GİRİŞ
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokolün (Protokol) onaylanması ve sonraki süreçte yürütülen çalışmalarda ulusal önleme mekanizmasının hayata geçmesinin önemi konusunda “İşkenceyi Önlemede Ortak Akıl” ve “Ulusal Önleme Mekanizmaları ‘Türkiye İnsan Hakları Kurumu’ Türkiye için Uygun Bir Model mi?” araştırmalarını yayınlamıştır. 2013 yılından itibaren etkin ulusal önleme mekanizmasının kurulması amacı kapsamında ile ilgili gelinen aşamayı temsilen ilgili uluslararası standartlar gözetilerek yıllık değerlendirme raporları hazırlanmıştır.
Bu çalışma da İhtiyari Protokolün uygulanmasının periyodik olarak izlenmesi amacı kapsamında 2015 yılı Aralık ayından 2016 yılı Aralık ayına kadar süren bir yıllık sürecin değerlendirilmesini içermektedir.
18 Aralık 2002’de BM Genel Kurulu tarafından oylanıp, yürürlük koşulunun gerçekleştiği 22 Haziran 2006 tarihinde yürürlüğe giren Protokole 10 Aralık 2016 tarihi itibarıyla 83 Devlet taraftır. Protokolün amacını oluşturan “insanların özgürlüklerinden yoksun bırakıldığı mekânlara bağımsız uluslararası ve ulusal organlar tarafından gerçekleştirilecek bir düzenli ziyaretler sistemi kurmak” ilkesi izlenerek Türkiye’nin 27 Ekim 2012 tarihine kadar kurması zorunlu olan ulusal önleme mekanizması işlevi adına faaliyetleri bu çalışma kapsamında değerlendirilmektedir. Bu kapsamda işkencenin önlenmesi perspektifiyle, alıkonulma yerlerine haberli/habersiz ziyaretler yapmak üzere fonksiyonel, yapısal ve personel rejimi açısından bağımsız; finansal ve insan kaynağı açısından yeterliliği sağlanmış; yetkileriyle alıkonulma yerlerine erişim güvenceleri iç hukukta anayasal ya da yasal olarak belirlenmiş ulusal önleme mekanizmasının kurulup kurulmadığı değerlendirme konusu edilmektedir.
Daha önceki raporlarımızda da yer verildiği üzere 28 Ocak 2014 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile ulusal önleme mekanizması olarak Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun (TİHK) belirlendiği Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Paris İlkeleri ve Protokol düzenlemeleri, yanı sıra ilgili sivil toplum örgütleri ile uluslararası toplum ve dahi kamu temsilcilerinin değerlendirmelerine ve TİHK’in bir ulusal insan hakları kurumu sıfatıyla yapısal ve işlevsel olarak görev üstlenemeyeceğine yönelik tespitlere rağmen TİHK, ulusal önleme mekanizması olarak belirlenmiştir.
16 Ocak 2014 tarihinde ilgili sivil toplum ve kamu kurumlarından temsilcilerin ve işkencenin önlenmesi hedefiyle örgütlenmiş olan uluslararası yapılardan konuşmacıların katılımıyla BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokol uyarınca oluşturulması gereken ulusal önleme mekanizmasının etkin olarak gerçekleştirilmesine yönelik III. Çalışma Toplantısı Ankara Üniversitesi, İşkence Önleme Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından gerçekleştirilmiştir. BM İşkence Önleme Alt Komitesi (SPT) Başkanı Malcolm Evans’ın ve Avrupa Konseyi İşkence Önleme Komitesi eski üyesi ve İsviçre Ulusal Önleme Mekanizması başkanı Jean Pierre Restellini’nin katılımıyla gerçekleştirilen bu toplantı da diğer toplantılarda olduğu gibi TİHK’in ulusal önleme mekanizması işlevi görmesine imkan olmadığı dile getirilmiştir. Sadece Kurum temsilcileri değil, tüm katılımcılar açısından da bu fonksiyonun TİHK tarafından yerine getirilemeyeceği konusunda tam mutabakata varılmış ancak TİHK’in bu işlevi üstlenemeyeceğine dair kaygılara rağmen ulusal önleme mekanizması olarak belirlenmiştir. Diğer değerlendirme raporlarımız kapsamında bu belirleme işlemi ve TİHK’in bu fonksiyon kapsamında iddia sahibi olduğu aktiviteler değerlendirilmeye çalışılmış olmakla birlikte 2016 yılı itibarıyla TİHK’in de sahneden çekilmesine tanıklık edilmiştir.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 11 Ocak 2016 tarihinde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısında gündemlerinde olan “Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun kurulması” hakkındaki kararlarını basınla paylaşmıştır. Kurumun, “işkenceyi önlemek” amacıyla birlikte “kamu ve özel sektörün içerisinde karşılaşılabilecek ekonomik ve sosyal haklara erişimdeki ayrımcılığa dayalı olası hak ihlallerine karşı” kurulacağı ifade edilmiştir. 20 Nisan 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6701 sayılı Kanun ile de Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kurulmuştur ve TİHK ilga edilmiştir. 2015 yılının Türkiye’de katliamlarla, sokağa çıkma yasaklarıyla, yargısız infaz ve işkence eylemleri ile anılan bir yıl olduğunu ve TİHK’in bu süreçte hiçbir önleyici işlev üstlenmediğine dahası meydana gelen onca kayıptan sonra dahi kamusal alanda bir karşılığının olmadığına da tanıklık edildiğini belirterek değerlendirme raporuna son vermiştik. 2016 yılı değerler sisteminin alt üst olmaya devam ettiği, darbe girişiminin yaşandığı ve sonrasında olağanüstü hal ilanı ile yeni bir evreye geçildiği bir yıl olarak kapanmıştır. Bu kadar yoğun hak ihlallerinin yaşandığı bir yılda ulusal insan hakları kurumu ile ulusal önleme mekanizması yokluğu dahası bu konudaki gayrı ciddi yaklaşım 2017 Değerlendirme Raporu için şimdiden hangi sözün söylenebileceğini de ortaya çıkarmaktadır.
Bu çalışmada öncelikle TİHEK’e dair değerlendirmelerimize yer verilecektir. Daha sonra TİHK-TİHEK adı altında gerçekleştirilen faaliyetler konu edilmeye çalışılacaktır.
***
Ulusal Önleme Mekanizması 2016 Yılı Değerlendirme Raporu’na erişmek için tıklayınız.