MENÜ
ANA SAYFA
x

HDP’ye Kapatma Davasıyla İlgili İHD ile Ortak Açıklamamız

ORTAK AÇIKLAMA
19.03.2021

Temsil esasına dayalı demokratik rejimlerde yurttaşların siyasete katılımının başat aracı siyasal partilerdir. Parti kapatmak, hem bu partilerin temsil ettikleri toplum kesimlerinin talep ve müzakere alanından dışlanması, hem de yurttaşların ifade, toplanma, örgütlenme, seçme ve seçilme hakkı gibi demokratik toplum düzeni açısından vazgeçilmez olan hakları özgürce kullanma imkânından yoksun bırakılması demektir.

19 Mart 2021

İnsan hakları savunucuları olarak, ülkemizin içinde bulunduğu siyasal ve toplumsal kriz halinin giderek derinleştiğini kaygıyla gözlemliyoruz.

Son olarak temel hukuk ilkelerinin hiçe sayıldığı bir siyasi yargılama sonucunda insan hakları savunucusu ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekillik statüsü TBMM’de araçsallaşmış yargı sürecinin tamamlanması bile beklenmeden düşürüldü ve böylece demokrasinin esası olan yurttaş iradesi bir kez daha gasp edilmiş oldu. Türkiye kamuoyu, aynı gün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından HDP’nin kapatılması istemiyle iddianame hazırlandığını ve Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapıldığını öğrendi ― üstelik hükümet yetkilileri daha iki hafta önce gösterişli sunumlarla bir “İnsan Hakları Eylem Planı” açıklamış oldukları halde!

Demokratik toplum düzeni, her şeyden önce, yurttaşların kanaat ve taleplerini özgürce ifade edebilmelerini, ortak talepler etrafında örgütlenebilmelerini, kamusal müzakereye ve siyasal yaşamın şekillendirilmesine etkin bir biçimde katılabilmelerini öngörür. Temsil esasına dayalı demokratik rejimlerde yurttaşların siyasete katılımının başat aracı ise siyasal partilerdir. Yurttaşlar partiler aracılığıyla örgütlenerek siyasal görüş ve taleplerini dile getirirler, toplumun tamamını veya bir bölümünü ilgilendiren sorunlara müdahale ederler, kamusal müzakereye ve karar alma süreçlerine katılırlar.

Tüm bunların aynı zamanda Anayasa’da ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde teminat altına alınmış sivil ve siyasal haklar olduğunu özellikle vurgulamak isteriz. Dolayısıyla siyasal partilerin kapatılması, hem bu partilerin temsil ettikleri toplum kesimlerinin talep ve müzakere alanından dışlanması, hem de yurttaşların ifade, toplanma, örgütlenme, seçme ve seçilme hakkı gibi demokratik toplum düzeni açısından vazgeçilmez olan hakları özgürce kullanma imkânından yoksun bırakılmaları anlamına gelir.

HDP son genel seçimlerde 6.5 milyon yurttaşın oyunu almış olan meşru bir kitle partisidir. Aynı zamanda gerek seçmen desteği, gerekse TBMM’deki vekil sayısıyla bugün Türkiye’nin en büyük ikinci muhalefet partisi konumundadır. HDP’nin kapatılması girişimi, Türkiye toplumunun önemli bir bölümünü katılım ve temsil mekanizmalarının dışına itecek, siyasal hakları kullanma imkanından yoksun bırakacak, toplumsal barışı ve bir arada yaşama iradesini tahrip edecek olması bakımından son derece kaygı verici bir gelişmedir. Unutmayalım HDP’nin kapatılması, aynı zamanda bir toplumsal talep ve siyasal görüş alanını da dışlamak, yok saymak demek olacaktır.

Ne yazık ki, bugün insan haklarını, hukuk devletini ve demokratik siyaseti kalıcı olarak ilga etmeye dönük girişimlerin bizzat kamu gücünü elinde tutan makamlar tarafından icra edildiği bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu tablo karşısında tüm yurttaşları, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye sahip çıkmak için sorumluluk almaya davet ediyoruz.

Genelde siyasi partilerin demokrasilerdeki yeri ve önemi, özelde HDP’ye yönelik açılan kapatma davasına dair uluslararası insan hakları belgelerine dayalı kapsamlı tutum belgemizi yakın bir zamanda kamuoyu ile paylaşacağız.

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI (TİHV) – İNSAN HAKLARI DERNEĞİ (İHD)