24 Ağustos 2020
Bir yıl önce, 26 Temmuz 2019’da, Anayasa Mahkemesi (AYM) kamuoyunda “Barış Bildirisi” olarak bilinen ve Türkiyeli 2210 akademisyen tarafından imzalanmış olan “Bu suça ortak olmayacağız!” başlıklı bildirinin ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna hükmetti. Bildiriyi imzaladığı için mesnetsiz suçlamalara maruz kalan, ağır ceza mahkemelerinde yargılanan ve nihayetinde hapis cezalarına çarptırılan akademisyenlerin devlet organları eliyle adaletsizliğe uğratıldığı ve haklarının ihlal edildiği, böylece hukuken tasdik edilmiş oldu. Ülkedeki en yüksek yargı organı tarafından verilen bu kesin ve bağlayıcı karar akabinde, Barış İçin Akademisyenlere (BAK) yönelik hak ihlallerinin son bulması ve ihlalden doğan zararların giderilmesi için gerekli adımların ivedilikle atılması beklenirdi. Ve bu, elbette, hukuk devleti olmanın bir gereğiydi. Ne var ki ―ve ne yazık ki― AYM kararının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, durum bu değildir. Barış İçin Akademisyenlere yönelik ihlaller devam etmektedir.
TİHV Akademi tarafından hazırlanan “Barış için Akademisyenler: Güncel Durum” raporunu buradan indirebilirsiniz.