Son çalışma dönemine yönelik bu çalışma raporunun ilk sözleri olarak, 6 Şubat 2023 ve devamında hayatımızda yer alan depremlerin yol açtığı tarifsiz acıların ve ağır yıkımın yaşandığı/yaşanmakta olduğu bu dönemin hiç kuş- kusuz UNUTULMAYACAK bir dönem olarak bireysel ve kolektif hafızamızda yerini aldığı ifade etmeliyiz.
Gerek bu depremlerin yol açtığı tarifsiz acıların ve ağır yıkımın üstesinden gelinebilmesine katkı sağlamak gerekse de “bugün itibari” ile önlenemeyecek depremlerin bu denli ağır acı ve yıkıma bir kez daha yol açmamasına yönelik her düzeydeki hazırlık süreçlerinin gereklerini yerine getirilebilmek için bu toprakların öncelikli günde- mi DEPREM olmalıdır.
Türkiye ve Suriye topraklarında son dönemde yaşanan bu depremlerin salt ‘doğal afet’ olarak nitelendirilemeyeceği aşikârdır. Bu yüzdendir ki, 6 Şubat ve devamında yaşanan depremlerle ilgili yaptığımız tüm açıklamalar ve hazırladığımız raporlarda gerek sebepleri gerekse de sonuçları nedeniyle, ‘doğal bir olayın’ insan eliyle nasıl bir felakete dönüştüğünü vurguladık.
Zira, kendimizi tekrar etme pahasına vurgulamak isteriz ki, depremlere hazırlıklı olmanın bilimsel gereklerinin yerine getirilmemesi, öncesinde ve sonrasında yapılan ciddi hatalar, tercihler, ihmaller ve suistimaller/yolsuzluklar nedeniyle depremin yol açtığı ağır acı ve derin yı- kımda insan eliyle oluşan etkenlerin rolü ve sorumluluğu son derece belirgindir.
Depremler nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı, kimliklendirme ve kayıt sisteminde yaşanan ciddi sorunlara rağmen resmî açıklamalara göre bugün itibari ile 50 bini aşmış durumda. Hiçbir şekilde izah edilemez ve kabul edilemez bu ölümler, esasen depremler öncesinde ve son- rasında yapılan ciddi hata, ihmal ve yetersizlikler olma- saydı önlenebilir ölümlerdi.
Çalışma Raporunu incelemek için lütfen tıklayın…
Depremlerden sağ kalanlar ise, maddi manevi yaşadıkları tüm kayıplarının yasını dahi yaşayamadan aynı hata ve yetersizliklerin sonucu barınma, yeterli bir yaşam standardı edinme, sağlık, eğitim, çalışma ve sosyal güvenlik hakkı başta olmak üzere pek çok hak ihlaline maruz kalıyorlar. Yanı sıra, maruz kalınan söz konusu hak ihlalleri depremden sağ kalan milyonlarca insanın yaşamakta oldukları yerleri terk etmeye zorlamıştır. Bir anlamda “zorla” yerinden edilmiş olarak değerlendirilebilecek bu insanlar, göç etmek zorunda kaldıkları yerlerde de pek çok ihlal ve sorun ile karşı karşıya kalmaktadırlar.
Yaşanan tüm bu olumsuzlukları, devletlerin başta yaşam hakkı olmak üzere tüm hak ve özgürlükleri koruma ve geliştirme yükümlülüğü ile birlikte değerlendiğimizde, bu sürecin kendisi ağır insan hakları ihlali başlığında ele alınmalıdır.
Çalışma Raporunu incelemek için lütfen tıklayın…
İÇİNDEKİLER
- TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI HAKKINDA
- TİHV Kurucuları
- Aramızdan Ayrılan Kurucularımız
- TİHV Çalışma Ekibi
- SON ÇALIŞMA DÖNEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
- ÇALIŞMALAR
- Tedavi ve Rehabilitasyon Çalışmaları
- İşkencede Hesap Verilebilirliğin Artırılmasına Yönelik Çalışmalar
- İşkencenin ve Diğer İnsan Hakları İhlallerinin Önlenmesine Yönelik Çalışmalar
- İnsan Hakları Aktörlerinin Salgın Sonrası Dönemde Taban Merkezli Bir Yaklaşımla Korunması ve Desteklenmesi
- Özel Projeler ve Diğer Çalışmalar
- TİHV Temsilcilik ve Merkezlerinin Çalışmaları
- MALÎ RAPOR