4 Mayıs 2019
Basına ve kamuoyuna,
Hekimliğin evrensel mesleki değerleri, yaşamdan yana tutum almayı gerektirir. İnsan yaşamını korumak ve geliştirmek hekimlerin yegâne varlık sebebidir. Doğal olarak, diğer tüm sonuçlarının yanı sıra insan yaşamını tehdit eden savaşlar ve çatışmalar dâhil olmak üzere benzer her türlü durumun ortadan kaldırılmasına yönelik çaba göstermek de bu meslek grubunun varlık sebebidir.
“Savaş bir halk sağlığı sorunudur” başlıklı bildiri yayınlayan ve bu sebeple “terör örgütü propagandası yapmak”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamalarıyla haklarında dava açılan ve içlerinde Yönetim Kurulu üyemiz Dr. Sezai Berber’in ve Van Temsilciliğimiz başvuru hekimi Dr. Ayfer Horasan’ın da bulunduğu Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi (MK) nin 11 üyesine ayrı ayrı 20’şer ay ceza verilirken Dr. Hande Arpat’a ise twitter paylaşımları nedeniyle ayrıca 1 yıl 6 ay 22 gün ceza verildi. Bugüne kadar mesleki değerler, insan hakları ve barıştan yana aldığı tutum ve yürüttüğü çalışmalar nedeniyle dünyada da çok özel ve saygın bir yeri olan TTB’nin yöneticilerine verilen ceza asla kabul edilemez.
Savaşa karşı oldukları, toplumu savaşın yol açtığı yıkımlar konusunda uyardıkları için TTB MK üyelerinin cezalandırılması düşünce ve ifade özgürlüğünün, bilimsel düşüncenin ve en önemlisi de insan haklarına dayalı ortak bir yaşam idealinin yok edilmeye çalışılmasıdır.
Sadece iyi hekimlik değerlerini savundukları, savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu gerçeğini bir kez daha ifade ettikleri ve buna yol açan sebeplerin ortadan kaldırılmasına yönelik çaba gösterdikleri için TTB yöneticilerinin hedef gösterilmeleri ve gözaltına alınmalarıyla başlayan saldırı sürecinin gerçek dışı iddialar ile cezalandırmaya varması hiçbir şekilde kabul edilemez.
Asıl suç; hekimliğin binlerce yıllık değerlerini savunan, yaşamdan yana tutum alan TTB yöneticilerine tüm dünyanın gözleri önünde cezalar yağdırarak, iyi hekimliğe, düşünce ve ifade özgürlüğüne pervasızca saldırmaktır.
Bizler yıllardır savaşların yaratığı tahribatlara en yakından tanıklık eden insan hakları savunucuları olarak TTB MK üyelerinin söz konusu basın açıklamasında ifade etmiş oldukları hakikate tümüyle katılıyoruz:
“Biz hekimler uyarıyoruz: Savaş, doğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur. Her çatışma, her savaş; fiziksel, ruhsal, sosyal ve çevresel sağlık açısından onarılmaz sorunlara yol açarak büyük bir insani dramı da beraberinde getirir. Yaşatmaya ant içmiş bir mesleğin mensupları olarak, yaşamı savunmanın, barış iklimine sahip çıkmanın birincil görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Savaşla baş etmenin yolu, adil, demokratik, eşitlikçi, özgür ve barışçıl bir yaşam kurmak ve bunu sürekli kılmaktır. Savaşa hayır, barış hemen şimdi!”
Sonuç olarak bir kez daha yineliyoruz ki, TTB MK üyelerine verilen ceza mesleğin etik ilkelerinin ve bilimsel gerçeklerin yok sayılmasının ötesinde düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik açık bir saldırıdır. Bu kabul edilemez, hukuk dışı uygulamalara hep birlikte son vereceğimizden hiç kuşkumuz yoktur. Dünyadaki tüm sağlık ve insan hakları örgütlerini, Türkiye’nin başta sağlık ve örgütlenme hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü olmak üzere tüm hak ve özgürlükler bakımından yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirmesi için gerekli girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı