Türkiye’deki hapishanelerde yaşanan insan hakları ihlallerinin sonlandırılması, ağırlaşan infaz koşullarının düzeltilmesi ve İmralı Hapishanesinde uzun zamandır sürdürülen ağır tecrit ve izolasyona son verilerek aileler ve avukatları ile görüşmelerin sağlanması talepli olarak cezaevlerindeki mahpuslar tarafından 27 Kasım 2020 tarihinde süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemine başladıkları kamuoyuna duyurulmuş ve bugün itibari ile eylem 107 Hapishaneye yayılarak 146. gününde devam etmektedir.
Ne yazık ki ülkemizde yıllardır mahpusların en temel haklarını kullanmaları bilinçli politikalarla engellenmiş, bu yönde yapılan her türlü yasal girişimler sonuçsuz kalmıştır. Bunun bir sonucu olarak cezaevleri sorununa kalıcı çözümler üretilememiş, geçici yaklaşım ya da uygulamaların sorunu çözmekten çok uzak kaldığı sık sık tekrarlanan açlık grevleri eylemlerinden de anlaşılmaktadır.
Türkiye Hapishanelerinde uzun süredir hak ihlalleri yaşanmaktadır ve bu durum sürekli hale gelmiştir. Özellikle pandemi bahane edilerek çıkarılan 7242 sayılı infaz kanunu değişikliği ile TMK kapsamındaki mahpuslar bakımından infaz koşulları ağırlaştırılmış ve aleyhlerine bir durum yaratılmıştır. Pandemi koşullarının eklenmesi ile birlikte ihlaller giderek artmıştır.
Mahpuslar tarafından talep edilen avukat-müvekkil görüşmesi, aile görüşmesi ve yine cezaevlerindeki diğer olumsuz koşulların (kalabalık koğuşlar, keyfi aramalar, hasta mahpusların ihlal edilen sağlık hakları vb) düzeltilmesi gibi talepler karşılanması gereken en temel insan haklarıdır. Bu hakların hepsi aynı zamanda Anayasa, Ceza İnfaz Kanunu ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası Sözleşmelerle güvence altına alınmış olan haklardır. Bu hakların eşit ve ayrımsız bir şekilde yerine getirilme sorumluluğu ve yükümlülüğü devlet ve devletin yetkili kurumlarına aittir. Bunun gerektiği gibi uygulanmaması ya da tam tersi ihlaller silsilesine yol açacak şekilde uygulamaların meşrulaşmış olması kabul edilebilir bir durum değildir.
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde uygulanan tecrit rejimi uygulamasının sona erdirilmesi amacıyla daha önce de açlık grevleri yapılmış, bu grevlerin etkisi ile tecrit geçici olarak kaldırılmış, ancak 7 Ağustos 2019 tarihinden beri görüş yasakları yeniden devreye girmiştir. Bu durum BM Mandela Kuralarına, CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırıdır. Adalet Bakanlığı tarafından bir an önce yasal olmayan bu uygulamaya son verilmeli, gerek avukat gerekse aile görüşleri yaptırılmalıdır. Ayrıca tüm hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine son verilerek, kişi onuruna yakışır muamele yapılması, mahpuslara yönelik işkence, kötü muamele ve insan onuruna aykırı davranış yasağı kapsamında muamelelerin ve diğer hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, hasta mahpusların tedavilerinin aksatılmadan yapılması, hastane sevkleri sonrası karantina koşullarının tecrit işkencesi uygulamasına dönüştürülmesinin önlenmesi hususunda Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumları ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar görevlerini yapmalıdır. Açlık grevi yapan mahpusların kaldıkları hapishanelerde düzenli sağlık kontrollerinin yapılması, protokollere uygun beslenme ihtiyaçlarının karşılanması, tıbbi bakımlarının yapılması gerekmektedir. Daha önceki açlık grevi süreçlerinde de tıbbi olarak yapılacaklar ceza infaz kurumlara iletilmiş olup bu prosedürlere uyulması sağlanmalıdır.
Biz sivil toplum kuruluşlarını derinden kaygılandıran açlık grevi eylemleri 146. Gününde olmasına rağmen, yetkililerce herhangi bir adım atılmamıştır. Tecridin bir işkence ve diğer kötü muamele niteliğinde olduğu, cezaevindeki mahpusların ulusal mevzuat ve uluslararası sözleşmelerdeki en temel haklarının korunması gerektiği, bunların gereğinin yerine getirilmemesi halinde yıllardır ülkemizde devam eden ve yaşam hakkının kutsallığı önündeki en büyük engel olan açlık grevlerinin devam etmesinden ve olası ölümler yaşanmasından kaygı duyduğumuzu bir kez daha ifade etmek isteriz.
Toplumsal belleğimizde ağır tahribatlar ve derin yaralar oluşturabilecek olan bu sürecin bir an önce çözüme kavuşabilmesi için elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu ancak başta iktidar ve adalet bakanlığı olmak üzere sorumluluk makamındaki kişi ve kurumların da bir an önce inisiyatif alması ve bu sorunun çözülmesi için gerekli adımların atılması gerektiğini vurgulamak istiyoruz.
Bu noktada hali hazırda devam eden süresiz dönüşümlü açlık grevleri ilerlemeden ve can kayıpları yaşanmadan çözüm üretilmesi için Adalet Bakanlığını sorumluluklarını yerine getirmeye bunun yanı sıra ülkemizdeki tüm sivil toplum kuruluşlarını, siyasi partileri ve toplumun her kesimini bu can yakıcı soruna karşı duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Biz aşağıda imzası bulunan hak, hukuk ve sağlık örgütleri sayısı 107’ye ulaşan hapishanelerde süresiz ve dönüşümlü açlık grevi yapan mahpusların sağlıklarının tehlikeye girmemesi için Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumları hak ihlallerinin sonlandırılması ve tecridin kaldırılması için bir an önce adım atmaya davet ediyoruz.
ÖHD VAN ŞUBESİ
TİHV VAN TEMSİLCİLİĞİ
VAN-HAKKARİ TABİP ODASI
VAN BAROSU
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ VAN ŞUBESİ
TUHAY-DER
EĞİTİM-SEN VAN ŞUBESİ
SES VAN ŞUBESİ
TARIM ORKAM SEN-VAN ŞUBESİ
YAPI YOL-SEN VAN ŞUBESİ
TÜMBEL-SEN VAN ŞUBESİ
BES VAN ŞUBESİ
HABER-SEN VAN ŞUBESİ
MEBYA-DER
STAR KADIN DERNEĞİ
TJA VAN
SERHAT GÖÇ VE ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ
ÇEV-DER
TMMOB VAN İL KOORDİNASYON KURULU