Geçen hafta Belçika’daydım. İşkencenin soruşturulması ve belgelenmesi için yararlı bir kılavuz olarak kabul edilen İstanbul Protokolü hakkında farkındalık geliştirmek amacıyla 2 yıl önce başlayan ART-IP çalışmasının son toplantısı Leuven Üniversitesi’nde yapıldı. Avusturya, Belçika, Çekoslovakya, Yunanistan, Slovenya ve Almanya’dan üniversite ve değişik merkezlerin işbirliği ile eğitim ve farkındalık çalışmalarının bir bölümü tamamlanmış oldu. Uzaktan eğitim çalışmalarının yanı sıra bir kitap hazırlığı da sürdürülüyor. Çalışmanın katılımcılarından Erlangen Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Etik Bölümü 2011 yılında, Tıp Barış ödülünü almak için gittiğimde, İstanbul Protokolü’nün Almanca çevirisini tamamlayıp basmıştı. Avrupa Birliği Leonardo Projesi kapsamındaki bu çalışmanın önemli ürünlerinden birisi de bu kitabın Almanca basımıydı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından onaylanıp, bir kılavuz olarak basımının üzerinden geçen 14 yıl boyunca dünyanın tüm kıtalarında ve pek çok ülkesinde üniversiteler İstanbul Protokolünü eğitim programlarına koyma, insan hakları örgütleri de bu alanda çalışanların eğitimleri için yüz yüze ve uzaktan eğitim modelleri geliştirme konusunda çalışmalarını sürdürdüler.
Belçika’dan döner dönmez aldığım çok üzücü bir haber, beni bu kılavuzun hayallerini kurduğumuz günlere götürdü. Barışın en kuvvetli ihtimal olarak yaşandığı bu Newrozu göremedi sevgili ağbim, öğretmenim, yoldaşım Ata Soyer.
Türk Tabipleri Birliği Beyaz Eylemleri, ama en çok da İnsan Hakları Kolu çalışmalarında tanımıştım sevgili Ata Ağbimizi. Aramızda çok büyük yaş farkı yoktu ama o hepimizin Ata Ağbisiydi işte. TTB Genel Sekreteri olduğu dönemde Türkiye’de adli tıp ve insan hakları alanında eğitimler yapmak üzere birlikte çalışmaya başladık. Birinci Basamak İçin Adli Hekimlik El Kitabı bu çalışmaların bir sonucu olarak 1998 yılında TTB yayınlarından çıktı. O kitap ve eğitim çalışmaları, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türk Tabipleri Birliği ve Adli Tıp Uzmanları Derneği’nin o süreçte başlayan işbirliği; uluslar arası alana da yayılarak Physicians for Human Rights (İnsan Hakları için Hekimler) örgütünün de katılımı ve bu örgütlerin öncülüğünde uluslar arası bir kılavuz hazırlıklarını başlattı.
Kısacık ömrüne ne çok, ne güzel işler sığdırmış canım ağbim. Ne çok şey öğretmiş bize. İyi hekimlik değerlerini, sağlıkta eşitsizliğin bedellerini, toplumcu hekimlik anlayışını ve hekimliğin insan hakları mücadelesindeki rolünü ama en çok da insan olmayı. İnanılmaz üretkenliği ve çalışkanlığı ile yazdığı onlarca kitap öğretmeye devam edecek gelen yeni kuşaklara. O sıcacık gülüşünü, dostluğunu, yapılacak işler zamanında yetişmezse çattığı kaşlarıyla o içten kızgınlıklarını göremeyecekler ama bu dünyada bıraktığı hoş sedayı her zaman duyacaklar.
Onu bu Newrozda uğurladık. Hepimiz kendimizce. Etik ve İnsan Hakları dersim nedeniyle uğurlamak için Ankara’da olamadım ama, o bizimle İstanbul’daydı. Öğrencilerimle tanıştırdım Ata Ağbimizi. Her dersimde genç meslektaşlarımızla tanışmaya devam edecek. Yalnız bu topraklarda değil, eğitim için gittiğimiz bütün ülkelerde, dünyanın dört bir yanından meslektaşımızla anmayı sürdüreceğiz adını. Sedası baki kalacak bu gökkubbede.