İHD, TİHV ve MAZLUMDER, BM’nin ‘Cizre’ açıklamasına destek vererek, derhal bağımsız heyetlerin Kürdistan’a gitmesini istedi. İHD Genel Başkanı Türkdoğan, BM’nin açıklamasıyla gerçeklerin dünya kamuoyundan gizlenemeyeceğinin görüldüğünü söylerken, “Artık BM Türkiye’de devam eden savaşı daha dikkatli izleyecek” dedi. TİHV Başkanı Korur Fincancı da devletin iddiaların aksi için delil ortaya koyması gerektiğini belirtirken, “Benim delilim var” dedi. MAZLUMDER Genel Başkanı Ünsal ise otopsilere girmelerinin bile engellendiğine dikkati çekti.
AKP/Saray’ın talimatıyla Şırnak’ın Cizre ilçesinde düzenlenen soykırımcı saldırılar, uluslararası alanda da tartışılmaya başlandı. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Prince Zeid Ra’ad Zeid al-Hussein, Cizre’de insanların canlı canlı yakıldığına dair tanık raporlarının olduğunu kaydederek, inceleme talebinde bulundu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, BM’nin ‘Cizre’ açıklaması üzerine ANF’ye değerlendirmede bulundu.
ÜNSAL: OTOPSİLER ENGELLENDİ
MAZLUMDER Genel Başkanı Ünsal, Cizre’de operasyonlar bittikten sonra da “sokağa çıkma yasağı”nın devam etmesinin, toplumda haklı olarak kuşku uyandırdığına dikkati çekti. Cizre’de yaşananların, ‘Cumhuriyet tarihinde eşi ve benzerine az rastlanan türde’ olduğunu vurgulayan Ünsal, “Hükümet, uluslararası camiaya, topumun bu talebine saygı gösterip inceleme imkanı vermelidir” dedi. Tanık anlatımlarının çok önemli olduğuna işaret eden Ünsal, BM’nin doğrudan tanıklarla temas kurarak daha dolaysız bilgi edinmesi gerektiğini belirtti.
Otopsilere girmelerinin engellendiğine de dikkati çeken MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, şunları dile getirdi: “Otopsilere giremedik. Savcılar, avukatları da büyük ölçüde otopsilere almadılar. Ailelerin ellerine, dört beş kilo ve kömür haline gelmiş poşetleri vererek, ‘sizin cenazeniz’ denildi. Böyle bir faciayla yüz yüze gelindi.”
FİNCANCI: BENİM DELİLİM VAR!
TİHV Başkanı Korur Fincancı da şöyle konuştu: “Tanık ifadeleri var; insanların canlıyken yakıldığı iddiaları var. Yine kasıtlı olarak kurşuna dizildikleri iddiaları var. Bunların açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Bu iddiaları devlet ispat etmek zorundadır. Bunun için de bağımsız, hızlı bir şekilde ve gözlemcilerin de bulunduğu incelemeler yapılmalı. Bunlar yapılmadığında, suçu örtbas etme kuşkusu doğurur. Sadece tanık anlatımlarıyla sonuç alınmayabilir ama bunun üzerinden araştırmalar yapılmalı. Devlet, bunun aksini kanıtlayamaz, aksini kanıtlamak için delil bulamazsa sorumludur.”
Korur Fincancı, Cizre’de olay yeri incelemenin yapılmadığını, delillerin toplanmadığını belirterek, “Bu da devletin iddiaların aksini ispatlayamayacağını gösteriyor. Ben orada 10 yaşında çocuk alt çenesi buldum. O çocuğun bodrumda ne işi var? Ya da niye orada sadece belli bölgede yanık var, onu kim meydana getirdi? Bunun somut delillerle açıklanması lazım. Benim somut verim, 10 yaşındaki çocuğun alt çenesidir” diye konuştu.
TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, daha önce ve yine geçen hafta uluslararası heyetlerin Cizre’ye alınmadığına da vurgu yaptı.
ÖZTÜRK: ARTIK DÜNYADAN GİZLENEMEYECEĞİ GÖRÜLDÜ
İHD Genel Başkanı Türkdoğan da BM’nin açıklamasını şöyle yorumladı: “Artık BM Türkiye’de devam eden savaşı daha dikkatli izleyecek. Türkiye’de savaş durumu var fakat ‘sokağa çıkma yasağı’ ile Türkiye ve dünya kamuoyundan gizlenmeye çalışılmakta. Yasa, hukuk, kanun dışı rejimle bu savaş idare ediliyor. Savaş hukuku da tanınmıyor ve Türkiye, bunları gizleyebileceğini sanarak büyük hata yaptı. BM’nin açıklaması, bu gerçeklerin dünya kamuoyundan gizlenemeyeceğini gösteriyor.”
Önceliğin savaşı durdurmak olması gerektiğini ifade eden Türkdoğan, şöyle devam etti: “BM’nin en üst düzeydeki yetkilisinin böyle bir açıklama yapması savaşı durdurma noktasında bir fırsat sunabilir. Savaş devam ederken soruşturmalar, yargılamalar olamaz. En doğru yöntem, savaşı durdurmaktır. Ayrıca BM’nin açıklamasında, Türkiye’ye gelme isteklerinin kabul edilmediği anlaşılıyor. Özellikle Kızılhaç’ın gözlemcilik yapması gerekiyor. BM, Kızılhaç’ı Türkiye’ye göndermeli. BM’nin mekanizmaları bu izni alabilecek gerekli baskıyı oluşturabilir. Bölgede inceleme yapılması, bu savaşın durdurulmasını sağlayabilir ya da ağır suçların işlenmesinde caydırıcı olabilir.”
DIŞİŞLERİ’NİN İDDİASINA YANIT
Dışişleri Bakanlığı’nın, BM’nin açıklaması için “yetersiz bilgiye ve ön yargılı çevrelerin yönlendirmelerine dayanıyor” şeklindeki iddiasını da değerlendiren Türkdoğan, “Dışişleri, hâlâ kimlik tespiti yapılmamış insanlarla ilgili açıklama yapsın. Yüzlerce sivil nasıl öldürüldü; bunlarla ilgili açıklama yapsın. 85 cenaze kimlik tespiti yapılmadan gömülmüş” dedi.
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Dışişleri’nin “yetersiz bilgi” iddiasına tepki gösterirken, şunları da kaydetti: “Örneğin Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu ne yapıyor? Savaş var ama bölgeye gitmiyor; suç işliyor. Ne işe yarıyor? Defalarca başvuru yaptık, ‘Cizre’ye gidin’ diye. Türkiye İnsan Hakları Kurumu vardı, onun yerine yeni kurum kurdular; niye bölgeye gitmiyor? Cumhuriyet savcılarının yargılama yapması lazım ama yapmıyorlar. Türkiye’nin kendi kanunu askıya alınmış. Sen kendi kurumlarını harekete geçirmezsen, tabii ki BM açıklama yapacaktır.”
http://www.bestanuce.pw/266086/insan-haklari-orgutleri-akp-artik-katliamlari-gizleyemeyecek&dil=tr