18.12.2015
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Şubesi, Mimarlar Odası Toplantı Salonu’nda “Barış içinde yaşama hakkı” konulu panel düzenledi. Moderetörlüğünü TİHV İzmir Şube Başkanı Çoşkun Üsterci’nin yaptığı panelde konuşmacı olarak HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, TİVH Kurucular Üyesi Tanıl Bora ve Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Nilgün Toker katıldı. Çok sayıda dinleyicinin katıldığı panelde ilk olarak kısa bir konuşma yapan TİHV İzmir Şube Başkanı Çoşkun Üsterci, 2015 yılının Türkiye’de başta yaşam hakkı olmak birçok hak ihlalin yaşandığının altını çizerek, Kürdistan’daki sokağa çıkma yasağı adı altında yapılan katliamlara ve hak ihlallerine dikkat çekti.
‘Savaş her şeyi nesneleştirir’
Ardından konuşan Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Nilgün Toker, her ölümle birlikte yeni bir sorumluluk omuzlarına yüklendiğini ve kimsenin ölmeyeceği bir yaşam koşullunu aramak gerektiğini söyledi. Son günlerde sadece aklına 1915’de yaşananların geldiğine dikkat çeken Toker, “Sur’da Cizre’de ve diğer Ortadoğu’da çekilen fotoğrafları gördüğümde 100 yıllık bir geriye dönüş yaşıyorum. Geçmişte halledemediğimiz sorunları bugün yaşıyoruz” dedi. Bugün Türkiye’de ve Ortadoğu’da yaşananlara “ne ad” verileceği konusunda çok emin olamadıklarını söyleyen Toker, “Şimdi bir savaş var. Gerçekten şimdi savaşın yıktığı şeyle karşı karşıyayız. Yıkıcı olan şey savaştır. Bir düşman varsa bir insan değil savaşta hızlıca alt etmesi gereken bir nesne bir malzeme falandır. Savaşlar her şeyi nesneleştirir. Savaş yaşam hakkını bahsetmeyi ve insansal yaşamı ortadan kaldırıyor” dedi.
‘Türkiye’de yaşam hakkı değersizleştirilmiştir’
Birilerinin kendi yaşamını sürdürebilmesi için diğerlerinin hakkını ortadan kaldırdığına dikkat çeken Toker, yaşam hakkının yurttaşların barış içinde kendi kendisini hiçbir engelle takılmadan özgürlüğünü ortaya koymak olduğuna söyledi. Yaşananlar karşısında bireylerin “değiştirme” duygusunun yitirdiğini işaret eden Toker, “Yaşamsal ihtiyaçlarını karışılmak için silahlar olmaksızın bir pratik yapabilir miyiz? Evet 7 Haziran öncesi yapmıştık ve yeniden yapabiliriz” dedi. TİHV Kurucular Üyesi Tanıl Bora ise, yaşam hakkının bir kişi olarak “var olma” hakkı olduğunu belirterek, “Yaşam hakkıyla neyi kastediyoruz. Bu kadar değersizleştirdiği bir dönem onu yeniden değerli kılmamız lazım” dedi. Devletin öldürme imtiyazına sahip olduğuna dikkat çeken Bora, Türkiye’de “Yaşam hakkının” anayasada içi boşaltıldığını kaydetti. Ülkede yaşam hakkı ile karşı karşıya olduğu kâbusun en berrak ifadesinin ‘Şehitler ölmez vatan bölünmez’ mitosu olduğunu ifade eden Tanıl Bora, “Şehitlik mitosu adı altında ölüm kutsallaştırılıyor. Bu yaşam hakkına hakarettir. Şehitliğin yüceltmesi ölümün yüceltmesi yaşam hakkını değersizleştiriyor” dedi.
‘Kürt coğrafyası saldırılara karşı öz savunmasını öne çıkardı’
HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar ise, Kürdistan’daki sokağa çıkma yasaklarına değinerek, “Sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor ve hiçbir hukuksal dayanağı yok. Görüyoruz ki yaşananlar 1 günde karar verilip hayata geçirilmiş değil. Bu kadar donanım, hazırlık 3-4 gün içinde yapılamaz. Bunlar kararını Nisan 2015’te verdiler. Hayatı karara geçirme ise 8 Haziran olarak düşünmek yanlış değil” dedi. Konuşmasında özyönetim ve devletin özyönetimlere yönelik saldırısında değinen Sancar, “Tüm bu yaşanan sürece karşı KCK özyönetim ilan etti. KCK düşüncesinde özyönetimin 10 boyutu vardır. 9’ncusu Öcalan’ın çizdiği öz savunmadır. Kürt coğrafyası öyle bir saldırıyla kaldı ki öz savunmayı öne çıkarak özyönetim hamlesiyle cevap verdi ve savaş şehirlere taşındı” diye konuştu.
‘Devlet tüm gücüyle saldırıyor’
Savaşın şehirlerde pervasız bir şekilde yürütüldüğünü ve görünenlerin yaşananların çok az bir kısmi olduğunu kaydeden Sancar, Kürdistan’da yaşananların Yugoslavya iç savaşında yaşananlara benzediğini söyledi. Devletin tüm gücüyle saldırdığını aktaran Sancar, devletin özel hareket aygıtıyla saldırdığına dikkat çekti.
‘Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalıdır’
Barış masasını kuramadıklarını ve herkesin cesur olması gerektiğini vurgu yapan Sancar, şunları söyledi: “En önemli imkan Öcalan’dır. Barış sürecini en uzun vadeli düşünen o süreçte Öcalan’dı. 5 Nisan’dan bu yana tecrit altında. Yeniden devreye girmesini sağlamak gerekiyor, Tecrittin kaldırılması ve herkesle görüşmesini sağlamak gerekiyor. Buradan bir yol açılacağına eminim.” (DİHA)