12.01.2016
Bu sabah İstanbul Sultanahmet’te yine bir patlama yaşandı ve yine çok sayıda can kayıpları ve yaralanmalar oldu. Acımız çok derin, kaygımız ise çok büyük.
Acımız çok derin, çünkü son bir yıldır yaşanan canlı bomba saldırıları sonucu gerçekleşen toplu ölüm ve yaralanmaların, daha henüz onaramadığımız acılarımızın üzerine bir yenisi eklendi. Üst üste gelen bu travma selinden tüm toplum olarak bitkin düştük.
Kaygımız büyük çünkü en az 10 kişinin yaşamını yitirdiği onlarca kişinin de yaralandığı bu olayın üzerinden bir saat geçmeden yayın yasağı getirildi. Tüm toplumun bilgi alma ve gerçekleri öğrenme hakkı var. İster istemez 11 Mayıs 2013 Reyhanlı patlamasından başlayarak, 5 Haziran 2015 Diyarbakır, 20 Temmuz 2015 Suruç, 10 Ekim 2015 Ankara patlamalarından sonra gelen yayın yasaklarını hatırlıyoruz. Söz konusu yasaklar ile birlikte hem muazzam bir bilgi kirliliği oluştu hem de yaşanan olayların hiç birinde hakikat ortaya çıkarılamadı, gerçek failler bulunamadı.
Türkiye’nin de altına imza attığı uluslararası insan hakları sözleşme ve belgeleri yaşam hakkını koruma sorumluluğunun öncelikle devletlere ait olduğunu belirtir. Yaklaşık bir yıldan az bir süre içinde ülkenin değişik yerlerinde benzer biçimde çok sayıda canlı bomba patlamaları olur da devlet, kolluk güçleriyle, istihbaratıyla, yargısıyla bu patlamaları nasıl önleyemez, yurttaşlarının yaşam hakkını nasıl koruyamaz, bu anlaşılır gibi değildir. Daha da garibi devlet erkini elinde tutan yetkililerden hiç birinin yurttaşların yaşama hakkını koruma yükümlülüğünü yerine getirememe sorumluluğunu üstlenip istifa etmeyi dahi düşünmemiş olmasıdır. İster istemez şu soruyu sormadan edemiyoruz: Bu insan haklarına nasıl bir saygıdır? Nasıl bir demokrasi anlayışıdır?
Üzüntümüzü bir kez daha dile getiriyor ve Sultanahmet meydanında bugün gerçekleşen patlama sonucu yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralananlara ise acil şifalar diliyoruz. Ayrıca, hiç umudumuz olmamakla birlikte hakikatin ortaya çıkarılması, sorumluların bulunması ve koruma yükümlülüklerinin yerine getirtilmesi konusunda yetkililerden duyarlılık ve sorumluluk bekliyoruz.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı