Uzun yıllar önce işkenceye maruz kalmış kişilerde işkencenin tıbbi delillerini ortaya koymakta; özellikle de herhangi bir fiziksel ya da radyolojik delilin olmadığı durumlarda kemik sintigrafisi bir tanılama yöntemi olarak kullanılabilir. TİHV İstanbul Şubesine 1992 ve 2010 yılları arasında başvuran olgular arasından kemik sintigrafi taraması yapılmış 97 olgu çalışmaya alınmıştır. Sosyo-ekonomik durum, uygulanan işkence yöntemi, işkence sıklığı, işkence süresi, işkence üzerinden geçen süre, fiziksel bulgular ve kemik sintigrafi bulguları retrospektif olarak değerlendirildi. Kabadayak işkence yöntemi tüm olgularda ortaktı ve hemen hepsi çoklu işkence yöntemlerine maruz kalmıştı. Sintigrafi bulguları; işkenceye maruz kalma süresi ve işkence üzerinden geçen süreye göre değerlendirildi. Sintigrafi taraması yapılan olguların yarısından fazlasında (% 59) sintigrafi pozitifliği saptanırken, en anlamlı sonuç; işkenceye maruz kalma süresinin uzamasıyla (8 gün ve daha fazla) sintigrafi pozitiflik oranının özellikle de kronik olgularda anlamlı derecede artması oldu. Kemik sintigrafisi; geç dönem başvurularda ya da fiziksel bir bulgu tespit edilemeyen işkence iddiası ile başvurmuş olguların değerledirilmesi ve belgelenmesinde non-invaziv bir tanılama yöntemi olarak önerilmektedir.
Araştırmayı PDF olarak indirmek için tıklayınız.