8 Ocak 2021
“Kayyım rektör” ataması geri alınmalı ve Boğaziçi Üniversitesi’nin tüm bileşenlerinin katılımıyla demokratik bir şekilde yeni rektör seçimi yapılmalıdır. Gözaltına alınan tüm öğrenciler derhal serbest bırakılmalı, haklarında başlatılmış tüm işlemler sonlandırılmalıdır. İşkence ve diğer kötü muamele yapan görevliler hakkında derhal etkin soruşturma başlatılarak yargılanmaları sağlanmalıdır.
Seçmen iradesini yok sayarak seçilmişlerin yerine kayyım atayan siyasi iktidar, yaklaşık on gün önce de alelacele çıkardığı bir kanun ile sivil toplumu İçişleri Bakanlığı’nın vesayeti altına almıştır. Son olarak da akademisyenlerim, öğrencilerin, idari ve hizmet üreten personelin görüşünü almaksızın üniversiteye rektör atamış, akademik özgürlüğün kalan son kırıntılarını da yok etmiştir.
Siyasal iktidarın, kamusal, sivil ve akademik alanı bu şekilde topyekûn kendine mal etmesi yurttaş vasfımızı ortadan kaldırmakta, toplum olma halimizi kaygı verici bir şekilde tehdit etmektedir.
Bilindiği üzere, AKP’den milletvekili aday adayı olmuş bir kişinin Cumhurbaşkanı tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör (kayyım) olarak atanması öteden beri demokratik teamülleri ve alışkanlıkları yüksek olan Boğaziçi Üniversitesi’nde hocasından öğrencisine ve çalışanına kadar herkesin haklı tepkisine yol açmıştır. Üniversitelerini karanlığa teslim etmek istemeyen öğrenciler, iktidarın bu demokrasi dışı ve keyfi uygulamasını anayasal haklarını kullanarak protesto etmek amacıyla geçtiğimiz pazartesi günü bir basın açıklaması yapmak istemişlerdir. “Kayyım rektör”ün buna karşı icraatı ise kolluk güçlerini öğrencilerin üzerine sürmek ve üniversitenin kapılarına kelepçe vurmak olmuştur. Böylece asıl varlık nedeni hakikati aramak; bilim, sanat ve düşünce üretmek olan akademinin nasıl ilga edilmiş olduğu bir kez daha tüm çıplaklığı ile görülmüştür.
Daha da vahimi basın açıklamasına katılmış olan öğrencilerin 5 Ocak 2021 günü sabaha karşı evleri basılarak, duvarları ve kapıları kırılarak polise mukavemet ve 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınmalarıdır. Öğrencilerin bir kısmı gerek gözaltına alınırken gerekse daha sonra işkence ve kötü muameleye maruz kalmıştır. En az dört öğrenci çıplak aramaya zorlanmış, giysileri polis zoruyla çıkarılmıştır. Çıplak arama ve zorla soyma fiilleri kişinin mahremiyetini ihlal eden, moral değerlerini, sosyal kimliğini hedef alan, ruhsal bütünlüğüne zarar veren ve cinsel şiddet boyutlarına ulaşan bir işkence yöntemidir. Hak ve hukuk örgütleri olarak yıllardır her vesileyle dile getirdiğimiz gibi işkence ne savaş, ne de olağanüstü hal vb. hiçbir gerekçe ileri sürülmeksizin mutlak olarak yasaktır. Eğer gözaltına alınan kişilerin aranmasını gerektirecek yasal bir zorunluluk varsa bile bu işlem mutlaka insanlık onuruna ve üstü aranan kişilerin mahremiyetine saygılı olacak şekilde ve aynı zamanda ölçülülük, yasallık ve gereklilik ilkeleri çerçevesinde yapılmak zorundadır. Oysa kolluk güçleri ve mülki amirler bu ilkeleri çiğneyerek açıkça suç işlemişlerdir.
“Kayyım rektör”e karşı akademik özgürlüğü ve demokratik haklarını savunmak isteyen öğrenciler, bunu Anayasa ve Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerini barışçıl biçimde kullanarak yapmışlardır. Bu özgürlükler demokratik toplum düzeninin temelini oluştururlar. Yurttaşlar ancak bu özgürlüklerin korunduğu koşullar altında toplumun tamamını veya bir bölümünü ilgilendiren konularda görüşlerini serbestçe paylaşabilir, karar alıcıları eleştirebilir, hakim görüş ve siyasalara itiraz edebilirler. Ne var ki uzunca bir zamandır bu hak ve özgürlükler hayatın her alanında yaygın ve sistematik olarak ihlal edilmektedir. Bu da ülkede giderek ağırlaşan insan hakları sorununun aynı zamanda bir demokrasi sorunu olduğunu göstermektedir.
Biz aşağıda imzası olan hak ve hukuk örgütleri olarak “kayyım rektör”e karşı eşit, özgür ve demokratik üniversite talep eden, anti demokratik bir uygulamaya karşı en temel hak ve özgürlüklerini kullanarak eleştiri ve tepkilerini dile getiren Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrenci ve akademisyenlerinin yanında olduğumuz belirtiriz.
Bir kez daha altını çizmek isteriz ki, ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün etkin bir biçimde korunmadığı ve kullanılamadığı bir ülkede demokrasiden hiçbir şekilde söz edilmez. Bu nedenle siyasal iktidarı derhal demokratik değerlere ve insan haklarına saygı göstermeye davet ediyoruz. Siyasal iktidar, kapılarına kelepçe vurdurduğu, akademisyenlerinin cübbelerini polis postallarıyla ezdirdiği, emekçilerini güvencesiz çalışmaya mahkûm ettiği, öğrencilerini gözaltına aldırdığı üniversiteden elini çekmelidir. “Kayyım rektör” ataması geri alınmalı ve üniversitenin tüm bileşenlerinin katılımıyla demokratik bir şekilde yeni rektör seçimi yapılmalıdır. Gözaltına alınan tüm öğrenciler derhal serbest bırakılmalı, haklarında başlatılmış tüm işlemler sonlandırılmalıdır. İşkence ve diğer kötü muamele yapan görevliler hakkında derhal etkin soruşturma başlatılarak yargılanmaları sağlanmalıdır.
İzmir Barosu
Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şubesi
İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi
Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilciliği