İnsan hakları savunucuları, hukukçular ve mahpus yakınları, bugün (19 Nisan 2024) Buca Kırıklar Yüksek Güvenlikli Cezaevi önünde yaptıkları basın açıklamasıyla, tecride dayalı Yüksek Güvenlikli ve S Tipi hapishanelerin derhal kapatılması çağrısında bulundular.
Söz konusu hapishanelerde uygulanan ağır tecrit uygulamalarının mahpusların ruhsal ve bedensel fiziksel sağlıklarına zarar verdiğine dikkat çekilen basın açıklamasında, “Mevcut uygulamalar, en hafif ifadeyle, kötü muamele ve zamana yayılmış işkence kavramıyla açıklanabilir. Bundan dolayı Yüksek Güvenlikli hapishaneler derhal kapatılmalı, mahpusların insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürmeleri sağlanmalıdır” denildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Temsilciliği, Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) ve EGE TUHAYDER imzasıyla yapılan açıklamanın tam metnini aşağıda bulabilirsiniz:
TECRİDE DAYALI YÜKSEK GÜVENLİKLİ HAPİSHANELER DERHAL KAPATILMALI, MAHPUSLARIN İNSAN ONURUNA YARAŞIR BİR YAŞAM SÜRDÜRMELERİ SAĞLANMALIDIR!
2021 yılından itibaren tecrit koşullarını daha da ağırlaştıran ve mahpusların büyük kısmının tek kişilik hücrelerde, çok az kısmının da 3 kişilik odalarda tutulduğu hapishaneler devreye konulmuştur. Bu tür özelliklere sahip Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Kapalı hapishanelerde bulunan tüm mahpuslar, “Ağırlaştırılmış Müebbet Hükümlüleri” ile aynı koşullarda tutulmaktadır. Son dönemde giderek daha çok sayıda mahpusun yeni açılan Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Kapalı hapishanelere sevk edilmeleriyle birlikte gittikçe ağırlaşan tecrit koşullarından kaynaklanan hak ihlallerine ve ağırlaşan sorunlara dikkat çekmek amacıyla bugün burada toplanmış bulunmaktayız.
Uluslararası insan hakları hukuku, devletlere özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin sahip olduğu haklar konusunda yükümlülükler yüklemekte ve bu yükümlülükler Türkiye’nin ilgili mevzuatlarında da yer almaktadır. Buna göre “Özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişiler insani muamele ve insanın doğuştan kazandığı insan onuruna saygılı davranış görme hakkına sahiptir” yaklaşımı ile mahpusların hapishanede tutulma koşullarının nasıl olması gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Fakat bugün Türkiye Hapishanelerinde ne uluslararası insan hakları hukuka ne de ulusal mevzuata riayet edilmektedir. Mahpus yakınlarının kurumlarımıza yapmış oldukları başvurular ve avukatlar aracılığı ile elde edilen bilgiler doğrultusunda bir değerlendirme yaptığımızda; yeni inşa edilen ve uygulamaya sokulan bu tür hapishanelerde insan onurunun ayaklar altına alındığı, sosyal bir varlık olan insanın iletişim hakkının ortadan kaldırıldığı, hapishanelerdeki iç işleyişte büyük bir keyfiliğin hüküm sürdüğü tüm açıklığıyla gözlenmektedir.
Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Kapalı hapishaneler, F Tipi hapishanelerden daha da ağırlaştırılmış bir tecrit ve izolasyonu sağlayacak şekilde inşa edilmiştir. Tek kişilik ve 3 kişilik hücrelerde kalma zorunluluğunun neden olduğu izolasyon ve havalandırmanın yalnızca bir saat ile sınırlı olması nedeniyle günün 23 saatini hücrelerinde geçirmek zorunda kalmaları, mahpuslar üzerinde ciddi anlamda fiziksel ve psikolojik sorun ve tahribata yol açmaktadır.
Böylesi izolasyona dayalı hücre tipi ceza ve infaz sisteminin, mahpuslarda genel olarak özgürlüğünden alıkonulmuş olmanın da ötesinde daha ağır ruhsal yakınmalara yol açacağını, hareketsizliğin kas ve iskelet sisteminde ciddi tahribatlara sebebiyet vereceğini, gerek hücrelerde oluşan nem gerekse havalandırmanın yeterli olmaması nedeniyle de solunum yolları, akciğer ve romatizmal rahatsızlıkların başlayabileceğini ve tüm bunların bir bütün olarak bağışıklık sistemini zayıflatacağını unutmamak gerekir.
Hücre tipi hapishaneler sağlıklı insanların bile çok hızlı bir şekilde hastalanmalarına neden olmaktayken, zaten hastalıkları olan insanların bu hücre tiplerinde kalmaları hastalıklarını daha da derinleştirmektedir. Ağır hasta mahpuslar yaşamlarını bu koşullarda tek başlarına idame ettiremezler. Hücre tipi hapishanelerde kalmaları, onların ölüme terk edilmesi anlamına gelmektedir.
Sonuç olarak; hücre tipi hapishaneler özellikle ağır hasta mahpusların ve diğer tüm mahpusların ruh ve bedensel bütünlüklerine zarar vermektedir. Mahpuslara özgürlüğünden mahrum kalma cezası dışında bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılmasından dolayı bu ağır tecrit sistemi kabul edilemez. Mevcut uygulamalar, en hafif ifadeyle, kötü muamele ve zamana yayılmış işkence kavramıyla açıklanabilir. Bundan dolayı Yüksek Güvenlikli hapishaneler derhal kapatılmalı, mahpusların insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürmeleri sağlanmalıdır.
İHD İzmir Şubesi – TİHV İzmir Temsilciliği – ÖHD İzmir Şubesi -ÇHD İzmir Şubesi – CISTT – EGE TUHAYDER