MENÜ
ANA SAYFA
x

Ters Kelepçe İşkencedir!

BASIN AÇIKLAMASI
03.05.2024

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İçişleri Bakanlığı’nın bu sabah (3 Mayıs 2024) sosyal medya hesaplarından paylaştığı görüntülere ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Görüntülerdeki ters kelepçe uygulamasının hem ulusal hem de evrensel hukuk açısından işkence ve kötü muamele yasağının ihlali anlamına geldiğine dikkat çekilen açıklamada, konuyla ilgili derhal soruşturma başlatılması çağrısı yapıldı. Açıklamada, bakanlığın bu görüntüleri paylaşmasının mutlak yasak olan işkence ve diğer kötü muamelenin teşvik edilmesi anlamına geldiği belirtildi. 

3 Mayıs 2024

 

Gözaltına alınan insanların maruz kaldıkları ters kelepçe uygulaması, hem bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar hem de ulusal ve evrensel hukuk açısından işkence ve diğer kötü muamele yasağının ihlalidir. Bu suçu işleyenler hakkında derhal etkili soruşturma süreçleri başlatılmalıdır. Ayrıca kolluk görevlilerinin uyguladığı ters kelepçe görüntülerinin kamuoyu ile paylaşılması açıkça suçtur. Çünkü bu görüntüler, mutlak yasak olan işkence ve diğer kötü muamelenin teşvik edilmesine, sıradanlaştırılmasına ve meşrulaştırılmasına yol açmaktadır. Görüntüler ayrıca kişilik haklarının ve kişi mahremiyetinin de ihlalidir. Dolayısıyla derhal bu görüntülere erişim engellenmeli ve görüntüleri paylaşanlar hakkında etkin soruşturma başlatılmalıdır.

 

3 Mayıs 2024 tarihinde çeşitli sosyal medya mecralarında İçişleri Bakanlığı’nın isim ve logosu kullanılarak gözaltına alınan kimi kişilerin görüntüleri kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Bu görüntülerde yer verilen gözaltına alınan kişilerin maruz kaldıkları kolların geriye/yukarı çekilip ters yönde bükülmesi yöntemiyle birlikte ters kelepçe uygulamasının, hem bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar hem de ulusal ve evrensel hukuk açısından işkence ve diğer kötü muamele yasağının ihlali olduğu gerçeğini bir kez daha tüm kamuoyu ile paylaşmak isteriz.

Şunu özellikle belirtmek isteriz ki, bu konuda en kapsamlı bilimsel çalışma “İşkence, Onur Kırıcı ve Aşağılayıcı Davranış Uygulamalarına Bir Örnek: Ters Kelepçe” başlığı altında Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından gerçekleştirilmiştir. 3 – 6 Kasım 2022 tarihlerinde gerçekleştirilen 3. Uluslararası 19. Ulusal Adli Bilimler Kongresi’ne sözel bildiri olarak sunulan[1] çalışmaya, Türkiye sınırları içinde işkence gördükleri için TİHV Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri’ne başvuran ve gözaltına alınma tarihleri 2018 yılının başından 2021 yılı sonuna kadar olan 1830 başvuru dahil edilmiştir.

Çalışma kapsamında değerlendirilen toplam 1830 başvurudan 749’unun (%40,9) ters kelepçe uygulamasına maruz kalması, Türkiye’de son dönemde ters kelepçenin ne denli yaygın ve sıradan, aynı zamanda sistematik bir uygulama haline getirildiğini açıkça göstermektedir.

Ters kelepçe uygulamalarında kollar geriye/yukarıya çekilip omuz eklemi iç rotasyon pozisyonunda uzun süre kaldığında omuz eklemi ve kollarda damar, sinir ve tendonlarda sıkışma sonucu hasarlanmalar meydana gelebilmekte, kelepçenin teması ve basısı altında sürtünmeye bağlı deri/ yumuşak doku ve sinir hasarları olabilmektedir.

Çalışmada belirtildiği üzere, başvurularda yakınma ve bulgu yönünden ilk sırada omuz hareketlerinde ağrı ve kısıtlılığın olduğu, fiziksel tanılar yönünden ise el bileği (307), omuz (204 kişi) ve ön kol (203 kişi) yaralanmalarının olduğu, bunları eklemlerde burkulma ve gerilme, tendon ve sinir yaralanmalarının takip ettiği belirlenmiştir. Rotator kuff sendromu ve yaralanması 76 başvuruda, kırık ise omuz, ulna, el bileği ve karpal kemik olmak üzere 4 başvuruda saptanmıştır. Ters kelepçe uygulanan ve ruhsal değerlendirmesi yapılan başvuruların %66,7’sının ise en az bir ruhsal tanı aldığı görülmüştür.

Bu nedenle de çalışmanın sonuç bölümünde yapılan değerlendirmede, “başvurularda saptanan bulgularla birlikte değerlendirildiğinde ters kelepçe uygulamalarının fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklara yol açan bir işkence yöntemi olduğu, çocukları dahi kapsayacak şekilde hukuk dışı olarak uygulandığı” net bir şekilde ifade edilmiştir.

İşkence ve diğer kötü muamelenin tespiti, etkili biçimde soruşturulması ve belgelendirilmesi için çok önemli bir Birleşmiş Milletler (BM) belgesi olan İstanbul Protokolü’nün 2022 baskısının 448. paragrafında da yer verildiği gibi, aslında tüm biçimleri ile kelepçe uygulamaları, “Özellikle el bileğinin kemikli kısımlarında yüzeysel ekimozlara, abrazyon ve laserasyonlara neden olabilir. Ayrıca elde ödeme, tenosinovit semptomlarına, radius veya ulnanın styloid kısmının kırılmasına veya en sık radyal sinirin yüzeysel bir dalı olmak üzere sinir sıkışmasına bağlı değişken süreli nörolojik defisitlere neden olabilirler.”[2]

Kaldı ki, ters kelepçe uygulamasının esas olarak yasal bir dayanağı da bulunmamaktadır. Her ne kadar Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 1 Nisan 2004 tarih ve 2004/68 sayılı genelgesi ile ters kelepçeye meşruiyet kazandırılmaya çalışılsa da Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 93. Maddesi[3] bu genelgenin yok hükmünde olduğunun bir kanıtıdır. Zira söz konusu 93. madde bırakalım ters kelepçeyi, ‘düz’ diye nitelenen kelepçe uygulamasının bile kişilerin kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hallerinde, bir başka deyişle ancak zorunluluk hallerinde, söz konusu olabileceğini ifade etmektedir.

Son derece açık olan bu konu Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına da yansımaktadır. Pek çok AYM kararında özel olarak ters kelepçe uygulamalarının,[4] genel olarak da zorunluluk sınırının aşıldığı koşullarda tüm kelepçe uygulamalarının[5] Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan işkence ve diğer kötü muamele yasağının ihlali anlamına geldiği hükmedilmektedir. AYM, bilhassa Arif Haldun Soygür kararında[6] kelepçe takmayı kolluk görevlilerinin maddi güç kullanımının bir çeşidi olarak nitelendirdikten sonra, zor kullanma yetkisinin bir cezalandırma aracı olmadığını ve zorunlu sınırın aşılması halinde ise bunun işkence ve kötü muamele yasağının ihlali olduğunu açıkça belirtmektedir.

Kısacası yukarıda aktarılan tüm bilimsel ve hukuksal gerekçeler sonucu, pozisyonel işkence yöntemi olan ters kelepçe uygulaması, daha da ötesi açık zorunluluk halleri dışında her türlü kelepçe uygulamaları işkence ve diğer kötü muamele yasağının ihlalidir ve derhal son verilmelidir.

Gözaltına alınan kişilere yasa ve hukuk dışı talimat gereği ya da isteyerek ‘ters kelepçe’ uygulayan, talimat veren ya da göz yuman, silsile içindeki, tüm kamu görevlileri hakkında herhangi bir şikayet beklenmeksizin, İstanbul Protokolü çerçevesinde res’en etkili bir biçimde soruşturma süreçleri derhal başlatılmalıdır.

Bu tür işkence ve diğer kötü muamele yasağı ihlallerinin etkin bir şekilde soruşturulması ve sorumluların yargı önüne çıkarılması konusundaki süreçleri yakından takip edeceğimizi özellikle belirtmek isteriz.

Ayrıca kolluk görevlilerinin uyguladığı ters kelepçe görüntülerinin kamuoyu ile paylaşılması açıkça suçtur. Çünkü bu görüntüler, mutlak yasak olan işkence ve diğer kötü muamelenin teşvik edilmesine, sıradanlaştırılmasına ve meşrulaştırılmasına yol açmaktadır. Görüntüler ayrıca kişilik hakları ve mahremiyetinde ihlalidir. Dolayısıyla derhal bu görüntülere erişim engellenmeli ve görüntüleri paylaşanlar hakkında etkin soruşturma başlatılmalıdır.

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI

[1] https://medanis.com.tr/demo/atud/wp-content/themes/delaware/pdf/3.-Uluslararasi-19.-Ulusal-Adli-Bilimler-Kongresi-Bildiri-Kitabi.pdf

[2] https://tihv.org.tr/wp-content/uploads/2023/06/IP_2022_tr.pdf

[3] Madde 93 – (1) Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir.

[4] Bkz. Süleyman Göksel Yerdut [GK], B. No: 2014/788, 16/11/2017 kararı (https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2014/788)

[5] Arif Haldun Soygür, B. No: 2017/19418, 15/10/2015 kararı, paragraf 53 ve 54 (https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2013/2659)

[6] Adı geçen karar, paragraf 54 (https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2013/2659)