MENÜ
ANA SAYFA
x

Çocukları Değil, İşkencecileri Yargılayın!

ORTAK AÇIKLAMA
23.10.2014

1 Ocak 2014 tarihinde bugün önünde toplandığımız Ankara Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevinde onlarca gardiyanın 2 koğuşta tutulan 11 çocuğa yumruklar, tekmeler, gaz, yangın söndürücü köpük ve tazyikli suyla saldırdığı, çocukları tek başlarına attıkları müşahade odalarında her an işkence görme korkusuyla elleri kelepçeli ve ıslak bir şekilde sabaha kadar beklettikleri artık hepimizce biliniyor. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonundan adalet ve vicdan yoksunu birkaç vekil ne demiş olursa olsun, İnsan Hakları Örgütlerinin raporları ve Türkiye İnsan Hakları Kurumunun İnceleme Raporu açık ve net bir biçimde diyor ki; “1 Ocak 2014 tarihinde bu cezaevindeki çocuklara işkence ve kötü muamele uygulanmıştır!”

Fakat Ocak ayından bu yana, ülkemizdeki cezasızlık ezberi maalesef çocuklar için de bozulmadı. Hâlihazırda Pozantı, Hakkâri, Diyarbakır cezaevlerinden Ankara’ya, ailelerinden yüzlerce kilometre öteye sürülmüş olan bu çocuklar, bir de olaydan 2 gün sonra tekrar apar topar İzmir ve İstanbul’daki cezaevlerine sevk edildiler.[1] Avukatlarından ve bizlerden kaçırıldılar.

Yine maalesef, hep maalesef; işkenceci memurlara ilişkin resen bir soruşturma yürütülmediği gibi insan hakları örgütleri tarafından yapılan suç duyuruları da TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunun “zor sınırının aşılmadığı” yönündeki raporuna dayandırılarak Savcılık tarafından takipsizlikle sonuçlandırıldı. Bu konuda da 22 Eylül 2014 tarihinde avukat arkadaşlarımız Anayasa Mahkemesine başvuruda bulundu ve emin olabilirsiniz ki Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi olarak bu sürecin de takipçisi olacağız!

Peki, işkenceciler hakkında hiçbir dava açılmadıysa bugün neden Sincan Adliyesi önündeyiz? Çünkü bu çocuklara yaşatılanlar gün gibi ortada olmasına rağmen görülecek olan tek dava “yaralama, tehdit, hakaret, mala zarar vermek ve memura mukavemet” gibi suçlamalarla yine çocukların aleyhine açıldı.

Son örneğini onlarca insanımızın yaşamını yitirdiği Kobâne eylemlerinden sonra gördüğümüz gibi; insandan kıymetli “kamu mallarının” tartışıldığı bu ülkede izin verirseniz çocuklardan kıymetli olan, haklarında iddianame düzenlenen o masa ve sandalyeleri, Türkiye İnsan Hakları Kurumunun raporundan bir kısmı okuyarak anmak istiyorum: “…[çocukların] kendilerine karşı olası müdahaleyi önlemek için merdivenin önüne masa ve sandalyeleri koyarak saldırıyı engellemeye çalıştıkları,aşağıya inmemeleri üzerine üzerlerine tazyikli su sıkıldığı daha sonra sarı renkli gaz sıkıldığı, gaz nedeniyle etkisiz hale gelen çocukların dövülerek ve kelepçelenerek müşahede odalarına götürüldükleri…” Bunun üzerine tek bir cümle daha koymaya gerek yok. Yargılama sırasında da TİHK’in bu raporunun dikkate alınmasını istiyoruz ve kamu denetçisini de, çocuk cezaevlerinin işleyişinde idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını, insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde hukuka uygun olarak incelemesi ve araştırması için onu göreve çağrıyoruz.

Tekrar ediyoruz; bizler bu vicdan ve adalet yoksunu manzaranın seyircisi olmayacağız!

Ayrıca ne hapsettikleri o çocuklar ne de tesadüfen dışarıda olan bizler işkencecilerden ve raporlarıyla onları aklayan milletvekillerinden korkmadığımızı söylüyoruz. Bugün işkencecilerin savunulmasındaki en büyük delil olarak karşımıza konulan TBMM İnsan Hakları İnceleme Raporunu hazırlayan Komisyon üyeleri AKP Milletvekilleri Ayşe Türkmenoğlu, Mehmet Kerim Yıldız ve Abdurrahim Akdağ’ı her fırsatta teşhir edeceğimizi de sizler araclığıyla duyuruyoruz. Çünkü; çocuk adalet sisteminin en önemli prensiplerinden biri, çocukların özgürlüklerinin kısıtlanmaması, çocuk tutukluluğunun en son çare olarak uygulanmasıyken; bu insanlar şiddete arka çıkıyor. Çünkü; cezaevleri şiddet üretir, işkenceye gebedir ve buna gözünü kapayan herkes bu insanlık suçunun bir parçasıdır!

 “Çocuk cezaevlerini kapatın!” şiarıyla, bu davanın takipçisi olmayı sürdüreceğimizi duyuruyor ve herkesi dayanışmayı büyütmeye davet ediyoruz! Teşekkürler.

Sincan Cezaevi Bilgi Notu

 ÇOCUK CEZAEVLERİ KAPATILSIN GİRİŞİMİ

 İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Çağdaş Hukukçular Derneği, Gündem Çocuk Derneği, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED), Özgürlüğünden Yoksun Gençlerle Dayanışma Derneği (Öz-Ge Der), Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUD), Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı, İştar Kadın Merkezi, Uluslararası Çocuk Merkezi, Çocuklar İçin Adalet Takipçileri, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), Çakıl Derneği, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği, Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Diyarbakır Barosu, Mersin Barosu, Sinetopya, Çocuklar Aynı Çatı Altında Derneği (ÇAÇA), Türk Tabipleri Birliği, Yeniden Sosyoloji Derneği, 7 Renk LGBT Der, Akdeniz Göç-Der, Tarlabaşı Toplum Merkezi, BES (Büro Emekçileri Sendikası), Mersin Çocuk Hakları Derneği

[1] Özgürlüğünden Yoksun Bırakılan Küçüklerin Korunması için Kurallar – Kural 67: (…) Hangi sebeple olursa olsun, verilen yemeğin azaltılması ve aile üyeleriyle ilişki kurmanın kısıtlanması veya kaldırılması yasaktır. (…)