MENÜ
ANA SAYFA
x

İnsan Hakları Savunucularını Hedef Gösterenler Hakkında Derhal İşlem Başlatılmalı

BASIN AÇIKLAMASI
17.11.2022

Türkiye’nin de bir parçası olduğu evrensel insan hakları hukukuna göre, hak savunucularının korunması sorumluluğu doğrudan devletlere aittir. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’nin gerekleri koşulsuz bir biçimde yerine getirilmeli, Av. Jiyan Tosun’a sadece koruma vermekle yetinmeyip, bu süreçte tüm insan hakları savunucularına yönelik nefret söylemleri, hedef gösterme, damgalama ve tehditler suç olarak kabul edilerek gerekli idari ve adli işlemler derhal başlatılmalıdır.

17 Kasım 2022

 

13 Kasım 2022 tarihinde İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde İstiklal Caddesi’nde sivillerin yoğun olarak bulunduğu bir ortamda yapılan ve 6 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği 81 yurttaşımızın ise yaralandığı kabul edilemez terör saldırısının üzerindeki sis perdesi hâlâ kaldırılamadı.

Tüm kamuoyu gibi insan hakları savunucuları olarak biz de hakikatin açığa çıkarılmasını bekliyoruz. Ne var ki olayın ilk duyulduğu andan itibaren bilgi kirliği yaratma amaçlı spekülatif haber ve iddialar varlığını korumaya devam ediyor.

Bunun en somut örneklerin biri de bir Twitter hesabından yapılan, insan hakları savunucusu ve kayıp yakını Av. Jiyan Tosun’u hedef gösteren paylaşımdır. Söz konusu paylaşım kısa sürede kaldırılmış olmasına rağmen can güvenliğine yönelik tehditler hız kesmemiş, giderek Av. Jiyan Tosun’unun yakınlarını ve İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı ve TİHV Kurucular Kurulu Üyesi Eren Keskin’i de kapsayacak şekilde artarak devam etmiştir.

Her ne kadar Adalet Bakanı dün TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında gelen bir soru üzerine Av. Jiyan Tosun için koruma kararı alındığını belirtse de bu vahim olay karşısında siyasi yetkililerin şu ana kadar gösterdiği suskunluk ve ilgisizlik kabul edilemezdir.

Toplumu şiddet yoluyla teslim almaya yönelik bu terör saldırısının ardından yaptığımız açıklamada kişileri hedef haline getirmemek amacıyla isim vermekten kaçınarak bu olaya değinmiş ve nefret söylemi kullanarak insan hakları savunucularını, bazı kişi ve grupları hedef gösterenlere karşı adli ve idari tedbirlerin derhal alınması için yetkileri göreve çağırmıştık.

Son dönemde insan hakları savunucularına yönelik baskıların, karalama ve damgalama çabalarının artması nedeniyle her fırsatta dile getirdiğimiz gibi, Türkiye’nin de bir parçası olduğu evrensel insan hakları hukuku, hak savunucularının korunması sorumluluğunun doğrudan devletlere ait olduğunu çok açık bir şekilde belirtir. Bu bağlamda devletler insan hakları savunucularının olumsuz bir şekilde etiketlenmeleri, damgalanmaları, insan hakları çalışmalarının itibarsızlaştırılması ve savunucuların herhangi bir şekilde karalanmasını önlemeye yönelik gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler.

Nitekim bu yükümlülük,  Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından hazırlanan İnsan Hakları Savunucularının Korunmasına İlişkin Kılavuz İlkeler’de şöyle ifade edilmektedir: “Devletler, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkına bir taraftan tam saygı gösterirken, diğer taraftan, internet ortamında yapılanlar da dâhil olmak üzere, insan hakları savunucularına karşı ayrımcılığa, düşmanlığa veya şiddete tahrik edici nitelikteki nefret ve başka hoşgörüsüzlük biçimleriyle mücadele etmelidir.” [1]

Bu nedenle siyasal iktidarı bir kez daha Türkiye’nin de imzacısı olduğu Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’nin gereklerini koşulsuz bir biçimde yerine getirmeye, sadece Av. Jiyan Tosun’a koruma vermekle yetinmeyip, bu süreçte insan hakları savunucularına yönelik nefret söylemleri, hedef gösterme, damgalama ve tehditleri suç olarak kabul ederek gerekli idari ve adli işlemleri derhal başlatmaya davet ediyoruz.

Saygılarımızla,

Türkiye İnsan Hakları Vakfı

[1] Bkz. https://www.osce.org/files/f/documents/2/d/230596.pdf, sayfa 8, paragraf 39