Cumartesi Anneleri/İnsanları, herhangi bir ilave engelleme ile karşılaşmadan Galatasaray Meydanı’nı kapatan demir bariyerler önünde açıklama yaptılar ve ardından karanfillerini Galatasaray Meydanı ile buluşturdular. Gözlemci kurumlar, son haftalardaki olumlu gelişmelere rağmen Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının halen tam olarak uygulanmadığını ve Cumartesi Anneleri’nin/İnsanları’nın toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının farklı yöntemlerle halen kısıtlandığına ve bu kısıtlamaların idari taciz boyutuna vardığına dikkat çektiler. Cumartesi Anneleri’ni/İnsanları’nı bu hafta da herhangi bir gereklilik olmamasına rağmen kamera ile kayıt altına alan polis, buluşmayı takip eden vatandaş ve gazetecileri de kayıt altına aldı.
Raporu PDF olarak görüntülemek için lütfen tıklayın.
İnsan hakları örgütleri, Cumartesi Anneleri’nin/İnsanları’nın 988. hafta buluşmasına dair gözlemlerini raporlaştırdı. Gözlemci kurumlar, basın açıklamasına katılacak kişi sayısının sınırlandırılmasının ve açıklamanın polis memurları tarafından kayıt altına alınmasının, fotoğraflanmasının Cumartesi Anneleri’nin/İnsanları’nın ve insan hakları savunucularının toplanma özgürlüklerini kullanmaları üzerinde caydırıcı bir etki yaratabileceğine, bu caydırıcı etkinin de kendi başına toplanma özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğuna dikkat çektiler. Bu yönde herhangi bir gereklilik olmamasına rağmen polis memurları bu hafta da Cumartesi Anneleri’ni/İnsanları’nı kamera ile kayıt aldı. Dahası, Cumartesi Anneleri’ni/İnsanları’nı bu hafta da herhangi bir gereklilik olmamasına rağmen kamera ile kayıt altına alan polis, buluşmayı takip eden vatandaş ve gazetecileri de kayıt altına aldı.
Cumartesi Anneleri’nin/İnsanları’nın zorla kaybedilen yakınları için adalet ve hakikat talebiyle 1995 yılından bu yana her hafta bir araya geldikleri Galatasaray Meydanı’nda buluşmaları, 25 Ağustos 2018 tarihindeki 700. hafta buluşmasına yönelik polis müdahalesinden bu yana engelleniyor. Anayasa Mahkemesi’nin, 700. hafta buluşmasına yönelik polis müdahalesinin toplantı ve gösteri özgürlüğünün ihlali anlamına geldiğine hükmeden iki ayrı kararı, bu durumu halen tam olarak değiştirmedi.
AYM kararlarının ardından 8 Nisan 2023 tarihindeki 941. hafta buluşması için Galatasaray Meydanı’na çıkmak isteyen kayıp yakınları ve hak savunucuları, İstanbul Valiliği’nin 24 Kasım 2022 tarih ve 2022/1 Sayılı Valilik Genel Emri ve Beyoğlu Kaymakamlığı’nın bu emre dayanan yasaklama kararları gerekçe gösterilerek 4 Kasım 2023 tarihindeki 971. hafta buluşmasına kadar engellendi ve 29 hafta işkence ve diğer kötü muamele eylemlerine maruz bırakılarak gözaltına alındı.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Hakikat Adalet ve Hafıza Çalışmaları Derneği (Hafıza Merkezi), Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), kayıp yakınlarına yönelik engellemeleri her cumartesi gözlemleyip raporlaştırıyor.
Raporu PDF olarak görüntülemek için lütfen tıklayın.
Cumartesi Anneleri’nin/İnsanları’nın 9 Mart 2024 tarihinde gerçekleşen 989. hafta buluşmasına ilişkin hak örgütlerinin hazırladığı raporda öne çıkan tespitler şunlar oldu:
- Polis memurlarının, Cumartesi Anneleri’nin/İnsanları’nın buluşmasından birkaç saat önce Galatasaray Meydanı’na yakın noktalarda beklemeye başladıkları görüldü.
- Cumartesi Anneleri’nin/İnsanları’nın, kendilerine yönelik herhangi bir engelleme olmaması için Galatasaray Meydanı’na ikişer kişilik gruplar halinde meydana gittiği gözlemlendi.
- Cumartesi Anneleri/İnsanları ve onlarla dayanışmak için Galatasaray Meydanı’na gelen hak savunucularının, açıklamadan birkaç dakika önce meydanı kapatan bariyerlerin önünde beklemeye başladıkları görüldü. Sivil giyimli polislerin cadde üzerinde bekleyen Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucularına yakın noktalarda bekledikleri gözlemlendi.
- 23 Şubat 1995 tarihinde İzmir’de gözaltında kaybedilen 19 yaşındaki Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, 1 Mart 1995 tarihinde İstanbul’da gözaltına alınan ve ağır işkence izleri taşıyan bedeni aylar sonra kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak Kışlakçı, 19 Ekim 1995 tarihinde İstanbul’da gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun ve kızı Jiyan Tosun, 15 Ocak 1996 tarihinde Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde gerçekleştirilen, sivil toplum kuruluşlarının o dönemde yaptıkları tespitler ile dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen’in beyanları doğrultusunda güvenlik güçleri tarafından yapıldığı belirtilen katliamda öldürülen Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya, 1994 yılında Batman’da kaybedilen İbrahim Çelik‘in kızı ve babasının peşinden giden ancak daha sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Edip Çelik‘in kardeşi Feryal Çelik ile İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, İHD İstanbul Şubesi Sekreteri Oya Ersoy, İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran ve İHD İstanbul Şubesi üyesi Deniz Aytaç’ın 11.57’de Galatasaray Meydanı’nı kapatan bariyerlerin önüne geldikleri gözlemlendi.
- Sivil giyimli polis memurlarının Cumartesi Anneleri’nin/İnsanları’nın bariyer önünde kaç kişi olduklarını saydıkları gözlemlendi.
- Sivil giyimli polis memurlarının basın açıklaması sırasında açıklamayı takip eden kişilerin arasında durdukları ve zaman zaman telefonları ile Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın fotoğraf ve videolarını çektikleri gözlemlendi.
- Ellerinde kamera olan, sivil giyimli beş polis memurunun açıklamanın başlamasıyla birlikte kayıt almaya başladıkları, bir polis memurunun ise eş zamanlı olarak telefonundan fotoğraf çektiği gözlemlendi. Açıklamanın tamamlanmasının ve karanfillerin meydana atılmasının ardından bir polis memurunun açıklamayı takip eden vatandaş ve gazetecileri uzun bir süre kayıt altına aldığı görüldü.
- Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın İHD İstanbul Şubesi’ne gitmek üzere 12.18 itibariyle meydandan ayrılmaya başladıkları görüldü.
- Cumartesi Anneleri’nin/İnsanları’nın Galatasaray Meydanı’na karanfil bırakmaları ile sonlanan buluşmaları yaklaşık 28 dakika sürdü. İstiklal Caddesi üzerinde oluşturulan “güvenlik çemberleri” ile Cumartesi Anneleri’nin/İnsanları’nın buluşmalarının engellendiği ve kayıp yakınları ile hak savunucularının gözaltına alındıkları haftaların aksine bu 28 dakikalık süre içerisinde İstiklal Caddesi, Galatasaray Meydanı ve çevresinde hayatın olağan akışının, yaya-araç trafiğinin ve bölge esnafının çalışmasının olumsuz şekilde etkilenmediği gözlemlendi.
- Sivil giyimli polis memurları, rütbeleri öğrenilemeyen polis amirleri ile çevik kuvvet üniformalı polislerin 12.26 itibariyle İHD İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta beklemeye başladıkları görüldü. Derneğin bulunduğu sokaktaki polis varlığının, İHD İstanbul Şubesi tarafından her cumartesi günü 13.30’da gerçekleştirilen “F Oturumu” sırasında da devam ettiği gözlemlendi.
Gözlemci kurumlar, AYM kararlarının uygulanma durumuna dair şu hususlara dikkat çeker:
Önceki 18 hafta olduğu gibi Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 9 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen 989. hafta buluşmasına da polis tarafından müdahale edilmemiş, buluşma ve basın açıklaması bu şekilde engellenmemiştir. Ancak, 989. hafta buluşmasında Cumartesi Anneleri/İnsanları’na yönelik bir müdahale olmasa da aşağıda belirtilen sebeplerden ötürü AYM’nin Maside Ocak Kışlakçı ve Gülseren Yolerikararlarının uygulandığını söylemek mümkün değildir.
- AYM[1] ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM)[2] içtihatlarına göre bir toplantının kısıtlanması kavramı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılması öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılan müdahaleleri kapsamaktadır. Bu bağlamda, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın hafta buluşmasının kolluk tarafından kısıtlandığı tespit edilmiştir.
- Öncelikle, AYM’nin Maside Ocak Kışlakçı ve Gülseren Yoleri kararlarına rağmen Galatasaray Meydanı’nın etrafındaki bariyerler açılmamış ve dolayısıyla Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 1995’ten beri açıklama yaptıkları nokta olan anıtın önünde basın açıklaması yapmaları engellenmiştir. Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın basın açıklaması sırasında gözetim altında tutuldukları gözlemlenmiştir. İHD İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokaktaki polis varlığı, İHD İstanbul Şubesi ile Galatasaray Meydanı arasında Cumartesi Anneleri/İnsanları ile hak savunucularının kullanabileceği güzergah boyunca birden fazla noktada sivil giyimli polislerin dikkat çekecek şekilde beklemesi, Galatasaray Meydanı’ndaki basın açıklamasına katılabilecek kişi sayısının 10 olarak kısıtlanması, sayı kısıtına uyulup uyulmadığının toplantı süresince kontrol edilmesi, açıklamanın birden fazla kamera ile kayıt altına alınması ve açıklamayı takip eden vatandaşlar ile gazetecilerin kamera ile kayıt altına alınması, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 989. hafta buluşmasının kolluk tarafından kısıtlandığının en önemli göstergelerindendir.
- Bilindiği gibi Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın Galatasaray Meydanı’ndaki buluşmaları, zorla kaybedilen yakınlarının akıbetini soran ve faillerin tespit edilmesini talep eden bir basın açıklaması düzenlemekten ibarettir. Bu gözlem raporunda tespit edilen müdahale ve kısıtlamalar, AYM’nin de işaret ettiği gibi[3] Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın zorla kaybedilen yakınlarının akıbetine ilişkin kamuoyunda farkındalık oluşturmaya yönelik çalışmalarını da olumsuz şekilde etkilemektedir. Dahası, bu tarz müdahale ve kısıtlamalar Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın AYM’nin de “saygı ile karşılanması” gerektiğini tespit ettiği faaliyetlerinin kriminalize edilmesi çabasının devamı niteliğindedir. Cumartesi Anneleri/İnsanları’na yönelik önceki haftalardaki engelleme ve müdahaleler ile birlikte düşünüldüğünde 19 haftadır süregelen bu kısıtlamalar kolluk tarafından bir rutin haline getirilmiştir. Bu durum, kolluğun Cumartesi Anneleri/İnsanları’na yönelik müdahalelerinin farklılaşarak devam ettiğini ve idari taciz boyutuna ulaştığını göstermektedir.
- Bunlara ilaveten, İHD İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokaktaki polis varlığı, İHD İstanbul Şubesi ile Galatasaray Meydanı arasında Cumartesi Anneleri/İnsanları ile hak savunucularının kullanabileceği güzergah boyunca birden fazla noktada sivil giyimli polislerin dikkat çekecek şekilde beklemesi, Galatasaray Meydanı’ndaki basın açıklamasına katılabilecek kişi sayısının 10 olarak kısıtlanması, sayı kısıtına uyulup uyulmadığının toplantı süresince kontrol edilmesi, açıklamanın birden fazla kamera ile kayıt altına alınması ve açıklamayı takip eden vatandaşlar ile gazetecilerin kamera ile kayıt altına alınması gibi[4] kolluk tarafından gerçekleştirilen ve idari taciz teşkil eden kısıtlamalar, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın ve insan hakları savunucularının toplanma özgürlüklerini kullanmaları üzerinde caydırıcı bir etki yaratabileceğini, bu caydırıcı etkinin de kendi başına toplanma özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğunu belirtmek gerekmektedir.[5]
Gözlemci kurumlar, Galatasaray Meydanı’ndaki buluşmalara yönelik soruşturmaların 26’sında “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verildiğini hatırlatır:
8 Nisan – 4 Kasım 2023 tarihleri arasında devam eden sistematik engellemelere ve gözaltı işlemlerine rağmen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın buluşmalarına yönelik başlatılan soruşturmaların 26’sında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (takipsizlik kararları) verildi.
- (Karar tarihi: 22 Mayıs 2023), 942. (Karar tarihi: 16 Ekim 2023), 943. (Karar tarihi: 13 Temmuz 2023), 945. (Karar tarihi: 30 Kasım 2023), 947. (Karar tarihi: 30 Kasım 2023), 948. (Karar tarihi: 19 Eylül 2023), 949. (Karar tarihi: 19 Eylül 2023), 951. (Karar tarihi: 30 Kasım 2023), 952. (Karar tarihi: 19 Eylül 2023), 953. (Karar tarihi: 27 Ekim 2023), 954. (Karar tarihi: 19 Eylül 2023),[6] 955. (Karar tarihi: 30 Kasım 2023), 956. (Karar tarihi: 30 Kasım 2023), 958. (Karar tarihi: 30 Kasım 2023), 959. (Karar tarihi: 27 Ekim 2023), 960. (Karar tarihi: 12 Aralık 2023), 961. (Karar tarihi: 12 Ekim 2023), 962. (Karar tarihi: 25 Ekim 2023), 963. (Karar tarihi: 30 Kasım 2023), 964. (Karar tarihi: 30 Ekim 2023), 965. (Karar tarihi: 25 Ekim 2023), 966. (Karar tarihi: 29 Kasım 2023), 967. (Karar tarihi: 11 Ocak 2024), 968. (Karar tarihi: 12 Aralık 2023), 969. (Karar tarihi: 12 Aralık 2023) ve 970. (Karar tarihi: 18 Aralık 2023) hafta buluşmalarına yönelik başlatılan soruşturmalarda verilen takipsizlik kararları, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın avukatlarına tebliğ edildi.
- Avukatlara tebliğ edilen takipsizlik kararları incelendiğinde kararların hiçbirisinde AYM’nin Maside Ocak Kışlakçı ve Gülseren Yoleri kararlarına bir atıfta bulunulmadığı görüldü. Savcılar, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın kolluk tarafından engellenen buluşmalarında gözaltına alınan toplamda 625 kişi hakkında verdikleri takipsizlik kararlarına gerekçe olarak 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 32/1 maddesinde belirtilen suçun yasal unsurlarının oluşmamasını gerekçe gösterdiler.
Gözlemci kurumlar, AYM kararlarını uygulamayan kolluk görevlileri hakkında yapılan suç duyurularında İstanbul Valiliği tarafından soruşturma izni verilmediğini hatırlatır:
Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın avukatları, AYM kararlarına rağmen Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 8 Nisan – 4 Kasım 2023 tarihleri arasında Galatasaray Meydanı’nda buluşmalarını engelleyen kolluk görevlileri hakkında her hafta suç duyurusunda bulundu.
Avukatların, 29 hafta boyunca devam eden engelleme ve bu engellemelerin emrini veren, kanuna aykırı emri uygulayan ve bu sırada Cumartesi Anneleri/İnsanları ile onlara eşlik eden hak savunucularına yönelik işkence ve diğer kötü muamelede bulunan kolluk görevlileri hakkında “Toplanma ve gösteri yürüyüşü hakkı ile ifade özgürlüğünün anayasaya aykırı olarak engellenmesi suretiyle Görevi Kötüye Kullanma (TCK madde 257)”, “Zor Kullanma Yetkisinde Sınırın Aşılması (TCK madde 256)”, “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma (TCK madde 109)” ve İşkence (TCK madde 94)” iddialarıyla yaptıkları suç duyurularının, bu rapor tarihi itibariyle en az 17’sinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, İstanbul Valiliği’nden soruşturma izni talep ettiği öğrenildi.
- Suç duyurularında “işkence” iddiası olmasına ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin ek fıkrası uyarınca bu suçun soruşturulması izne tabi olmamasına rağmen izin talep edilen en az 17 suç duyurusunda ve bir Kolluk Gözetim Komisyonu başvurusunda İstanbul Valisi Davut Gül, suç duyurusu ve Kolluk Gözetim Komisyonu başvurusuna konu emniyet görevlileri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve Komisyon’a soruşturma yürütmesi için izin verilmemesine karar verdi. Vali Gül ayrıca emniyet görevlileri hakkında disiplin soruşturması açılmasına gerek olmadığına kanaat getirdi ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verdi. Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın avukatlarına tebliğ edilen kararlara göre Vali Gül, 942., 943., 945., 948., 949., 950., 951., 952., 954., 955., 956., 957., 958., 960., 961., 962. ve 964. hafta buluşmalarını engelleyen ve Cumartesi Anneleri/İnsanları ile onlara eşlik eden hak savunucularına yönelik işkence ve diğer kötü muamelede bulunan kolluk görevlileri hakkında soruşturma yapılmasına izin vermedi.
- Avukatlara tebliğ edilen valilik kararları incelendiğinde Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği’nin 62. maddesinde ve Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanunun Uygulaması ile İlgili Olarak İçişleri Bakanlığınca Yürütülecek İşlemlere İlişkin İçişleri Bakanlığınca Yürütülecek İşlemlere İlişkin Yönerge’nin 24. maddesinde hakkında inceleme yapılan kolluk görevlilerinin ifadelerinin alınmasının ön inceleme raporu için esas olduğu belirtilmesine rağmen valilik kararlarında alıntılanan raporlarda bu yönde bir işlem yapılmadığı görüldü.
- Alıntılanan ön inceleme raporlarında haklarında inceleme yapılan kolluk görevlilerinin topladığı evrak ve mülki idarenin yasaklama kararlarının esas alındığı tespit edildi. Örneğin 957. hafta buluşmasında Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucularına işkence ve diğer kötü muamele uygulayan kolluk görevlileri hakkında yapılan suç duyurusunda soruşturma izni verilmemesi yönünde görüş bildirilen ön inceleme raporunda, İstiklal Caddesi üzerinde iki farklı “güvenlik çemberi” oluşturulduğu bilgisi dahi verilmeden kolluk görevlileri tarafından hazırlanan “yakalama tutanağı”ndan hareketle Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucularının tek bir grup olarak gözaltına alındığı kabul edilerek “gruba üç defadan fazla olacak ve grubunun tamamının duyabileceği şekilde” anons yapıldığı iddia edildi. İlgili haftanın gözlem raporunda, İstiklal Caddesi üzerinde iki farklı “güvenlik çemberi” oluşturulduğu ve Galatasaray Lisesi önünde oluşturulan “güvenlik çemberi”nde ablukaya alınan Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucularına herhangi bir “Dağılın” anonsu yapılmadığı kayıt altına alınmıştı. Ön inceleme raporunda barışçıl protestolara yönelik polis müdahalelerindeki tavırları ve birçok suç duyurusuna konu olan eylemleri ile kamuoyunda bilinen ve daha sonra Başakşehir İlçe Emniyet Müdürü olarak atanan polis amirinin, Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan’ın danışmanı Ekinsu Devrim Danış’ı işkenceyle tehdit ettiğine dair ifadesi de dikkate alınmadı.[7]
- Özetle, ön inceleme raporlarında Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın buluşmalarının kanunsuz olduğu, müdahalelerin orantılı olduğu, her buluşma için yasada belirtildiği şekilde üç kez “Dağılın” anonsu yapıldığı ve imkan sağlanmasına rağmen Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucularının dağılmamakta ısrar ettikleri, diğer bir ifadeyle 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 32/1 maddesinde belirtilen suçun unsurlarının oluştuğu, iddia edilerek soruşturma izni verilmemesi yönünde görüş bildirildi. Bu bağlamda gözlemci kurumlar, 950. hafta hariç olmak üzere aynı haftalara ilişkin savcılıklarca verilmiş takipsizlik kararlarının 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 32/1 maddesinde belirtilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı şeklinde gerekçelendirildiğine dikkat çeker.
- Bir üçüncü sınıf emniyet müdürü tarafından hazırlanan 942. haftayla ilgili rapor haricinde, ön inceleme raporlarının, beş farklı ikinci sınıf emniyet müdürü tarafından hazırlandığı görüldü. 10 haftaya ilişkin ön inceleme raporunun aynı emniyet müdürü tarafından hazırlandığı tespit edildi. 955. ve 961. hafta raporlarının ise birçok haftada Galatasaray Meydanı’nda bulunduğu tespit edilen ve 30 Eylül 2023 tarihindeki hafta buluşmasını engellemeye yönelik İstiklal Caddesi üzerinde oluşturulan “güvenlik çemberi” içerisinde Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucularına uygulanan fiziksel şiddeti çember dışından izleyen polis amirleri arasında olduğu tespit edilen ve o dönemde İkinci Bölge İlçelerden Sorumlu İl Emniyet Müdürü Yardımcısı olan polis amiri tarafından hazırlandığı görüldü.
- Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın avukatlarının 948., 949., 950., 952., 954., ve 959. hafta buluşmalarını engelleyen, bu engellemelerin emrini veren, kanuna aykırı emri uygulayan ve bu sırada Cumartesi Anneleri/İnsanları ile onlara eşlik eden hak savunucularına yönelik işkence ve diğer kötü muamelede bulunan kolluk görevlileri hakkında ayrı ayrı yaptıkları suç duyurularının her bir hafta için olgular, engelleme ve müdahaleler ile şüpheliler farklı olmasına rağmen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından birleştirildiği öğrenildi. Suç duyurularını birleştiren savcı, suç duyurusuna konu kolluk görevlileri hakkında soruşturma yürütmek için valilikten de toplu şekilde izin istedi. Vali Davut Gül, savcılığın talebini toplu şekilde reddetti.
- 18 Ocak 2024 tarihli, hafta buluşmasına ilişkin kararında İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban’ın Kolluk Gözetim Komisyonu’na yaptığı başvuruyla Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın avukatlarının aynı haftaya ilişkin yaptığı suç duyurusunun birleştirildiği ve Vali Davut Gül’ün iki farklı başvuru sonucunda istenen soruşturma izni taleplerini birlikte reddettiği görüldü.
- Her ne kadar AYM kararlarına bir atıfta bulunulmasa da Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın barışçıl toplantıları hakkında açılan soruşturmalarda takipsizlik kararları verilirken “suç unsuru” bulunmadığı savcılık tarafından da teyit edilen buluşmaları engelleyen, Cumartesi Anneleri/İnsanları’na işkence ve diğer kötü muamele yasağına aykırı olacak şekilde fiziksel şiddet uygulayan polis amirleri ve memurları hakkında hükümetin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne sunduğu Faaliyet Planı’ndaki argümanları[8] ile çelişkili şekilde ve yasaya aykırı olarak soruşturma izni verilmemesi mantıken ve hukuken açıklanamayacak bir durumdur.
Gözlemci kurumlar, İstanbul Valiliği tarafından soruşturma izni verilmemesi yönündeki kararlara yapılan itirazlarda İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nin hukuken açıklanamayacak, çelişkili kararlar verdiğine dikkat çeker:
Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın avukatları, izne tabi olmamasına rağmen İstanbul Valiliği’ne gönderilen suç duyuruları için valilik tarafından soruşturma izni verilmemesini İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne götürdüler. İtirazları inceleyen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Dava Dairesi, verdiği ilk kararla çelişen ve hukuken açıklanamayacak gerekçelere dayandırılan red kararları vermiştir.
- Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 22 Nisan 2023 tarihindeki 943. hafta buluşmasını engelleyen polis amirleri ve memurları hakkında yapılan suç duyurusunun ardından ilgili polis memurları hakkında İstanbul Valiliği’nin soruşturma izni vermemesine Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın avukatlarının yaptıkları itirazı inceleyen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Dava Dairesi, valiliğin verdiği soruşturma izni verilmemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın “genel hükümlere göre işlem yapmak üzere” İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine 17 Ekim 2023 tarihinde oybirliğiyle karar verdi.
- Aynı daire, ilgili suç duyurularında benzer şekilde “orantısız güç kullanma” ve “işkence” iddiaları olmasına rağmen, yukarıdaki kararının aksine İstanbul Valisi Davut Gül’ün 10 haftaya ilişkin yapılan suç duyurularında soruşturma izni vermemesine karşı Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın avukatlarının yaptığı itirazları reddetti. İlgili kararların tarihlerine bakıldığında mahkemenin tüm itirazları 13 Aralık 2023 ve 20 Aralık 2023 tarihlerinde incelediği ve dosyaları yalnızca “görevi kötüye kullanma” yönünden değerlendirdiği görüldü. Daire, avukatların itirazlarını reddettiği tüm kararlarını şu şekilde gerekçelendirdi: “… Galatasaray Meydanı’nda toplanılmasına müsaade edilmediği, zor kullanıldığı, kişilerin hürriyetinden yoksun bırakıldığı, görevlilerin görevini kötüye kullandığı iddiaları üzerine yapılan ön inceleme sonucunda, ilgililer hakkında ceza soruşturması yapılmasına yeterli bilgi ve belgenin dosya muhteviyatı itibariyle mevcut olmadığı anlaşıldığından, soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararın Dairemizce yöntem ve yasaya uygun bulunması nedeniyle yapılan itirazların reddine […] oybirliğiyle karar verildi.”
Cumartesi Anneleri/İnsanları Haftalık Gözlem Raporlarına İlişkin Ek Notlar:
Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararının ardından Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye ile birlikte Cumartesi Anneleri’nin/İnsanları’nın her hafta Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdikleri buluşmalara yönelik engellemeleri ve ortaya çıkan hak ihlallerini Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) standartlarına riayet ederek gözlemleyip raporlaştırıyor.
Bu ortak izleme çalışmasının, Galatasaray Meydanı üzerindeki hukuki dayanaktan yoksun abluka kaldırılana kadar her hafta sürdürülmesi planlanıyor.
Gözlemci kurumlar, yetkililerin Cumartesi Anneleri’ne/İnsanları’na yönelik tutumlarının, gözaltında yakınlarını kaybedenlerin adalet ve hakikat taleplerini görünmez kılmayı amaçladığını belirtiyorlar.
Önceki gözlem raporlarını görüntülemek için tıklayın.
Dipnotlar:
[1] Bkz. Halkevleri Derneği, Başvuru. No: 2015/9174, 7/3/2019, https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2015/9174
[2]Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesine ilişkin Rehber,
https://www.echr.coe.int/documents/d/echr/Guide_Art_11_TUR
[3] Bkz. Maside Ocak Kışlakçı Kararı Para. 26 ve Gülseren Yoleri Kararı, par. 19.
[4] AYM, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 11. maddesine 6529 Sayılı Kanun’un 7. maddesiyle eklenen ikinci fıkraya ilişkin yapmış olduğu incelemede, “Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde katılımcıların ve konuşmacıların ses ve görüntülerinin kolluk tarafından kayıt altına alınması, toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılım bakımından kimi bireyler üzerinde caydırıcı bir etki gösterse de bu durum oldukça sınırlı kalmakta ve suç delillerinin tespiti ile suçluların cezalandırılması yönünden elde edilecek yararlardan vazgeçilmesini gerektirecek bir boyuta ulaşmamaktadır. Ses ve görüntü kaydının suç delillerinin tespiti ve suçluların cezalandırılması bakımından sağlayacağı yararlar dikkate alındığında toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılım bakımından bireyler üzerinde yaratacağı sınırlı etkinin ihmal edilebilir olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca kuralda, elde edilen kayıt ve görüntülerin şüphelilerin ve suç delillerinin tespiti dışında bir amaçla kullanılamayacağı açıkça düzenlenmektedir. Bu bağlamda, şüphelilerin ve suç delillerinin tespiti amacıyla sınırlı olarak kullanılmak üzere toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde katılımcıların ve konuşmacıların ses ve görüntülerinin kolluk tarafından kayıt altına alınması öngörülmek suretiyle toplantı vegösteri yürüyüşünü düzenleme hakkına yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı ve orantısız bulunduğu söylenemez.” şeklinde değerlendirmede bulunmuştur (AYM, 2014/101 E., 2017/142 K, 28.09.2017, para.103). Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın açıklama yapmasına izin verildiği yerin yaklaşık 10 metre ilerisinde, İstiklal Caddesi ile Meşrutiyet Caddesi kesişiminde kamuoyunda MOBESE olarak da bilinen Kent Güvenlik Yönetim Sistemi’ne ait (KGYS) kameralar bulunmaktadır. Buna ek olarak okunan basın açıklaması istinasız şekilde her hafta sosyal medyada canlı olarak yayınlanmaktadır. Bu hususlara rağmen basın açıklamasının birden fazla kamera ile kayıt altına alınması ve basın açıklamasına katılanların fotoğraflarının çekilmesinin, AYM tarafından belirtilen sınırı (“suç şüphelilerinin ve suç delillerinin tespiti”) aştığı ve dolayısıyla Cumartesi Anneleri/İnsanları ile hak savunucuları üzerinde caydırıcı bir etki yarattığı ve bu uygulamanın idari taciz teşkil ettiği değerlendirilmektedir.
[5] Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesine ilişkin Rehber, par. 74-75.
[6] Gözaltı işlemleri sırasında polisin fiziksel şiddetine maruz kalan avukat Murat Çelik hakkında “görevi yaptırmamak için direnme” yönünden yürütülen soruşturmayı da aynı takipsizlik kararı ile sonlandıran savcı, müşteki polis memuru Ali Hıracı’nın iddia ettiği gibi yaralandığına dair herhangi bir görüntü kaydı olmadığını ve Murat Çelik’in gösterdiği direncin “pasif direnme” olarak değerlendirilebileceğini belirterek “görevi yaptırmamak için direnme” suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verdi.
[7] Bununla birlikte, 957. hafta buluşmasına katılan, işkence ve diğer kötü muameleye maruz bırakılarak gözaltına alınan, gözaltına alındığı sırada işkence ile tehdit edilen Ekinsu Devrim Danış’ın avukatları aracılığıyla yaptığı suç duyurusu üzerine eski İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin hakkında “kadına karşı basit yaralama” suçlamasıyla İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığı ve davanın 4 Haziran 2024 tarihinde görülmeye başlanacağı öğrenilmiştir. (Kaynak: Eski İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin’e dava açıldı | ‘Zengin’ sicilli polis, hakim karşısına çıkacak, Evrensel, 02.03. 2024)
[8] Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından icrası denetlenen Batı ve diğerleri v. Türkiye Dava Grubu’na 5 Temmuz 2023 tarihinde Faaliyet Planı sunan Türkiye, planın 100. paragrafında soruşturma izni hakkında şu ifadeleri kullanmaktadır: “Yukarıda belirtilenler ışığında; yetkililer, güvenlik güçleri tarafından işlenen işkence, kötü muamele veya zor kullanma yetkisinin aşılması veya kasti yaralama veya hakaret suçlarında idari iznin kesinlikle gerekli olmadığının ve Türk Yargısı’nın pratiğinin [Avrupa İnsan Hakları] Sözleşmesi ile tamamen uyum içerisinde olduğunu vurgularlar.”, https://rm.coe.int/0900001680abdc5b