MENÜ
ANA SAYFA
x

Prof. Dr. Ümit Biçer’in İşsiz Bırakılma Meselesi

19.09.2016

Burcu Karakaş’ın 18.09.2016 tarihinde jiyan‘da yayınlanan yazısı…

Prof. Dr. Ümit Biçer, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işsiz bırakılana kadar Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapmaktaydı. İnsan hakları alanında habercilik yapanların yakından bildiği bir isim olan Biçer’i ben de gazetecilik mesleğine atıldığımdan beri yakından takip ederim. 

Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın yönetim kurulu üyelerinden olan Ümit Biçer şaibeli bulunan ya da meslektaşlarının “bulaşmak” istemeyeceği konularda her zaman fikrini açık yüreklilikle dile getiren adli tıp uzmanlarından biri olmuştur. Yakın zamandan örnek verecek olursak, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi katledildiğinde, CNN Türk’te şu sözleri dile getiren ondan başkası değildi:

“Vücuttaki yaralanma, Tahir Elçi’nin düştüğü yere bakılınca aslında sokaktaki başka bir yerden değil, güvenlik görevlilerinin bulunduğu yerden ve polislerin silahından çıktığı düşünülen mermilerle gerçekleştiği kaba bir değerlendirme olmakla birlikte herkesin ortaklaştığı bir düşünce.”

Dersim’in Hozat ilçesindeki toplu mezarların açıldığı kazı çalışmalarında da yer alan uzmanlardandı. Gezi sürecinde Adli Tıp Uzmanları Derneği başkanı olarak katıldığı basın toplantılarında, biber gazının yol açtığı zararlara ve hatta ölümlere de ivedilikle dikkat çekmekten geri durmadı.

Ümit Biçer’in Kocaeli Üniversitesi’nin internet sitesinde halen yer alan birinci derece uzmanlık alanları arasında adli tıp, adli psikiyatri, insan hakları ihlalleri ve çocuk istismarı bulunuyor. “Çocuk cinsel istismarı olgularını değerlendiren meslek gruplarında dolaylı travmatizasyon”, “Cinsel istismara uğrayan işitme engelli çocukların adli süreçte yaşadığı zorluklar”, “Sağlık hakkı boyutuyla ağır hasta mahpuslar ve adli tıp”, literatüre sunduğu katkılardan yalnızca bir demet…

Şimdi bunları alt alta koyduğumuzda, Biçer’in işsiz bırakılması ne anlama geliyor?

İnsan hakları ve çocuk istismarı alanında birbirinden değerli çalışmaları bulunan bir profesör, hangi akla hizmet üniversiteden atılır? Yıllarını bilime vermiş insanların tek kalemde hoyratça bir kenara fırlatılmasından bu ülkenin bir vatandaşı olarak ben nasıl bir sonuç çıkarmalıyım?

Şu tatsız günlerde bir yandan bu sorulara yanıt ararken, az biraz da olsa iyilik güzellik aşılaması için bir anekdotu da anlatmadan edemeyeceğim:

10 Ekim Ankara Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin portreleri kaleme alınırken ben de Sevgi Öztekin’in ailesi ile görüşmüştüm. Halen şokta olan ailenin evine konuk olduğumda, sevdikleri konuşmakta güçlük çekiyordu. Sevgi hanımın eşi Zeki bey, sohbetimiz sırasında dili döndüğünce olay anına dair hatırladıklarını aktarıyordu. Patlamanın hemen ardından müdahale için yanlarına bir doktor geldiğini, eşine kalp masajı yaptığını ama sonuç alamadığını, daha sonra bu doktoru Adli Tıp Kurumu’nda da gördüklerini anlatmıştı. Sevgi Öztekin’in otopsisine giren doktor, adli tıp incelemesini aileye şöyle vermişti:

“Üç parçacık ciğerlerini örselemiş.”

Bu doktor, Ümit Biçer’di. Zeki beyin muhtemelen unutamayacağı bu nezaket o gün bugündür benim de aklımdan hiç çıkmadı. Bu kadar korkunç bir kayıp sanırım daha naif bir şekilde anlatılamazdı. 

Bir günde üniversite odalarından sökülüp atılan bilim insanları eminim olmaları gereken yere, eğitim yuvalarına geri döneceklerdir. Bilim ve iyilik güzellik galip gelirse, döneceklerdir.

http://jiyan.news/2016/09/18/prof-dr-umit-bicerin-issiz-birakilma-meselesi/