MENÜ
ANA SAYFA
x

79 Gün Süren Yüksekova Sokağa Çıkma Yasağı Gözlem Raporu

İÇİNDEKİLER:

  1. Heyetin Amacı ve Oluşum Nedeni
  2. Heyette Yer Alanlar
  3. Sokağa Çıkma Yasaklarının Arka Planı
  4. İncelemenin Kapsamı
  5. Mahallelerde Yapılan Tespit ve Gözlemler
  6. Genel Sonuç ve Öneriler
  7. Cenazelerle İlgili Durum Tespiti
  8. Sonuç

 

SONUÇ:

Toplumsal mutabakatın sağlanmadığı, yasal düzenlemelerin ve güvencelerin var olmadığı durumlarda adaletin gerçekleşmesi olanaksızdır. Süreçte; ulusal ve/veya uluslararası hukukun çiğnendiği, ağır insan hakları ve insancıl hukuk ihlallerinin yaşandığı, kanıtların kaybedildiği ve zaman sınırlaması bulunan durumlarda dahi araştırma ve incelemenin temel kuralları, uygulamaları ve bilimsel yöntemlerinden vazgeçilmemesi ilkesine riayet edilmemiştir. Sokağa çıkma yasağı vasıtasıyla dış dünya ile olan ilişkisi kesilen alanlarda her bir ölümün nasıl gerçekleştiğini ortaya çıkarmak, öldürücü gücü kullanmanın “son çare” olup olmadığını tespit etmek ve sorumluları tayin etmek için etkili ve bağımsız bir soruşturma yürütülmesi gerekmektedir. İnsan hakları ihlalleri, işkence, siyasi cinayetler gibi ölümlerle ilgili kuşku olan durumlarda incelemelerin tümüyle objektif, bilimsel, uzmanların ve tarafların katılımına açık bir biçimde yürütülmesi esastır. Bu tür iddiaların varlığında ölümün araştırılması için izlenecek yol BM’in temel bir belgesi olan Minnesota Otopsi Protokolü’ne göre yürütülmesi zorunludur. Türkiye’deki mevzuat ve uygulamalar da ölümle ilgili araştırmalar ve incelemelerin “Minnesota Otopsi Protokolü”ne göre yürütülmesini gerektirmektedir.

Ancak Cizre’de sokağa çıkma yasakları ile başlayan dönem ve sonrasında Yüksekova’da görüldüğü gibi Minnesota Otopsi Protokolü’ne uyulmadığı ve bu konudaki başvuruların cevapsız kaldığı bilinmektedir. Ayrıca AİHM’nin Ürdün Kararı’nda vurguladığı temel çerçeve olan “…soruşturma makamları re’sen harekete geçmeli, bağımsız soruşturmacı olmalı, olayla ilgili tüm belge, bilgi, mektup, raporlar usulüne uygun toplanmalı, hemen harekete geçilmeli ve makul bir hızla soruşturma ilerlemeli, bu süreç soruşturma ve kovuşturma süreci olarak kamusal denetime açık olmalı…” ilkelerinin uygulanmadığı gözlenmiştir. Toplumlar yaşanan travmalar sonrasında adalet duygusunu güçlendirecek, yaraların sarılmasını ve onarımını sağlayacak, samimi ve sahici adımlara ve duygulara ihtiyaç duyarlar. Toplumun, yaşanan olaylar sonrasında hakikati ortaya çıkartacak, suçu ve suçluları cezalandıracak, adalet duygusunu tatmin edecek mekanizmalara ihtiyacı vardır. Adalet duygusunu güçlendiren yalnızca yargı süreçleri değil; süreçte yaşananlar, kurulan ve kullanılan dil, yaşanan travmaların ve acının farkındalık, samimiyet, sahicilik ve de en önemlisi hakikate ulaşma çabasının varlığıdır. Hakikatlerin ortaya çıkması, adaletin tesisi ve mağdur yakınlarının manevi tatmini, toplumun yeniden bir araya gelmesini ve toplumsal yaşamın yeniden inşa edilmesini mümkün kılar. Devletin etkin bir soruşturma ve araştırma yapabilmesinin ön koşulu ölen/öldürülen kişilerin yakınlarını ve bağımsız uzmanları da sürece dahil etmesidir. Onarım süreci; bilimsel, objektif, bağımsız uzmanların katılımına ve denetimine açık araştırma ve incelemelerle başlar.

Yaşanan insancıl hukuk ve ağır insan hakları ihlalleri etkili şekilde soruşturulmalıdır.

Anayasa ve ilgili yasaya aykırı olarak uygulanan sokağa çıkma yasakları ile ilgili hukuki sorumluluk takip edilmelidir.

Sokağa çıkma yasakları uygulanan yerlerde ilk defa gözaltına alınanların avukatları ile görüştürülmeyip, uzaktan görüntülü ve sesli sistem üzerinden müdafilik yapmak zorunda kalmaları CMK’ya açık aykırıdır. Adli işlemler sakatlanmıştır.

Afet bölgesi ilanları ve hızlı kamulaştırma işlemleri delillerin ortadan kaldırılmasına ve hakikatlerin gizlenmesine, telafisi mümkün olmayacak yeni ihlallere yol açabilecektir.