MENÜ
ANA SAYFA
x

Ayrımcı, Irkçı, Fobik ve Nefret İçerikli Fiziki ve Sözlü Saldırılar, Yaşanan Hak İhlalleri (1 Ocak – 1 Eylül 2024)

Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) son raporu, Türkiye’de ayrımcı, ırkçı, fobik ve nefret içerikli saldırıların boyutunu ortaya koydu. TİHV’in tespitlerine göre yılın ilk 8 ayında bu tür saldırılar sonucunda en az 5 kişi yaşamını yitirirken, en az 26 kişi yaralandı. Bu saldırıların hedefinde olan grupların gerçekleştirdiği düğün, etkinlik ve gösteriler gerekçesiyle en az 602 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz bırakılarak gözaltına alındı. Raporda, yetkililerin saldırganlara adeta hoşgörüyle yaklaşan tutumu eleştirilerek, “Devletin toplumsal ilişkilerde de şiddetin ‘düzenleyici’ rol oynamasına onay vermesi, bir hukuk devletinin esastan ilgası, demokratik bir toplumsallık imkanının yok olması demektir” denildi.

Raporu görüntülemek için lütfen tıklayın…

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon Merkezi, Ayrımcı, Irkçı, Fobik ve Nefret İçerikli Fiziki ve Sözlü Saldırılar, Yaşanan Hak İhlalleri başlıklı bir rapor yayınladı. 1 Ocak – 1 Eylül 2024 tarihleri arasında tespit edilen saldırı ve hak ihlallerini ele alan raporda, Kayseri’de mültecileri/sığınmacıları hedef alan saldırılardan Kürtçe müzik eşliğinde çekilen halaylar gerekçesiyle yaşanan gözaltı furyasına, Onur Haftası etkinliklerine yönelik saldırılardan farklı inanç grupları ve etnik grupların hedef gösterilmesine, stadyumlara da yansıyan ırkçı ve nefret içerikleri gösterilere kadar pek çok olay ele alındı.

Rapora göre, 1 Ocak 2024 ile 1 Eylül 2024 tarihleri arasında ülke genelinde ayrımcı, ırkçı, fobik ve nefret içerikli en az 72 sözlü ya da fiziki saldırı yaşandı. Bu saldırıların 29’u mültecileri/sığınmacıları ve diğer ülkelerin vatandaşlarını hedef alırken, 13’ü Kürtlere, 12’si LGBTİ+’lara, 7’si etnik ve dini azınlıklara ve dini görüşünü açıklayanlara, 11’i ise diğer kişi, grup ve çevrelere yönelik oldu.
Söz konusu saldırılar sonucunda, 1’i dini görüşlerini açıklayan, 1’i etnik-dini azınlık, 2’si mülteci/ sığınmacı, 1’i LGBTİ+, toplam 5 kiyi yaşamını yitirdi. En az 26 kişi de yaralandı.

 

KAYSERİ’DE IRKÇI SALDIRGANLIK

Kayseri’de Suriyeli mülteci/sığınmacı bir kişinin akrabası olan bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiası ile tutuklanmasının ardından, kentteki Suriyelileri hedef alan saldırılar sonucu, en az 24 işyeri kapanırken, 3 bini aşkın sığınmacı kenti terk etti. Kayseri’nin ardından 8 farklı ilde yaşanan ırkçı ve nefret içerikleri saldırılar sonucu 1 kişi yaşamını yitirdi. İçişleri Bakanlığı söz konusu ırkçı saldırılar ile ilgili toplam 1065 kişinin gözaltına alındığı, bu kişilerden 28’inin tutuklandığı, 187’sinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı bildirildi.

 

661 KİŞİ İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYLE GÖZALTINA ALINDI

Aynı dönemde, Kürtlere, LGBTİ+’lara ve mültecilere/ sığınmacılara yönelik resmi kurumlar tarafından gerçekleştirilen en az 45 ayrımcı, ırkçı, fobik ve nefret içerikli idari uygulama ve tedbir tespit edildi. Bu tür idari uygulamalar ve kolluk güçlerinin müdahaleleri sonucu, 1’i sınırdışı edildikten sonra olmak üzere, en az 3 mülteci/sığınmacı yaşamını yitirdi. 59’u mülteci/sığınmacı, en az 661 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı.

Newroz ve Onur Yürüyüşü gibi kitlesel kutlama ve etkinlikler, düğünlerde ya da sokakta Kürtçe müzik ile halay çekmek vb. toplam 32 barışçıl toplantı ve gösteriye yönelik kolluk güçlerinin müdahalesi sonucunda, en az 602 kişi işkence ve diğer kötü muamele niteliğindeki uygulamalara maruz kalarak gözaltına alındı, 40 kişi tutuklandı, 66 kişi adli kontrol şartıyla ve 1 kişi ev hapis tedbiriyle serbest bırakıldı.

 

ONUR AYI GÖZALTILARI

LGBTİ+’lar tarafından düzenlenen Trans Onur Haftası ve Onur Ayı kapsamında ya da fobik ayrımcı tutum ve söylemleri protesto amacıyla yapılmak istenen toplam 8 barışçıl toplantı ve gösteriye yönelik kolluk güçlerinin müdahalesi sonucunda en az 56 kişi ‘2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’, ‘görevi yaptırmamak için direnme’, ‘hakaret’ ve ‘basit yaralama’ vb. gerekçelerle gözaltına alındı, 6 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Ağırlıkla Kürtlerin üyesi olduğu dernek, vakıf ve siyasi partiler tarafından düzenlenen Newroz, seçim mitingi vb. 17 barışçıl toplantı ve gösteriye yönelik kolluk güçlerinin şiddet kullanarak gerçekleştirdiği müdahalesi sonucunda aralarında çocuklarında olduğu en az 498 kişi ‘örgüt propagandası’, ‘2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’, ‘görevi yaptırmamak için direnme’ vb. gerekçelerle gözaltına alındı, 10 kişi tutuklandı, 51 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

 

KÜRTÇE HALAY TUTUKLAMALARI

Çeşitli düğün vb. toplantılarda veya sokakta Kürtçe müzik eşliğinde halay çeken kişi ve gruplara kolluk güçleri müdahalesi ya da söz konusu kişi ve grupların halay çekerken çekilmiş fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmaları üzerine başlatılan soruşturmalar sonucunda Mersin, Ağrı, Siirt, İstanbul, Hakkari, Batman, Aydın’da en az 7 etkinlikte, aralarında düğün sahiplerinin ve müzisyenlerin de olduğu toplam 48 kişi ‘örgüt propagandası yapma’ gerekçesiyle gözaltına alındı. Bu kişilerden 30’u aynı gerekçeyle tutuklanırken, 9 kişi adli kontrol ve 1 kişi de ev hapsi tedbiri ile serbest bırakıldı. 4 kişi, haklarında açılan davada ‘örgüt propagandası yapma’ suçundan 1 yıl 3’er ay hapis cezası ile cezalandırıldı.

 

HUKUK DEVLETİNİN İLGASI

Raporda, ötekileştirilen toplum gruplara yönelik ayrımcı, ırkçı, fobik ve nefret içerikli söylem ve tutumların endişe verici yeni bir boyut kazandığı değerlendirmesi yapıldı. Kayseri örneğinde olduğu gibi, linç eylemlerine varan saldırganlık karşısında yetkililerin, kolluk güçlerinin ve politikacıların tutunduğu ve saldırıları adeta hoşgörüyle karşılayan yüzeysel tavrın, ayrımcı şiddetin toplum içinde meşrulaşmasına hizmet ettiği belirtilen raporda, şunlar ifade edildi:
“Endişe verici saldırganlık ve bunun karşısında kamu otoritesinin meşrulaştırıcı tutum ve eylemleri, aslında ülkede siyasal ve toplumsal tüm ilişki biçimlerini belirleyen yapısal şiddetin somut bir tezahürüdür ve sadece mülteciler/ sığınmacılar ile sınırlı değildir. Çok daha geniş kesimleri kapsayan ve etkileyen katman katman bir meseledir”
“İnsan haklarını ve onun dayandığı ilke ve değerleri eylem ufkundan çıkaran, epeydir kamu düzenini şiddet ve baskı ile sağlamayı seçmiş olan bir devlet, toplumsal ilişkilerde de şiddetin ‘düzenleyici’ rol oynamasına da onay vermektedir. Bu ise bir hukuk devletinin esastan ilgası, demokratik bir toplumsallık imkanının yok olması demektir.”