Sevgili Yoram Blachar,
Ocak 2003 tarihinde Türk Tabipleri Birliği adına İsrail’e ve Filistin’e yaptığımız ziyaret sırasında, bir hayli uzun süren görüşmelerimizi hatırladığım için bu mektubu yazma ihtiyacı hissettim.
Bugün İsrail Tabipleri Birliği Başkanlığınızın yanı sıra Dünya Tabipleri Birliği (DTB) Başkanlığı sıfatınız size büyük bir imkân sunmaktadır ama aynı ölçüde büyük bir sorumluluk da yüklüyor.
Son haftalarda büyük bir kaygı, derin bir üzüntü ve olağanüstü bir sessizlik ile izlediğimiz Gazze’de yaşananlar, gelinen noktada kuşkusuz her biri önemli olan başlıkların ötesinde (olayların nedenleri, kimin haklı olduğu, sorunun çözüm yolları vb.) hekim/sağlıkçı örgütleri olarak derhal birlikte sürece müdahil olma zorunluluğunu doğurmuştur.
İnsan Hakları için İsrailli Hekimler Örgütü dâhil olmak üzere pek çok kurum aracılığıyla hekimlere/sağlıkçılara ve sağlık araçlarına yönelik saldırılarla ilgili iletilen bilgiler, başkanlığını yaptığınız Dünya Tabipleri Birliği’nin “Silahlı Çatışmalarda Tıbbî Personelin Hak ve Sorumlulukları”[1] düzenlemesi başta olmak üzere, yıllardır hep birlikte ürettiğimiz pek çok tutum belgesi ve değerlerimiz, ACİL bir eylem planını zorunlu kılmaktadır.
“Tıbbî Personele Saldırılar ve Gazze Şeridi’nde Yaralıların Tahliyesi Konusundaki Ciddi Engeller” [2] başlığını taşıyan bilgi notundan kimi örnekler vermek gerekirse;
Tıbbî personele saldırılar:
31 Aralık 2008: yaralıları tahliye etmeye çalışan tıbbi ekibe helikopter ateş açtı: Gazze’nin kuzeydoğusundaki Jabal Kashif’te bir ekip yardım etmek için harekete geçti. Ekip, ayağından yaralı kişiye yaklaşırken helikopterden açılan ateşle vuruldu. Dr. Ihab Madhun, stajyer doktor Muhammad Abu Hasireh, ve yaralı kişi öldürüldü.
3 Ocak 2009: İkinci saldırı yaralıları tahliye etmek için tıbbî ekibin eve girmesinden sonra meydana geldi: Sheikh Radwan’daki Dabbabish ailesinin evi önceden bombalanmıştı. Yaralılara yardım etmek için gelen tıbbî yelek giymiş tıbbî ekip, olay mahalline ulaştığında ev ikinci kez bombalandı. Ayyad Ahmad adlı kişi ağır yaralandı.
4 Ocak 2009: Beit Lahiya’daki Al Awda Hastanesi’nin cankurtaranı helikopterden açılan ateşle vuruldu. Gönüllü, kıdemli tıp öğrencisi Arfa Abd al Daim öldürüldü ve iki tıbbî personel ağır yaralandı.
4 Ocak, 2009: Tel Alhawa’daki bir ailenin tahliyesi girişimleri sırasında bir tank cankurtarana ateş etti. Inass Fadil Naim, Yassir Shabir ve Rifaat Abdel Al öldürüldü.”
Bu gibi vakalarda zaman zaman, tıbbî araç-gerecin ve giysilerin askeri amaçlarla kullanıldığı ileri sürülmekte ve bu tür müdahalelerin bu şekilde meşrulaştırılmaya çalışıldığına tanık olabiliyoruz. Bu nedenle, ziyaretimiz sırasında da paylaştığınız ve yine DTB’nin aynı belgesinde yer verilen “silahlı çatışma dönemlerinde hekimlere ve diğer tıbbî bakım personeline tanınan ayrıcalıklar ve kolaylıklar tıbbî bakım amacı dışında hiçbir zaman kullanılmamalıdır,” konusu kuşkusuz önemlidir. Bu ilkeyi göz önünde tutmakla birlikte, söz konusu yukarıdaki saldırı vakalarının böyle bir gerekçe ile açıklanmasının ve doğal gösterilmesinin hiçbir şekilde kabul edilemezliğine sizin de katıldığınıza inanıyorum.
Varlık sebebi insan yaşamını korumak ve geliştirmek olan biz hekimler açısından, varlık sebebimizi ortadan kaldıran savaşın kabul edilemezliği bir yana (çünkü “Savaş Öldürür”), İsrail hükümetinin Filistin’in Gazze Şeridi’nde başlattığı saldırıda;
-Öldürülen meslektaşlarımız için bir özrün dilenmesi,
-Saldırıya uğrayan meslektaşlarımızın ve çalışma ortamlarının korunması,
-Olağanüstü zor koşullara karşın mesleğimizin temel ilkeleri doğrultusunda çalışan meslektaşlarımızla ve diğer sağlık çalışanlarıyla dayanışma ortamının kuvvetlendirilmesi,
-Başta tıbbi personel ve hastaların olmak üzere hareket özgürlüğünün sağlanması,
-Başta tıbbî malzeme ve ilaç sevkıyatı olmak üzere mal dolaşımının sağlanması,
-Çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere tüm sivillerin yaşamlarının korunması,
konuları ile ilgili Dünya Tabipleri Birliği başkanı olarak derhal bir açıklama yapmanız, ayrıca DTB’nin ilgili birimlerini böyle bir gündemle acilen toplantıya çağırmanız hepimizin vicdanlarında bir yankı bulacağı gibi, sizin vicdanınıza da bir rahatlık getirecektir. Hekimlerin savaş karşıtı görüşleri ve savaşın getireceği insanlıkdışı felaketlere dair sundukları kanıtları görmezden gelerek, tüm bölgede savaş ortamının mutlaklaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde Dünya ve İsrail Tabipleri Birliği başkanı olarak atacağınız bu adımların sizin için hem bir şans, dahası sorumluluk olduğuna inanıyorum.
Böyle bir adımdan sonra inanıyorum ki, sizinle birlikte de görüştüğümüz İsrailli, Filistinli ve tüm diğer ülkelerin hekimleri tüm acıları hissederek, Filistin ve İsrail’de Barış için bir Köprü oluşturma konusunda önemli bir imkân yakalayabilecektir.
Lütfen, gelin insanlık tarihinin acılarının içinden üretilmiş ve amasız, ancaksız son derece anlaşılır tutum belgelerimizi ve değerlerimizi ölüme terk etmeyelim.
Kuşkusuz bu ve benzeri konularda işkence, travma ve insan hakları ile ilgili bir kuruluş olarak Genel Sekreterliğini üstlendiğim Türkiye İnsan Hakları Vakfı tüm gerekleri yerine getirecektir.
Kısa sürede sizden yanıt alacağım inancı ile sevgilerimi iletirim.
Dr. Metin Bakkalcı
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Genel Sekreteri
[1] http://www.wma.net/e/policy/a20.htm
[2] “Physicians for Human Rights-Israel Gaza Update 5.1.09”