Dün sabah yine bazı belediyelere yapılan kayyım atamaları haberiyle uyandık. Çok değil altı gün öncede İstanbul Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanmıştı. İçişleri Bakanlığı, 4 Kasım 2024 tarihinde yaptığı bir açıklamayla, yine kalıcılaştırılmış OHAL düzenlemelerinden birisine dayalı olarak,
- Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nden (DEM Parti) seçilmiş belediye eş başkanı Ahmet Türk’ün görevinden alınarak yerine Mardin Valisi Tuncay Akkoyun’un,
- Batman Belediyesi’nin DEM Parti’den seçilmiş belediye eş başkanı Gülistan Sönük’ün görevinden alınarak yerine Batman Valisi Ekrem Canalp’ın,
- Urfa’nın Halfeti ilçesinin DEM Parti’den seçilmiş belediye eş başkanı Mehmet Karayılan’ın görevinden alınarak yerine Halfeti Kaymakamı Hakan Başoğlu’nun
kayyım atandığını duyurdu.
OHAL döneminde çıkarılan 15/8/2016 tarih ve 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ‘5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 45. Maddesine eklenen bir fıkrayla, seçilmiş belediye başkanlarının “terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçuyla” görevden uzaklaştırılmasının yolu fiili durum yaratılarak açılmıştı. Yanı sıra, yine Belediye Kanunu’na eklenen “Bu belediyelerde belediye meclisi, başkanın çağrısı olmadıkça toplanamaz.” şeklindeki bir başka cümle ile de hakkında ‘3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’ kapsamında soruşturma ve kovuşturma açılmış belediye başkanları, başkan vekilinin belediye meclisi tarafından on gün içinde seçilmesi kuralı fiilen geçersiz kılınmış ve İçişleri Bakanı ile valilerin doğrudan görevlendirme yapma/kayyım atama yetkisi sağlanmıştır.
İşte İçişleri Bakanlığı, 2016 yılından bu yana kalıcılaştırılmış OHAL düzenlemelerinden birisine dayanan bu son icraatına gerekçe olarak yerine kayyım atanan üç belediye eş başkanı hakkında açılmış olan soruşturma ve davaları, verilen ve henüz kesinleşmemiş hapis cezalarını ileri sürmektedir.
‘Artık yeter!’ duygusuna yol açan bu pervasızlık karşısında sadece altı gün önce Esenyurt Belediyesi’ne kayım atanmasını değil, 4 Haziran 2024 tarihinde Hakkâri Belediyesi’ne kayyım atanmasını, hatta öncesinden, 2016 yılından bu yana yapılan kayyım atamalarını eleştirirken söylediklerimizi inatla bir kez daha dile getireceğiz.
Evet, gerçekten artık yeter! Hukukun üstünlüğü ilkesinin, insan hakları ve demokrasi değerlerinin ayaklar altına alınması, yargının araçsallaştırılarak adaletin tümüyle ortadan kaldırılması hiçbir şekilde kabul edilemez.
Siyasal iktidarın 2016 yılında bu yana uyguladığı ayrımcı, kutuplaştırıcı, seçmen ve yurttaş iradesinin gaspına dayalı bu kayyımcı yerel yönetim rejimi, bir demokrasi ilkesi olarak serbest seçimleri, temel bir yurttaşlık hakkı olarak seçme ve seçilme özgürlüğünü tümüyle ilga ediyor, demokrasiyi adeta bir oyun haline getiriyor. Birlikte yaşama iradesini yıkıcı biçimde tahrip ederek barışa ve geleceğe dair tüm umutları yok ediyor, toplumu geleceksiz bırakıyor.
Bu vesile ile Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Komite (CAT) tarafından 14 Ağustos 2024 tarihinde yayımlanan, ‘Türkiye’nin Beşinci Dönemsel Raporu ile İlgili Sonuç Gözlemleri’nin 29. paragrafında da yer verildiği üzere mevzuatta kalıcı hale getirilen tüm OHAL yasalarının veya bunların hükümlerinin acilen yürürlükten kaldırılması gereğini bir kez daha ifade etmek isteriz.
Bu arada sadece ve sadece seçme ve seçilme haklarına sahip çıkma amacı ile toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini kullanmak isteyen insanlara yönelik işkence ve diğer kötü muamele uygulaması düzeyine ulaşan kolluk şiddeti, mutlak işkence yasağı ilkesi gereği, derhal sonlandırılmalı ve silsile içinde tüm sorumlular hakkında resen etkili soruşturma süreçleri başlatılmalıdır.
Hiç kuşkusuz, bu gidişata izin vermeyeceğiz, yurttaş olmaktan, insan hakları ve demokrasi değerlerinden, birlikte yaşama iradesinden vazgeçmeyeceğiz. Barışa ve aydınlık bir geleceğe olan umudumuzu hiçbir şekilde yitirmeyeceğiz.
Bir kez daha bağımsız düşünme yetisine sahip, bu toplumun geleceğine dair sorumluluk duyan herkesi, insan haklarına, adalete, barışa ve demokrasiye, yani ortak geleceğimize sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı