Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Covid-19 dünyayı etkisi altına aldığı gibi insan yaşamını oldukça etkilemiş ve tüm dünyada yaklaşık olarak 300 bin kişinin hayatının kaybetmesine sebep olmuştur. Türkiye’de ise 11 Mart’ta ilk vakanın görüldüğü tarihten itibaren, 56 gün içerisinde 129.491 vaka ve 3.520 kişinin ölümüne sebep olmuştur. Bunun üzerine başta Hükümet olmak üzere pek çok kamu ve özel kurum virüs salgınına karşı önlemler almaya başlamıştır.Hapishaneler ise salgında en çok önlem alınması gereken yerler olarak karşımıza çıkmaktadır.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Buca Hapishanesi’nde bir mahpusun testinin pozitif çıktığını ve 62 mahpusta hastalık belirtisinin olduğu açıklamasından sonra bu kaygı daha da artmıştır. Konya E Tipi hapishanesinde 55 tutuklu ve hükümlü Covid-19 virüsüne yakalandıkları gerekçesiyle hastaneye sevk edildikleri Konya Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz tarafından açıklanmıştır. Bunun yanında pek çok sivil toplum örgütü, hapishanelerde çalışan aile hekimleri, infaz koruma memurları ve mahpusların hastalandığına dair açıklamalar yapmıştır.
Adalet Bakanlığı’nın 13 Nisan 2020 tarihli açıklamasına göre, korona virüse bağlı olarak 3 mahpus yaşamını yitirmiş, açık hapishanelerde bulunan 17 mahpus ve 79 hapishane personelinin de testi pozitif çıkmış ve 28 Nisanda yapılan açıklamada 120 mahpusa COVID- 19 tanısı konduğu belirtilmiştir. Tanı konan tüm mahpusların hastanelerde tedavi altında olduğu da aynı açıklamada ifade edilmiştir. Adalet Bakanlığı tarafından şu ana kadar Türkiye hapishanelerinde toplam kaç test yapıldığına alınan önlemlere ve salgın süreciyle ilgili yapılan çalışmaların neler olduğuna dair ise kamuoyunu tatmin edecek yeterlilikte bir açıklama yapılmamıştır.
Hapishanelerde kapasitenin üzerinde mahpus bulunması sosyal mesafe kuralını uygulamayı imkânsız kılar. Bunun yanında birçok hapishanede COVID-19 için yeterli önlemlerin alınmadığı, gerekli temizlik malzemelerinin verilmediği, revire çıkma konusunda ciddi sorunlar yaşandığı, kurum personelinin gerekli önlemleri almada yetersiz kaldığı, hastane sevklerinin durma noktasına geldiği şikayetleri sivil toplum kuruluşlarına ve basına iletilmiştir. Bu durum salgın riskini arttırdığı gibi hasta mahpusların yaşam hakkını da riske atmaktadır.
-Türkiye’deki tüm hapishanelerde ortak önleyici ve koruyucu uygulamaların yapılması ve bu uygulamaların denetime açılması,
-Henüz yargılaması süren ve cezası kesinleşmemiş temyiz-istinaf aşamasında olan mahpusların hemen tahliye edilmesi,
– Önleyici tedbirlere öncelik vererek, salgın süresince askıya alınan revir ve hastane sevklerinin bir an önce işlevli hale getirilmesi için gerekli adımların atılması,
-Ağır hasta, kronik rahatsızlığı bulunan ve tek başına yaşamını idame ettiremeyecek durumda olan mahpuslar için acil bir şekilde infaz ertelemesine gidilerek tahliye edilmeleri,
-Son ve en önemli olarak da, kamuoyunda 16. Madde olarak bilinen, Ceza İnfaz Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliğin 42. Maddesi’ne göre akıl hastası, ağır hastalığı olan, engelli ve hamile ya da doğum yapan mahpusların hastalık nedeni ile hapis cezasının infazının ertelenmesine gidilmesinin salgın sürecini en az vaka ve kayıp ile bitirmeyi kolaylaştıracağı akılda bulundurularak, 42. Maddenin bu süreçte daha hızlı yürürlüğe girebilmesi için hastalık raporlarında Adli Tıp Kurumu’nun onaylama zorunluluğu kaldırılarak Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ile Üniversite hastanelerine de onaylama yetkisinin verilmesi acil bir gerekliliktir.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği
Çağdaş Hukukçular Derneği
Hak İnisiyatifi Derneği
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube
İstanbul Diş Hekimleri Odası
İstanbul Ses Şubeleri
İstanbul Tabip Odası
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği
Toplum Hukuk Araştırmaları Vakfı
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği
Türkiye İnsan Hakları Vakfı