kabul edilmiş ve kararlarında olduğu gibi bu protokolün kurallarına riayet edilmek zorundadır. Bütün devletlerin zorunluluğunu ön gören bir protokoldür, bir sözleşme değildir. BM üyesi bir devletin çekince koyup, koymama şansı yok. Türkiye, BM’nin, Avrupa Konseyi’nin bir parçası olduğunu kabul ediyorsa uymak zorundadır. AİHM yetkisini kabul ediyorsa protokolü uygulamalıdır. Ya BM’den çekilecek ya da bu kuralları uygulayacak, Türkiye” şeklinde açıkladı.
Talep edilmesine gerek yok HSYK ‘uygulayın’ diyor
2011 yılında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından Minnesota Otopsi Protokolü’ne ilişkin yayınlanan genelgeyi de hatırlatan Doğanoğlu, “Aslında protokolün uygulanmasını bizim talep etmemize gerek yok, HSYK genelge yayınladı. Yaşam hakkı ihlali varsa ‘protokole uyun’ deniyor. Genelge hakim ve savcılara sorumluluk yüklüyor. Eğer uygulanmazsa bir disiplin soruşturması konusudur ve dahası cezai bir sorumluk ortaya çıkar” ifadelerini kullandı.
Devletin yetkisi yok BM soruşturma birimi göndermeli
Doğanoğlu, Kürdistan’da sokağa çıkma yasaklarının başından bu yana etkin bir soruşturmanın yürütülmediğini belirtti ve şunları dile getirdi: “Faili devlet olan bir katliam yaşandı Cizre’de. Bu aşaman sonra devletin bu katliamlara için soruşturma yürütme kudreti olmadığı ortaya çıktı. Daha böyle bir iradesi de olamaz! Bunun için Jordan Prensipleri ve Minnesota Otopsi Protokolü’ne göre bağımsız heyet oluşsun. Şu ana kadar otopsiler nasıl gerçekleştiğini bilmiyoruz, delillerin kaybolmaması için ne önlemler alındı bilmiyoruz. Devlet eline çekmeli soruşturmalardan. BM Yargısız İnfazlar Röportörü çağrılmalı ve heyette bulunmalı. BM ülkelerde yaşanan iç savaşlarda oluşturduğu özel soruşma birimlerini Cizre’ye göndermek zorundadır. Olması gereken budur.”
http://www.ozgur-gundem.org/haber/157637/hsyk-genelgesine-gore-de-katliamlari-bm-heyeti-incelemeli