MENÜ
ANA SAYFA
x

Çatışma Dönemlerinde Çocuk Hak İhlalleri

ÖNSÖZ

Türkiye çatışmalı yıllarda doğan çocukların çocuk sahibi olduğu 35 yılı geride bırakırken, çatışmalı ortamın artık erişkin yaşlara ulaşmış 80’lerdeki çocuklarından bugünün çocuklarına dek hepsinin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin hazırladığı raporlarda dikkat çektiği altı temel ihlalin tümüne maruz bırakıldıkları bir ortam olmayı sürdürüyor.

Taraf olunan tüm sözleşmelere rağmen; katliam ve işkence tanıklıklarının yanı sıra en başta anadilde eğitim hakkı yok sayılarak başlayıp, çocukların öldürülmesi ve sakatlanması, çatışmalarda yer alması ya da kullanılmasından cinsel şiddete, kaçırılmadan okullara veya hastanelere doğrudan saldırılar ve insani erişimin engellenmesine kadar uzayan ihlaller 35 yıldır devam ederken, özellikle 7 Ağustos 2015’de başlayan sokağa çıkma yasakları adı altında özgürlüğünden alıkonma mekânlarının evlere taşınmasıyla ürkütücü boyuta ulaşmıştır. Sokağa çıkma yasakları süresince en hafifinden eğitim hakkı elinden alınan çocuklar hastanelerin karargâha dönüşmesi ile sağlık hizmetine ulaşamamış, delik deşik edilen su depolarıyla temiz suya erişim kısıtlanmış, ağır savaş silahlarıyla saldırılan evlerinde aileleri ile birlikte yaralanmış ya da öldürülmüştür.

TİHV tarafından yayınlanan 21.08.2016 tarihli rapora göre 7 Ağustos 201516 Ağustos 2016 tarihleri arasında yaşamını kaybeden çocuk sayısı; Diyarbakır’da 11; Hakkari’de 1; Şırnak’ta 63; Mardin’de 2 olmak üzere 77’dir. Bu çocukların yaşları 0 ay-18 yaş arasında değişmektedir. Hastaneye götürülürken yolda vurulan bebeklerden, savaş atıklarının meydana getirdiği ölümlerle karşılaşan oyun çocuklarına her yaştan çocuğun yaşam hakkı ihlalinde en ağır kişisel tanıklığım yanmış kemiklerle dolu bir bodrumda çocuk kemiği bulmak olmuştur. Yanı başındaki pamukların/ yünlerin yanmadan kalabildiği ama kemiklerin paramparça ve kömürleşmiş halde bulunduğu bodrumda en az bir çocuğun olduğunu biliyoruz. Bodrum katlarında insanların yüksek sıcaklık oluşturan silahlarla yakılarak ya da ağır savaş silahlarıyla öldürüldükten sonra delillerin yok edilmesi amacıyla cesetlerin yakıldığının kanıtı olan bu veri Kürt halkına yönelik saldırıların geldiği aşamayı göstermesi açısından yeterince tanımlayıcıdır.

Bu dönem hem her yaştan sivillere hem de çocuklara yönelik ağır ihlallerle savaş suçlarının işlendiği bir dönem olarak tarihe kaydedilmiştir. İnsanlığımızdan utandığımız bir sürece tanıklık ve özellikle çocuklar açısından kayıt düşen bu çalışma tarihe düşülen notlardan birisidir. Emek veren tüm insan hakları savunucusu dostlarımıza sonsuz teşekkürlerimizle…

Şebnem Korur Fincancı

 

***

Araştırmayı PDF olarak indirmek için tıklayınız.