11 Mart 2014
BASINA ve KAMUOYUNA
Gezi Parkı eylemlerinin devam ettiği dönemde 15 Haziran 2013 tarihinde İstanbul’un Şişli İlçesi’ne bağlı Okmeydanı Semti’ndeki evinden ekmek almaya çıktığı sırada Gezi Parkı protestolarına katılanlara saldıran polisin kullandığı gaz bombası kapsülünün başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanan ve 269 gündür yoğun bakımda tedavi gören 15 yaşındaki Berkin Elvan, verdiği yaşam mücadelesinde bu sabah yenik düştü.
Berkin’in yakınlarının dayanılması zor acısını paylaşıyor, bu zorlu günlerinde onlara sabır ve metanet diliyoruz. Sadece Berkin’in yakınlarına değil geleceğe umutla bakan, her türlü haksızlığa, eşitsizliğe ve ayrımcılığa karşı çıkan Türkiye’nin akıl ve vicdan sahibi tüm yurttaşlarına başsağlığı diliyoruz.
Üzüntümüz ve öfkemiz çok büyük. Berkin’in ölümüyle birlikte Gezi Olaylarında yaşamını yitirenlerin sayısı sekize çıktı.
Hatırlanacağı gibi Gezi olayları, 2013 Mayıs ayının son günlerinde İstanbul’un Taksim meydanındaki Gezi Parkını rant alanına dönüştüren kentsel dönüşüm projesine karşı geliştirilen protestoyla başladı. Polisin yurttaşların barışçıl protesto ve direnişini aşırı/orantısız/ölçüsüz şiddet uygulayarak bastırması, ülke çapında büyük bir tepkiye yol açtı ve süresi ve yaygınlığı bakımından belki de Cumhuriyet tarihinin en büyük toplumsal hareketliliği yaşandı. Yaklaşık üç hafta boyunca süren olaylar sırasında bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın emri, onay ve teşviki ile daha da tırmanan “destansı” polis şiddeti, adeta işkence ve linç düzeyine varmış ölenlerin yanı sıra binlerce kişi yaralanmış, yüzlerce kişi ciddi organ kayıplarına uğramıştı.
Başbakan daha sonra ki süreçte kolluk güçlerine böyle davranmaları yönündeki emri bizzat kendisinin verdiğini pervasızca defalarca tekrar etti. Buna karşın, bildiğimiz kadarı ile Berkin’in ailesini bir kez olsun arayıp özür dilemedi, geçmiş olsun dahi demedi. Oysa aynı başbakan Mısır’da daki olaylar sırasında öldürülen 18 yaşındaki Esma için gözyaşı dökebildi ve günlerce bu konuyu konuşmalarında işledi. Elbette, insan hakları ve demokrasiden yana olan hiç kimse, hiçbir gerekçeyle askeri darbeleri savunamaz, çoluk çocuk demeden halkın üzerine ateş açılmasına sessiz kalamaz. Başbakanın da Esma için gözyaşı akıtması saygı duyulacak bir davranıştır. Ancak, insanım diyen hiç kimse de öyle kendi meşrebine göre çifte standartlı vicdana sahip olamaz.
Hadi Başbakanın Berkin Elvan için gözyaşı dökmek içinden gelmiyor ama hükümetin başı olarak yurttaşlarının yaşam hakkını korumak onun en asli görevidir. Yaşamını koruyamadığı Berkin çocuğun katillerini bulunmasını ve yargı önüne çıkarılmasını sağlamak Başbakanın anayasadan ve uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüğü ve sorumluluğudur. Dünyanın bütün normal demokrasilerden bu böyledir. Ne yazık ki yine bildiğimiz kadarı ile bu yönde gösterilen ne bir çaba, ne de atılmış bir adım vardır.
İşte bu durum, sözün de insanlığın da bittiği andır…
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI