MENÜ
ANA SAYFA English Kurdî
x

AİHM KARARLARI UYGULANSIN

BASIN AÇIKLAMASI
11.09.2025

2003 yılında Abdullah Öcalan’ın vekilleri tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvuru ile kendisi aleyhine tesis edilen hükmün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve diğer kötü muameleyi yasaklayan 3. Maddesine aykırı olduğu belirtilerek başvuru yapılmış; AİHM, 18 Mart 2014’te verdiği kararla Abdullah Öcalan’ın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmesini umut hakkı bağlamında değerlendirerek AİHS’ye aykırı bulmuştur. Bu karar, umut hakkı özelinde Türkiye aleyhine verilmiş ilk karar olması nedeniyle de önem taşımaktadır.

Aynı doğrultuda yapılan başvurular üzerine Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan için de AİHM tarafından ihlal kararı verilmiş, ancak kesinleşen ilk karar olan Öcalan 2 kararının üzerinden on bir buçuk yıl geçmesine rağmen Türkiye tarafından söz konusu ihlalleri ortadan kaldırmaya dönük herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bunun üzerine AİHM kararlarının yerine getirilip getirilmediğini denetleyen Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ilgili “umut hakkını” doğuracak yasal düzenlemeler ve uygulama değişikliklerinin sağlanması için Türkiye’ye yönelik denetim sürecini başlatmıştır.

19 Eylül 2024 yılında gerçekleşen toplantıda Bakanlar Komitesi, Öcalan 2, Kaytan, Gurban ve Boltan v. Türkiye dosya grubu ile ilgili olarak;

– Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının belli bir sürenin ardından gözden geçirilebilmesini sağlayacak ve uygun şartlar altında salıverilme ihtimalini içerecek bir mekanizmanın oluşturulmasının zorunlu olduğunu yinelemiş,

– Bu konuda hiçbir ilerleme kaydedilmemiş olmasından duyduğu derin endişeyi dile getirerek ve Türkiye’yi, diğer üye ülkelerin deneyimlerinden faydalanarak gecikmeksizin gerekli adımları atmaya çağırmış,

– Türkiye’den, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmiş ve gözden geçirme imkanı bulunmadan hapishanede bulunan kişi sayısıyla ilgili güncel bilgi vermesini bir kez daha talep etmiş,

– Gurban Grubu dosyasının Eylül 2025’te tekrar ele alınmasına karar vermiştir.

-Komite ayrıca; bu tarihe kadar kayda değer bir ilerleme sağlanmazsa, Komite Sekretaryası’ndan bir “ara karar taslağı” hazırlamasının istenmesine karar vermiştir.

Aradan geçen bir yıllık süreçte Türkiye tarafından genel ve bireysel tedbirlere ilişkin hiçbir ilerleme sağlanmamış ve umut hakkının uygulanması konusunda herhangi bir adım atılmamıştır.

Bizler insan hakları alanında faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşları, barolar ve demokratik kitle örgütleri olarak Bakanlar Komitesi’nin söz konusu toplantısı için 21 Temmuz 2025 tarihinde Kural 9/2 Bildirimi’nde bulunmuştuk. Bugün burada Bakanlar Komitesi toplantısı öncesi Temmuz ayında yapmış olduğumuz Bildirim’de yer alan taleplerimizi hatırlatma ve Türkiye’nin ilgili makamlarına AİHM kararlarının gereğini yerine getirmesi konusundaki çağrımızı yineleme ihtiyacı duyuyoruz.

Türkiye, AK üyesi ve AİHS’ye taraf olduğu ve bu bağlamda yargı yetkisini kabul ettiği için AİHM kararlarını uygulamakla yükümlü ve sorumludur. Oysa, Öcalan 2, Kaytan, Gurban ve Boltan v. Türkiye kararlarının üzerinden on yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına karşın başvurucular da dahil binlerce mahpus [14 Ağustos 2024 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Komite’nin Türkiye’nin Beşinci Dönemsel Raporu’na İlişkin Sonuç Gözlemleri’nin 16. paragrafında Türkiye’de halen 4 binden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüsünün olduğu bilgisine yer verilmiştir] umut etme hakkından mahrum bırakılarak AİHS’yi ihlal ettiği çok açık olan bu ceza rejiminin ağır ve yıkıcı sonuçlarına maruz kalmaktadır.

AİHM’in yanı sıra BM İşkenceye Karşı Komite de yukarıda anılan Sonuç Gözlemleri’nin 17. Paragrafında Türkiye’nin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını kaldırmak için Ceza Kanunu’nu ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’u gözden geçirmesini ve bu bağlamda müebbet hapis cezasına çarptırılan mahpusların makul bir süre sonra tahliye edilme veya cezalarında indirim yapılması olasılığına sahip olmalarını tavsiye etmektedir.

Oysa Türkiye, pek çok vesile ile hazırladığı eylem planlarında mevcut koşullu salıverilme yasağını ortadan kaldıracak ve ihlallere son verecek mevzuat değişikliklerine veya tedbirlere maalesef yer vermemektedir. Uluslararası hukuka tümüyle aykırı bu durum, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk taahhüdünden ve bir parçası olduğu evrensel insan hakları normlarını bağlayıcı bir çerçeve olarak görmekten hızla uzaklaştığının açık bir göstergesidir.

Nitekim Türkiye’de ki mevcut siyasi irade de bu konuda tutarlı bir yaklaşım sergilemekten uzaktır. TBMM’de Hükümet’e en yakın siyasi parti olan Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim 2024 tarihinde TBMM’de yaptığı grup konuşmasında “İmralı’daki hükümlü için de umut hakkı tartışmaya açılmalıdır” diyerek ağırlaştırılmış müebbet rejiminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine işaret etmiştir. Buna karşın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 14 Mayıs 2025 tarihinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına tabi hükümlüler için herhangi bir yasal düzenleme yapılmayacağını, yani “umut hakkı” yönünde bir adım atılmayacağını açıkça beyan etmiştir. Bakan Yılmaz Tunç’un açıklaması; AİHS 3. Madde bağlamında işkence yasağının ihlali olan bu uygulamanın giderilmesine yönelik tedbirlerin Hükümet tarafından yerine getirilme konusundaki isteksizliğini de göstermektedir.

Bizler binlerce insanı etkileyecek bu konuya dair Türkiye devletinin ilgili makamlarını acilen AİHM kararlarına ve BM İşkenceye Karşı Komite’nin tavsiyelerine uymaya davet ediyoruz. Yanı sıra 15 – 17 Eylül 2025 tarihinde gerçekleşecek toplantı öncesinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne, 21 Temmuz 2025 tarihinde yaptığımız ‘Kural 9/2 Bildirimi’nde yer alan talepleri bir kez daha hatırlatmak istiyoruz:

  1. Komite’nin Öcalan (2), Gurban, Kaytan ve Boltan v. Türkiye grubu kararlarının ilkinin Mart 2014’ te verilmiş olmasını göz önüne alarak kararlarının uygulanmasını etkin bir şekilde izlemesini;
  2. Başvurucuların onlarca yıldır hapiste tutulması, umut hakkından mahrum bırakılması ve binlerce diğer mahpusun da Sözleşme’ye aykırı bu ceza rejiminden etkilenmiş olması dikkate alınarak, Öcalan (2), Gurban, Kaytan ve Boltan v. Türkiye kararlarının Komite’nin düzenli insan hakları toplantılarının gündemine alınmasını,
  3. AİHM kararlarında belirtilen ilkelerle uyumlu olarak, Türk hukukunda belirli suçlara ilişkin kategorik şartlı tahliye kısıtlamalarına ilişkin hükümlerin ayrım gözetmeksizin kaldırılması ve ihlalin kaynağı olan kanunların değiştirilmesini gerektiren genel önlemlerin alınması çağrısında bulunulmasını ve Gurban grubu davaları v. Türkiye davasının hızlandırılmış prosedür kapsamında kalmasını,
  4. Bakanlar Komitesi Başkanı veya Genel Sekreter tarafından Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine, “Reykjavik Demokrasi İlkeleri” bağlamında kararların uygulanması konusunda ilgili ulusal muhataplarla siyasi diyaloğu güçlendirmek amacıyla bir bildirim gönderilmesini,
  5. Komite’nin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nden, “ülkede ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan kişi sayısı, her yıl bu cezaya çarptırılan kişi sayısı, ilgili cezaların hangi yıllarda kesinleştiği, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan kişilerin hapishanelerde kaç yıl tutulduğu, cinsiyet ve yaş gruplarına göre dağılımı” dahil olmak üzere, tüm davalar grubu için istatistiksel bilgi istemesini talep ediyoruz.

CEZA İNFAZ SİSTEMİNDE SİVİL TOPLUM DERNEĞİ

ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ

DİYARBAKIR BAROSU

HAKKARİ BAROSU

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ

ŞANLIURFA BAROSU

ŞIRNAK BAROSU

TOPLUM VE HUKUK ARAŞTIRMALARI VAKFI

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI

VAN BAROSU