İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Eş Başkanı avukat Zilan Gümüş’ün polis tacizine maruz bırakılmasına hak örgütleri ortak tepki gösterdi. İHD İzmir Şubesi, TİHV İzmir Temsilciliği, ÖHD İzmir Şubesi ve ÇHD İzmir Şubesi, bugün (14 Haziran 2024) İHD İzmir Şubesi’nde düzenledikleri basın toplantısında, Av. Zilan Gümüş’e yönelik polis tacizinin bir an evvel sonlanmasını ve bu tacizi gerçekleştiren polisler hakkında etkin bir soruşturma başlatılmasını istediler.
Açıklamanın tam metnini aşağıda bulabilirsiniz:
14.06.2024
Değerli basın emekçileri, bugün burada İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Eş Başkanı sevgili arkadaşımız Av. Zilan Gümüş’ün, gerçekleştirdiği insan hakları faaliyetleri ve dernek çalışmaları nedeniyle yakın zamanda birçok kez polis tacizine maruz bırakılması nedeniyle basın toplantısı gerçekleştirmek için bir aradayız.
Sevgili arkadaşımız Zilan Gümüş, İHD İzmir Şubesi Eş Başkanı sıfatı ile yaptığı basın açıklamaları, derneğe yapılan başvuruları alması, hak ihlallerini gözleme ve raporlama faaliyetleri, derneğe yapılan başvurular ile ilgili hak ihlallerinin giderilmesi yönünde yürüttüğü işlemler ve İHD’nin ilke ve kararları doğrultusunda yürütmüş olduğu çalışmalar nedeniyle, kısacası verdiği insan hakları mücadelesi nedeniyle, yakın zamanda birçok kez polis takibine ve tacize maruz kalmıştır. Eş Başkanımız; avukatlık mesleki faaliyetlerini yürüttüğü ofisin önünde, evinin önünde, özel yaşamını sürdürdüğü alanlarda takip edilmiş, binmiş olduğu toplu taşıma aracına dahi kendisinin peşinden binilip, araçtan indikten sonra önü kesilerek baskı ve tehdit uygulanmak istenmiştir.
Zilan Gümüş’ün yaşamış olduğu bu polis tacizi, yürütmüş olduğu insan hakları mücadelesi ve dernek faaliyetleri nedeniyle gerçekleşmekte olup, yaşatılan bu baskı ve tehdit aslında İHD’nin ve bir bütün olarak insan hakları mücadelesi yürüten kadınların hedef gösterilmesidir. Dolayısıyla bu kabul edilemez taciz, insan hakları savunucusu kadınları ve insan hakları mücadelesini sindirme ve susturma çabasından başka bir şey değildir.
Bilindiği üzere, İHD 17 Temmuz 1986 tarihinde, aralarında tutuklu-hükümlü yakınları, yazar-gazeteci, hekim, hukukçu, mimar- mühendis ve akademisyenlerin yer aldığı çeşitli meslek gruplarına mensup 98 insan hakları savunucusu tarafından, tüzüğünde de belirtildiği üzere “İnsan hak ve özgürlükleri konusunda çalışmalar yapmak” amacıyla kurulmuştur. İHD, bu amaçla yıllardır yaşadığımız coğrafyada ve tüm dünyada insan hakları ile ilgili uygulamaları izleyerek bilimsel incelemeler ve araştırmalar yapmakta, raporlar hazırlamakta, bu raporları yayınlayarak kamuoyunu bilgilendirmektedir. İHD, her zaman hak ihlallerinin yaşandığı alanlarda proaktif bir şekilde bulunarak ihlalleri önlemeye çalışmış ve hak ihlaline uğrayan kişi ve kurumların başvuru ve şikayetlerini ilgili mercilerin ve kamuoyunun bilgisine sunmuştur. Toplumda insan haklarına yönelik farkındalığın ve saygının arttırılması amacıyla açık oturumlar, konferanslar, seminerler, paneller ve sempozyumlar gerçekleştirmiş, kuruluşundan bugüne çeşitli dönemlerde, genel af, ölüm cezası, savaş karşıtlığı, barış, Devlet Güvenlik Mahkemeleri, düşünce ve ifade özgürlüğü, gözaltında zorla kaybetmeler, yargısız infaz ve faili meçhul cinayetler, işkence ve diğer kötü muamele, hapishaneler, kapatılma alanları, çalışma yaşamı, kadın hakları ve LGBTİ+ hakları, gibi konularda ülke çapında farkındalığı arttırıcı ve ihlalleri önleyici çalışmalar yürütmüştür.
Ne var ki, söz konusu bu çalışmalar gerçekleştirilirken İHD’nin üye ve yöneticileri çeşitli engellemelere, ağır baskılara maruz bırakılmıştır. Kuruluşundan bu yana 23 İHD üye ve yöneticisi faili meçhul cinayetler sonucu yaşamını yitirirken, yüzlercesi fiili saldırlar sonucu yaralanmıştır. 1998 ve 2002 yıllarında, dönemin İHD Genel Başkanları, derneğin genel merkezinde, silahlı ve fiziksel saldırılara maruz kalmışlardır. Derneğin yüzlerce üye ve yöneticisi de idari ve yargısal tacizlere maruz kalmış, birçoğu hakkında hapis cezaları ve para cezaları verilmiştir. Ancak 1986 yılından bu yana Türkiye’nin en büyük ve en eski insan hakları örgütü olan İHD; tüm baskı ve zorluklara, yargısal tacizlere rağmen kesintisiz bir şekilde faaliyetlerini sürdürmeye devam etmiştir.
Maalesef Türkiye’de, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa tarafından güvence altına alınmış hak ve özgürlüklerini kullanarak insan haklarını korumak ve geliştirmek için mücadele eden hak savunucuları her dönem siyasal iktidarların hedefi olmuşlar, idari ve yargısal tacizlere maruz kalmışlardır. İHD İzmir Şubesi Eş Başkanı sevgili arkadaşımız Av. Zilan Gümüş’e yönelik gerçekleştirilen polis taciziyle de insan hakları mücadelesi yine kıskaç altına alınmak istenmiştir. İnsan hakları savunucularına karşı gerçekleştirilen taciz, baskı ve ajanlaştırma politikalarıyla, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları devlet tarafından yok sayılmakta, yargı reformu ve insan hakları eylem planları göstermelik olmaktan öteye gidememektedir.
Türkiye’nin altına imza attığı sözleşme ve belgeler ile bir parçası haline geldiği evrensel insan hakları hukuku, insan hakları savunucularının korunmasını demokratik bir toplumun olmazsa olmaz esaslarından biri olarak kabul eder. Bu belgelerden biri olan Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’ne göre; taraf devletler, bildirgede amaçlanan hakların meşru kullanımı çerçevesinde insan hakları savunucularını şiddet, tehdit, misilleme eylemi, fiili veya hukuksal ayrımcılık, baskı veya diğer keyfi hareketlere karşı korumakla, tüm bu sıralananları suç olarak kabul etmek ve işlem yapmakla yükümlüdürler.
İnsan hakları mücadelesi yürüten kadınların yaşamış olduğu polis tacizleri, idari ve yargısal tacizler insan hakları savunuculuğu faaliyetlerinin kriminalize edilmesi, insan hakları faaliyetlerinin sınırlandırılmak istenmesi anlamına gelmektedir. Biz insan hakları savunucusu kadınlar olarak, insan hakları faaliyetlerinin bu şekilde takip ve tacize maruz bırakılmasını asla kabul etmiyoruz. İnsan hakları, barış ve demokrasiyi savunan tüm hak savunucularına yönelik politikalara karşı duruyor ve insan hakları mücadelesi kriminalize edilemez diyoruz.
Varoluş nedenleri insan haklarını bir bütün olarak korumak ve geliştirmek olan kurumlar olarak şunu vurgulamak isteriz ki; BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde de belirtildiği gibi, insan hakları evrenseldir ve herkes içindir. Biz insan hakları savunucuları, geçmişten bu yana her durum ve şartta, her türlü hak ihlali karşısında mücadele ettik ve etmeye devam edeceğiz. İnsan hak ve özgürlüklerini savunan tüm hak savunucularına yönelik bu taciz ve baskı politikaları hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu baskı ve taciz politikaları ile “kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkı, özel hayatın gizliliği” de aynı zamanda ihlal edilmiştir.
Bu nedenle de yetkililere çağrımız şudur: Öncelikle altına imza attığınız, başta Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi olmak üzere, uluslararası belge ve sözleşmelerin gereklerine uyun! İnsan hakları savunucularına yönelik baskılara ve tacizlere son verin!
Biz insan hakları savunucuları olarak, Türkiye’de yaşayan tüm halkların hak ve özgürlüklerinin tanındığı, insan hakları ve demokrasi ilkelerinin egemen olduğu bir siyasal ve sosyal iklimin tesis edilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Eş Başkanı sevgili arkadaşımız Av. Zilan Gümüş’e yönelik polis tacizinin bir an evvel sonlanması, bu baskı ve tacizi gerçekleştiren polisler hakkında gerekli idari ve yargısal soruşturmanın yürütülerek sorumluların açığa çıkarılması ve cezalandırılmasına ilişkin sürecin takipçisi olacağımızı belirtiyoruz.
Zilan Gümüş Yalnız Değildir!
İnsan Hakları Savunucuları Polis Tacizine Maruz Bırakılamaz!
İnsan Hakları Mücadelesi Kriminalize Edilemez!
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI İZMİR TEMSİLCİLİĞİ
ÖZGÜRLÜK İÇİN HUKUKÇULAR DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ