MENÜ
ANA SAYFA
x

Vicdanın Sesi, İnsan Hakları Savunuculuğu Susturulamaz ve Cezalandırılamaz!

BASIN AÇIKLAMASI
16.02.2021

16.02.2021

Sadece hakikate tanıklık eden, hakikatin kaydını tutan ve onu görünür kılmak için zorbalığa direnen vicdanın sesi, insan hakları savunuculuğu susturulamaz ve cezalandırılamaz!

Dün İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı ve vakfımızın kurucular kurulu üyesi Av. Emire Eren Keskin’in, bugün de önceki başkanlarımızdan ve yönetim kurulu üyemiz ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın hakkında açılmış olan davaların karar duruşmaları görüldü.

Emire Eren Keskin, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan Özgür Gündem gazetesi ana davasında “yasa dışı silahlı örgüt üyesi” olduğu gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis ile cezalandırıldı.

Şebnem Korur Fincancı ise Gezi Parkı eylemleri sırasında paylaştığı bir sosyal medya mesajı ile dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla hakkında İstanbul 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın bugün görülen duruşmasında “kamu görevlisine hakaret” suçu nedeniyle 7 bin 80 lira adli para cezası ile cezalandırıldı.

Emire Eren Keskin, kararlı bir şekilde sürdürdüğü insan hakları savunuculuğunun doğal bir sonucu olarak 2014-2015 yıllarında dayanışma amacıyla, Özgür Gündem gazetesinin sembolik olan genel yayın yönetmenliğini üstlenmişti. Hakkında bu nedenle de dava açılmıştı. Türkiye’de basına yönelik baskı ve ihlallerden en çok etkilenen Özgür Gündem gazetesi hakkında soruşturma ve davaların artması üzerine 2016 yılında çok sayıda yazar, sanatçı, insan hakları savunucusu ve gazeteci görev alarak nöbetçi genel yayın yönetmenliği kampanyasını daha da büyütmüşlerdi. Ne var ki, kampanyanın devam ettiği 3 Mayıs – 7 Ağustos 2016 tarihleri arasında nöbetçi yayın yönetmenliği yapan 56 kişiden 38’si hakkında 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7/2 maddesi (Terör örgütü propagandası yapmak) ile 6/2 maddesinden (Terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basma veya yayınlamak)  dava açıldı. Ceza alanlar ve hapsedilenler oldu. Özgür Gündem gazetesi de 29 Ekim 2016 tarihinde 675 sayılı KHK ile kapatıldı.

Emire Eren Keskin, bu ülkede temel hak ve özgürlüklerin korunması ve insan haklarına saygının yükseltilmesi için yıllardır mücadele eden uluslararası düzeyde tanınırlığı olan bir hak savunucusudur. Dayanışma amaçlı yayın yönetmenliği yaparak ifade özgürlüğü hakkını kullanmış, basın özgürlüğüne sahip çıkmıştır. Dolayısıyla dün verilen kabul edilmez ceza, özgür basını susturma ve insan hakları savunuculuğunu baskı altına alma çabasından başka bir şey değildir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi’nin hükümlerine uyulmalı, insan hakları savunucularına ve gazetecilere suçlu gibi davranmaktan derhal vaz geçilmelidir.

Kararlı bir insan hakları savunucusu, iyi bir hekim ve bilim insanı olan Şebnem Korur Fincancı’ya verilen bu kabul edilemez ceza da aslında hakikat mücadelesini susturma ve ifade özgürlüğünü baskı altına alma çabasından başka bir şey değildir. Türkiye’nin de yargı yetkisini kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) pek çok kararında toplumda şok etkisi yaratacak en sert sözlerin bile ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Demokratik bir toplumun temelini oluşturan ifade özgürlüğünün korunduğu koşullarda yurttaşlar, siyasetçileri eleştirebilirler, toplumun tamamını veya bir bölümünü ilgilendiren konularda görüşlerini serbestçe paylaşabilir, hakim görüş ve siyasalara itiraz edebilirler. İfade özgürlüğünün etkin bir biçimde korunmadığı ve kullanılamadığı bir ülkede ise demokrasiden bahsetmek mümkün değildir.

İnanıyoruz ki hukukun gerekleri yerine getirilerek Emire Eren Keskin ve Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezalar istinaf veya temyiz aşamasında bozulacak ve adalet tesis edilecektir.

Sonuç olarak bu ülkede yıllardır ağır bedeller ödenerek yürütülen insan hakları mücadelesinin saygın ve öncü isimleri olan Emire Eren Keskin ve Şebnem Korur Fincancı’ya verilen cezalar ile hakikat mücadelesi, ifade ve basın özgürlüğü, hak savunuculuğu susturulmak ve değersizleştirilmek istenmektedir. Ancak şu kesinlikle bilinmelidir ki sadece hakikate tanıklık eden, hakikatin kaydını tutan ve onu görünür kılmak için zorbalığa direnen vicdanın sesi, insan hakları savunuculuğu susturulamaz ve cezalandırılamaz!

 

Türkiye İnsan Hakları Vakfı